4.BÖLÜM~ SATRANÇ~

27 4 2
                                    

Bay X'in yanına gittiğimde kahve içiyordu ve oldukça ciddi görünüyordu. Sanki çok önemli bir konu hakkında kararsız gibi gözlerini kısmış kaşlarını çatmıştı.Sahte bir öksürükle bakışlarının bana çevrilmesini sağladım. Sonra sandaluyeye oturup eline garsonla gel işareti yaptım, garson yanıma gelince buzlu limonata istediğimi söyledim. "Başka bir şey istiyor musunuz?" sorusuna teşekkür ederek cevap verdim. O masamızdan ayrılırken Bay X de satranç tahtasını masaya koydu. Size söylememiş olabilirim ama satranç benim oyun alanimin hepsini kaplıyordu. Bakalım dediğin gibi oynayabilecek misin Bay X? Hahaha yaşasın hile ve kötülük!

Bay X'den
Başak'in oltaya bu kadar çabuk geleceğini açikçası tahmin etmemiştim. Mal kız :-) Neyse bu da benim işime gelir ama ben oyunun uzamasını ve onun inatlaşmasını istiyordum. Neyse ne işte kız ağına takıldı diyen iç sesime hak verip onu ilk gördüğüm anı hatırladım.

Satranç yarışmasına katılmış ve sıranın ona gelmesini bekliyordu, sıra ona geldi ama bu zamana kadar kimsenin yenemediği kişi olan ortağimin karşisina oturdu. Oyunu dikkatle izlemeye başladım çünkü gerçekten piyonlarını nasıl ve ne zaman oynatacağini biliyordu fakat bu onun kazanacaği anlamına gelmezdi değil mi? Çunku kim ile oynadiğinin farkinda değildi. Bir ara aradığimiz kişinin bu olabileceğini düşünmedim değil sonra kafamın iyice dağildiğina kanaat getirip kendimi yeniden yarışmaya yönlendirdim. Gördüklerim doğru olamazdı! Hah canım nereden öğrenebilirdi ki bu taktiği? Kesin ben yanlış görüyordurum. Biri bana tokat atsın! Salonu dolduran alkış sesi hem beni dünyaya yönlendirmiş hem de düşündüklerimin ve gördüklerimin yanlış olduğunu kanıtlamıştı. Ben de ayağa kalkarak alkışlamaya başladım. Peki plaketi niye ufaklığa veriyorlardı. Hımm demek ortağa verilecek ödül daha büyüktü. Peki ortak niye ufaklığın elini sıkıyordu?! Yoksa, hayır olamaz o ufaklık ortağımı alt etmiş olamazdı değil mi?! Kimi kandırıyorum tabi ki de ufaklık kazanmıştı. Kafam allak bullak olmuştu. Sonra bu ufaklığın bu hileyi nereden bilebileceği geldi aklıma.Öyle ki ortağımın bile hileyi fark etmediği su götürmez bir gerçekti. Ah bir de tebrik etmişti (!) ufaklığı. O ise hala şokta karşısında ona sırıtan kıza bakıyordu.Ne kadar da tatlı sırıtıyordu ufaklık. Ne saçmalıyom lan ben?! Fakat ortağımın bu hali beni hem güldürüyor hem de kızdırıyordu. Şu tipini herkesin görmesini o kadar isterdim ki tabi bu 'herkes'den kastımı siz anlayamazsınız. Ay ulan o tip ne elinden şekeri alınmış çocuklar gibi (nedenini bilemesemde çoğu herkes bu tabiri kullanıyor askggjfgdkhgkfk) Kızdığım nokta ise ulan o nasıl yenilir lan, özellikle ben eğittim onu hem o bir lise öğrencisi yaşıtı bile değil ki artı bir de kız ama o da haklı kızlara kurnaz derlerdi de inanmazdım. Ben de iyice saçmaladım. Tekrar gözlerimi sahneye çevirdim. Ve o zaman o iki hecelik ismi duydum. BAŞAK! İşte şimdi oyun başlıyordu. İsmini bilmek bile bana yetiyordu. Yarışmadan sonra sinirlenen ortak bara giderken ben de Ali'yi arayarak Burçak hakkında bana gizli bir araştırma yapmasını söyledim. Sabah saat 9'da burada olacağını söyledi. Ali İstanbul'da yaşıyordu ve birilerini takip ediyordu. Demek her şey tamamdı. Beynimi ve bedenimi dinlendirmek için kendimi banyoma atıp jakuzinin içine girdim. Bir taraftan da şarkı mırıldanıyordum. Size acayip gelebilir ama ses böyle yankılanıyor filan güzel oluyor. Banyoda biraz daha oyalandıktan sonra banyodan çıktım. Daha sonra üstümü filan giydikten sonra yatağıma bağdaş kurarak oturdum ve meditasyona başladım. Aslında benim yaptığım şeyin meditasyonla pek bir alakası yok ama olsun. Yaptığım şey şu: bağdaş kurarak oturuyorum ve kafama göre kurgular oluşturuyorum. Şimdi bunun faydasına gelelim. Kafanız dağılıyor. Zararı ise kurduğun o korkunç kurgularla uyumak. Tabi benim öyle bir sorunum yok. Neyse işte yine saçmaya sardım.
Gelelim Başak'a: onu sürekli takip ediyordum. Yine evinden çıktı endişeli ve hızlı bir şekilde. Tabi ben de başladım takibe. :-) Otobüs durağına gelip bir süre bekledi. Niye? Çünkü bineceği otobüs gelmedi. Adkfdksjgfdcjgjkr Otobüse binip köşedeki koltuğa geçti. Biraz bekleyip ben de yanına oturdum. Beni uzun bir süre süzdü. Bir de sanki ben onu fark etmemişim gibi gözünün ucuyla da suratıma bakıyordu. Bu kız kendini Sherlock Holmes falan mı sanıyordu? Kesin benim onu fark etmediğimi sanıyordu. Mal kız! Sonra kabanımın içinden yeni aldığım kitabı çıkardım. Ufaklık ise bu kitaba ilk defa su gören biri gibi bakıyordu. Açıkçası şaşırmıştım. Niye öyle mal mal bakıyordu ki?! Belki kitabı okumuştur diyeceğim ama bu kitap yeni basıldı. Daha fazla beynimi yormamak için otobüsün stop düğmesine basıp otobüsten indim. Temiz hava gerçekten yararlıydı. Arabama binip otobüsü takibe başladım. Son anda YGS sınavı olduğu aklıma gelince yoluma ters yönden devam ettim. Yaklaşık iki buçuk saat gezindikten sonra okula tekrar döndüm. Ben buraya gelene kadar okul boşalmaya başlamıştı. Ben de yavaş yavaş yürümeye başladım. Daha sonra biraz ilerimde ölü gibi yürüyen ufaklığı fark ettim. Düşer gibi olunca onu tutmak istedim. Fakat sonra ona ne diyecektim? Bunu da hesaba katarak ileride durdum. O yavaş yavaş yürürken bir anda banka oturdum. Beni biraz süzdükten sonra karşıma oturup konuşmaya başladı. Ben de ona gerçek(!) hayatımı anlattım. Tabi ne kadar inanır orasını bilemem ama olsun, şu anlık bu bilgi yeter. İşte öyle, satranç oyunu için sözleşip ayrıldım. Ve biraz önce buraya gelip karşıma oturdu. Kafamdaki düşüncelerden sahte öksürük sesiyle ayrıldım. Ve satranç oyununu masaya koydum.

Şimdiki Zaman
Masaya konulan satranç tahtasından gözlerimi alıp karşımdaki adama yonlendirdim. Yüzünde mizahi bir gülümseme vardı. Ben ona 'ne oldu' dercesine bakarken söze girdi:
-Bu oyunu kazanan bir diğerinin özgürlüğünü alacak. Hâlâ oynamak istiyor musun? "Ne saçmalıyor bu?" diyen iç sesime hak verircesine kafamı aşağı yukarı salladım. Yanlış anlaşılmış olmalıyım ki Bay X piyonunu bir adım ileri ittirdi.
"Özgürlüğünü vermeye hazır mısın Başak?"
Yazarın Anlatımı
Genç kız her şeyden habersiz özgürlüğünü teslim edecekti Bay X'e. Peki Bay X'e göre kişinin özgürlüğü neydi? Yeni bir macera ve korkuya merhaba diyecekti genç kız. Adam ise kızın ruhunun çırpınışlarını izleyecekti zevkle...
Nereden bilebilirdi ki genç kızın kurtarıcısı olacağını???

Evet bu bölümde artık yaşanacaklar yavaş yavaş gün yüzüne çıkacak. biraz sıkıcı gelebilir ama konuyu anlamanız için yavaş yavaş ilerlememiz lazım.
Vote ve yorum yapanlara çok teşekkür ederiz.
Ayrıca Başak rolünü Kim So Hyun'a vermek istiyoruz. Ne dersiniz?
BAY BAY!😁😁😁

ANAHTARSIZ KAPIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin