Sahile yakın bir kısımda park bulunuyordu. Genelde herkes denize yakın olduğu için burada çimlere oturur ve çay keyfi yapardı.
Ama şuan ben buraya hiç de keyif yapmak için gelmişe benzemiyordum.Gün batmaya yakındı. Bize eşsiz güzelliğini sunuyordu. Deniz ile güneşin buluşma anıydı bu manzarayı hergün görsem de sanki ilk defa görürmüşcesine aşık oluyordum.
Çocuk cafeye yakın diye beni buraya sürüklemişti. Ondan kaçma uğraşlarımdan pes edip çimleri yolmaya başlayalı neredeyse 5 dakika oluyordu. Karşımda sus pus oturan bu çocuk benim sinirlerimi git gide daha çok bozmaya başlıyordu.
"Artık gerçekten de sinirlerim bozuluyor. Sen her istediğini yaptırabileceğini mi sanıyorsun?" dedim. Karşıma oturmuş denize bakıyordu. Denizdeki yeni gelen dalga da kıyıya vurup geri çekilmeye başlayınca bana döndü.
"Konuşmaya başlayalım Ecrin." dedi. Sanki konuşmasını ben engelliyordum.
"Hay hay konuşalım." dedim. Ama Aras'tan endişeleniyordum. "Öncellikle Aras'a bir zarar gelmedi değil mi?" dedim.
Endişelenmem komikmiş gibi ağzının kenarıyla gülümsedi.
"Fazla mı korkaksın?" dedi.
"Hayır tabiki de senden korkmam için bir sebep yok." dedim.
"Belki de vardır güzelim beni tanımıyorsun bile." dedi.
Bu sefer gülme sırası bendeydi.
"Kim olduğun beni alakadar etmez."Cidden içimden sabır çeke çeke daralmıştım.
"Yeter artık ne derdin varsa konuş da bitsin. Bir daha yüzünü görmek istemiyorum." dedim."Daha dur güzelim yeni başlıyoruz."
"İlk olarak bana güzelim demeyi kes.
İkincisi senle bir şeye başladığım falan da yok, ben olaya girmek istemediğim sürece beni zorlayamazsın. Ayrıca baban padişah bile olsa bana yapıyoruz ediyoruz gibi cümleler kuramazsın." dedim.
Yüzünde milim oynama yoktu.
Laflarımdan hiç etkilenmemişti.
"Bitti mi?" dedi.
Karşısında daha dik duracaktım. Öyle beni sürükleyerek ya da cool cool durarak korkutmaya çalışamazdı. Ben de Ecrinsem bu çocuğa bir güzel dersini verecektim."Bitmedi. Sen kimsin de böyle hayatıma ekşınla girdin." dedim.
"Sen o gece olaylara karışmasaydın benim işime burnunu sokmasaydın olaylar hiçde böyle olmayacaktı." dedi
"Senin o kızla ne derdin vardı,sapık falan mısın?" dedim.
"Sapık birisine mi benziyorum?"
"Burdan bakınca ne olduğunu anlayamıyorum." dedim.Biz çimlerde otururken arkamızdan nefes nefese koşan bi adam geldi. "Cihangir Bey" diye bağırıyordu.
Çocuk arkasına dönüp aniden kalktı.
Gelen adamın yüzünde endişe vardı.
Demek adı Cihangir'di.
"Ne oluyor Serdar?" dedi.
Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
"Vural Bey fenalaştı. Telefonla ulaşamadık size. Kenar da arabanızı gördük." dedi.
"Siz de sakinleştiremediniz mi?
Siz ne işe yarıyorsunuz ben arkamı dönüp gidemeyecek miyim!" dedi.Vural bey de kim?
Nasıl bir problem var ki?
"Tamam hemen gidelim." dedi.
Tam hareket edip gidecekti ki aklına ben geldim ve bana bakıp.
"Sende geliyorsun verdiğin hasarı gör." dedi.
kolumdan tutup yine beni çekiştirmeye başladı.
"Yine saçmalamaya başladın.
Zorla beni bir yere sürüklemeyi kes!" dedim.Kolumu daha da sıkmaya başladı ve beni ön koltuğa sertçe itti.
Sürücü koltuğuna giderken kaçmamam için arabayı kilitledi.
Kapıyı açıp koltuğa yerleşti.
Kapıyı açıp çıkıyordum ki o sert kolları yine beni kavradı.
"Sabrımı zorlama Ecrin." dedi.
"Ya sen kimsin ki beni yönlerdirmeye çalışıyorsun." dedim.
Arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.
Kollarındaki damarlar belirmişti,
hepsi birbirine girmiş gibi duruyordu. Tıpkı kendisi gibi karmakarışık."Her şeyi hastanede öğrenirsin." dedi. Ne hastanesi?
Benim yüzümden olan durum hastanede mi sonuçlanmıştı?
Ben neye böyle sonuç vermiştim ki.
Ben Vural diye birine nasıl hasar verdim de hastanede yatıyor anlamıyordum."Vural kim?" dedim.
Bana olan nefretini sunmakta hiç geri kalmıyordu. Yüzüme öyle bir baktı ki kendimi çok kötü bir insanmışım gibi hissettim ve bana cevap bile vermeden yola dönüp gaza daha da yüklendi. İleri de hastane yazısını gördüm. Hastanenin otoparkına sürdü arabayı.
Bir an önce öğrenmek istiyordum olanları. Ama bu çocuğun bana ne yapacağını, amacının ne olduğunu kavrayamıyordum.
Arabayı ustalıkla park edip bana döndü."Hastanede uslu durucaksın kaçmaya çalışmak yok tamam mı küçük hanım." dedi.
"Ne derdin var benimle bilmiyorum ama midemi bulandırıyorsun." dedim. Tam kapımı açıp çıkıcaktım ki.
"Ayrıca bu yaptıklarının bedelini alacaksın zorba herif." dedim.
Arabada kahkasını patlattı. Kahkahası da kendisi kadar iticiydi.
"Sen benim bedelimi alma da güzelim." dedi.Daha fazla konuşmak istemiyordum hemen arabadan indim ve beklemediği şiddeti ona verdim.
"Düzgün kapat kapıyı." dedi.
Adımlarımı hızladırdım,onunla yan yana yürümeye bile tahammülüm yoktu. Hastaneleri pek sevmem, derin bir nefes alıp kapıdan içeri girdim. Arkamda onun nefesini hissetmek çok sinir bozucuydu.Alışkın olduğum koridorlara yavaş yavaş göz gezdirdim, aldığım nefesi sanki yeni veriyordum. Asansöre doğru yol aldım ve hemen butona bastım. Adının Cihangir olduğunu yeni öğrendiğim zorba yanımda ki yerini aldı. Asansör olduğumuz kata gelip kapıları açılınca içindeki insanlar dışarıya akın etti. Boşalan asansöre Cihangir ve ben dışında üç beş kişi daha bindi. Asansördekiler yavaş yavaş azalmaya başladı ve tek kaldık. Tam karşımda duruyordu kolunu asönsörün aynasına yaslamış o çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Bu kadar sinir neden cidden merak ediyordum. Ben de hemen kendimi toplayıp ona sert bakışlarımı yollamaya çalıştım.
5. kata geldiğimizde kapılar açıldı. Kapılar açıldığı an içeriye tertemiz hava doldu mâlum içeriyi nefretiyle pisletmişti çocuk. Hemen indim asansörden ve bana eşlik etmesi için önüme geçmesini bekledim.
Önden yürümeye başladı, ayaklarından alev çıkarmışcasına. Koridorun sonunda ki odaya vardığımızda kapıyı açmadan bana son bir bakış attı. Gözlerimi devirerek ona cevap verdim.
İçeriye adımlamaya başladığımda hemen odayı süzmeye başladım. Burası tek kişilik bir odaydı gayet sade ama konforluydu. İçeride iki tane takım elbiseli ve gayet şık adam vardı ve yatakta bir genç vardı. Etrafa Cihangir kadar olmasa da nefret yayıyordu.Boğazını temizleyerek söze başladı.
"Bu kız kim yoksa Ecrin denen kız mı? Onu bana sonunda getirdin mi?" dedi.
Şok olmuş bir şekilde etrafıma bakıyordum. Odadaki 4 erkek de bana iğneleyici bakışlarını atıyorlardı.
Bir hışımla arkamı dönüp koşmaya başladım. Arkamdaki eller soğuk tenime değdi, takım elbiseli çocuk beni tekli koltuğa oturttu. Tam karşımda adının Vural olduğunu öğrendiğim çocuk pür dikkat bana bakıyordu yattığı yerden doğruldu. Gözlerimi Cihangir'e çevirdim, saygıyla Vural'ın ne yapacağına bakıyordu. Sanki buradakiler bana bir şey yapsa sesini bile çıkarmayacakmış gibi duruyordu. Tabiki de tepki vermesini beklemiyordum ama bunu yapamazlardı değil mi?Vural hemen söze girdi.
"Korkmana gerek yok, yani şimdilik.
Eğer istediğimi vermezsen işte o zaman bizden kork." dedi.
Cihangir,Vural'ın baş ucuna oturdu. Sert ve iğrenç bakışlarını bana yolladı.
"N-ne istiyorsunuz benden." dedim. Sesim titrediği için kendimden nefret ettim.
"Sinem'i sakladığını biliyorum." dedi.
Bütün bu olaylar onu koruduğum için mi oluyordu cidden.Sözüne devam etti
"Sinem'i senden istemeyeceğim, yani şimdilik ona ben ne istersem onu yapacaksın." dedi.
Bunlar nasıl insanlar.
"Ben sizin kuklanız falan olmam kızdan ne istiyorsunuz." dedim.
"O kıza öyle masum gözle bakma bilmediğin çok şey var ve ne istersem yapacaksın başka şansın yok.
Bu oyuna girmeyi sen tercih ettin." dedi."Anlatta bilelim o zaman, bu çok önemli Sinem konusunu." dedim sinirle.
"Sinem benim eski kız arkadaşım ve bedelini ödemesi gereken işlere bulaştı." dedi Vural.
Vural ve Cihangir belli ki bedel ödetmeyi çok seviyorlardı."Benden ne istiyorsun." dedim.
Hafif tebessümle "Olayları uzaktan izlemek çok keyifli olacak benden komut bekle." dedi.
Hemen ayağa kalkıp Vural'ın boğazına yapıştım.
"Bana emir veremezsin." cümlemi daha bitiremeden beni ondan ayırdılar. Bu hayatta kimse bana emir veremezdi buna asla izin vermezdim.
"Bırakın." dedi Vural.
Cihangir sadece olanları uzaktan izliyordu.
"Sevdim seni Ecrin." dedi.
Ukala.
"İlk olarak ona çok kötü bir gece yaşatacaksın. Eğer hâlâ bana itaat etmeyi düşünmüyorsan aklın yerinde değildir demektir." dedi.
Kollarımı saran adamlara ve odadaki iki çocuğa bakarak ne yapacağıma gerçekten de karar veremiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romantik Savaş
RomanceÇikolata için çıktığım yol bana nefret, savaş ve aşk gibi birçok duyguyla geri döndü...