Bölüm 3

42 1 2
                                    


İşte o büyük gün gelmişti. O günün ardından 1 hafta geçmişti. Hakkında bulabildiğim her şeyi araştırmış gelmiştim buraya. 3 adım kalmıştı devasa büyüklükteki villaya girmeme.. Bu işin sonu artık önemli değildi benim için...

Adımlarımı sıkılaştırıp bahçe kapısına geldim. Beni iki izbandut herif karşıladı. Bıyıklı olanı "Kime bakmıştınız?" diye söze girdi. Tedirgin olduğumu belli etmemeye çalışarak "İş için gelmiştim." dedim. İkisi birbirine baktıktan sonra kel olan "Şu asistan ilanı için mi ?" dedi.

"Evet" diye atladım. Bıyıklı olan bir kaşını kaldırıp beni süzdükten sonra içeriye soktu. Bir zamanlar bende zengindim villada yaşıyordum ancak ben bile böylesini görmemiştim. Burası başlı başına bir mahalle ederdi. Adam resmen kendine kasaba kurmuş bir komşuları eksikti. Ben olduğum yerde kalmış etrafa bakınırken bıyıklı "Gelmeyecek misin?" diye tok sesiyle seslendi. Kendimi toparlayıp peşine takıldım. Eve ilerlerken dışı böyleyse içi kim bilir nasıldır diye düşünmeden edemedim.

Hizmetçinin burada beklememi söyleyip gideli yarım saat olmuştu. Dışı böyleyse içi kim bilir nasıldır diye düşünürken hayal kırıklığı yaşamıştım. Evin içi fazla sıradan ve düzdü. Gri renkli koltuklarla döşenmiş görebildiğim kadarıyla kapısı çeşitli meyvelerin bulunduğu bahçeye açılan bir salondu. Etrafta tek tük obje vardı. Daha fazla oturup etrafı incelemekten neredeyse kusacaktım. Bahçeye çıkan kapıya doğru giderken arkamdan biri "Sizi çok beklettim kusura bakmayın" dedi. Karşımda kumral uzun boylu hatta fazla güler yüzlü biri vardı. "Önemli değil.. ben şey... biraz sıkılmıştım da.." diye saçmalarken gülümseyerek eliyle oturmamı işaret etti.

"Öncelikle hoş geldin. Daha önce asistanlık tecrüben var mı?" diye soru yöneltti başımla hayır anlamında salladım. "Peki.. Yapacağın iş o kadar da zor değil aslında not almak randevuları ayarlamak, toplantılara gelip yardımcı olmak falan" deyip tepkimi ölçmek istercesine durdu. "Evet.. tecrübem yok ancak bu işe ihtiyacım var elimden geleni fazlasıyla yapacağım."dedim.

"Yalnız sadece şirketi kapsamayacağını belirtmek istiyorum. Bazı iş seyahatleri ve esnek saatleri de kapsıyor. Bazı hafta hiç tatilin olmayabilir. Bazı hafta boyunca tatilin. Bilmem anlatabildim mi?" dedi. Biran kararsızlığa girip ne cevap vereceğimi düşünürken "Maaşın dolgun olucak bundan emin olabilirsin" dedi. Bu yola bir kere çıkmıştım geri adım atmayacaktım. "Hiç sorun değil dediğim gibi bu işe ihtiyacım var" dedim.

"Güzel o zaman aramıza hoş geldin" deyip duraksadı "İsmin neydi?" sordu. "Elis" dedim. Elini uzatıp "Bende Emre tekrar aramıza hoş geldin hadi şimdi şirkete gidelim" dedi. Şaşkınlıktan fazla sesli şekilde "Şimdi mi hemen !" demiştim. Gülerek "Imm bir düşüneyim hemen mi desem şimdi mi ?" diye durdu. Yüzümde tebessüm oluştu. Fazla mı sempatikti ne... "Biraz şaşırdım hemen işe alınıp alındığı gibi başlayacak olmak" oda tebessüm ederek "Bir sorun yoksa vakit kaybetmeyelim asil patronunla tanıştırayım seni."dedi. "Asil patron mu?" dedim. Önümde ilerleyerek "Evet hadi düş peşime" dedi.

Emre yol boyunca asil patron hakkında bilgiler vermişti. Sert olduğunu, laflarına pek aldırış etmemem gerektiğini, benimle uğraşacağını, kahvesini şekersiz içtiğine dair bir dolu şey anlattı. Hiç mi güzel özelliği olmaz bu adamın diye içimden geçirdiğimi zannederken sesli söylemiştim. Emre kahkahalarla gülüp güzel yönlerimi kendimin keşfetmemin gerektiğini söyledi.

Artık şirkete gelmiştik. Devasa büyüklükteki şirketin en üst katına çıkmıştık. Zaten daha aşağısı düşünülemezdi bu adam için. Kapıda sekreter karşıladı bizi. Beni göz ucuyla süzüp Emre ye rapor vermeye başlamıştı. Emre burada ne iş yapıyordu gerçekten merak etmeye başlamıştım. Emre sekretere dönüp "Bu yeni asistanımız. Sen ona patronun odasına götürür daha sonra da masasını gösterir şirket hakkında yardımcı olursun tamam mı?" dedi. Kız başıyla onay verip bana döndü. "Hoş geldin buradan gideceğiz beni takip et" dedi.

Patronun kapısındaydım. Her şeyin başlamasına bir adım kalmıştı artık. Adının Yeliz olduğunu öğrendiğim sekreter "Hadi ne duruyorsun girsene" dedi. Tamam deyip derin bir nefes alarak kapıyı çaldım. İçeriden "Gir!" sesinin duyulmasıyla kapıyı açıp içeriye girdim.

İşte karşımdaydı. Dosyalara gömdüğü kafasıyla ordaydı. Heyecan ve içinde yeşeren hırsla adımımı bekliyordum.

"Yeliz ne söyleyeceksen söyle ve çık" dedi sert bir sesle. Hala yüzüme bakmıyordu. Sesimin titrememesini umarak konuşmaya başladım.

"merhaba ben yeni asistanınız Elis" dediğim anda başını hızla dosyalarından kaldırdı.

"Sen o manyaksın seni hangi gereksiz işe aldı!" Şaşkınlıkla ve sinirle çıkan sesi beni korkutmak yerine sinir etmişti. Nasıl bana manyak derdi. Başka yerde olsa daha farklı haddini bildirirdim ama bu işe girmeliydim.

"Lütfen laflarınıza dikkat edin o gün suçlu olduğunuzu da unutmayın!" dedim.

Dediklerimi duymazlıktan gelerek

"Kovuyorum seni çıkabilirsin" diyerek eliyle kapıyı gösterdi. Ama buna izin vermeyecektim.

"Kovamazsınız ya işe devam ederim ya da size dava açarım !"diye direttim ne işe yarayacağını bilmeyerek. Kahkaha atarak oturduğu koltuğundan kalkıp yanıma geldi.

"Sen kaşındın güzelim yaktım seni!"dedi alayla.

İçimden ant içmiştim.

"Yaktım seni değil yaktın beni diyeceksin!"


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 31, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaktın BeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin