"Ölmüş bir duygu. Bir daha istesen de yaşayamaz. Sonu olmayan bir boşluk gibi gelir sana; ne seni bırakır ne de seninle kalır. Tuhaf bir ikilemdir aslında. Hergün sırtında ceset taşır gibi ve hergün o cesedi gömer gibi. Bitirdiğini söylersin. O cesedi çok uzağa gömdüğünü, bir daha asla seninle gelemeyeceğini söyler ve kendini de herkesi kaldırdığın gibi kandırırsın. Ama o hep seninle. Sadece sen, arada gömdüğünü sandın. Kurtuldun, bitti sandın. Peki ya öldürmeden önce neredeydin? Ya da onu öldürmelerine neden seyirci kaldın? Neden sustun? Neden kendimi kandırmama müsaade ettin?
Ne verebileceğin bir cevabın ne de söyleyebileceğin bir tek kelimen kalmadı." Ve her zaman ki gibi susmayı tercih etmesi onun en iyi kaçış yoluydu. Dizlerimin üstünde duran defteri kapattım ve yaslandığım ağaçtan destek alarak doğruldum. Dudaklarıma doğru götürdüğüm sigarayı, son kez içime çektikten sonra yürümeye başladım. Konuşmaya geldiğini sanıyordum. Susmaya değil. Ama beni yine şaşırtmadı. Bildiğim adamdı. Oradan birkaç adım ileri de duraksadım. Tırnaklarımın avucumla bütünleşmiş olması bu kadar canımı yakmamıştı. Onunla konuşmuş olmama rağmen sesini bile duyamamıştım. Kendimi kastığımı artık avucumda ki uyuşmayla fark edebildim. Ellerimi rahat bıraktığım da tırnaklarımı bastırdığım yerlerin kan topladığını gördüm. Umursamamaya çalışarak yoluma devam ettim. Otobüs durağına doğru ilerlerken son sigaramı yaktım. Uyku... En iyi kaçış yolum. Biraz olsun uzaklaşmanın zararı dokunmazdı. Yaklaşık 1 saatlik yolu berbat bir rüyayla tamamlamıştım. O, özlemiyle yanıp kavrulduğum adam. Bu kadar mı hissedilir? Alt tarafı bir rüya. Ama dudakları dudaklarımda. O duyguyu, o heyecanı, o tadı iliklerime kadar hissetmiştim. Parça parça ama bir bütün oluşuyor sonunda. Bir gün kokusuyla ödüllendiriliyorum. Ve bir gün dudaklarıyla... Sana adam; nefretin en yoğun halini besliyorum. Sana adam; sevginin en doruğunu besliyorum. Sana adam; kin tutuyorum . Sana adam; intikam büyütüyorum . Sana adam; âşığım. Yazdırdığın şiirler, çizdirdiğin resimler, ağlattığın geceler, hissettirdiğin duygular. Seni affetmeme engel. Çünkü; günün sonunda seni affedecek olmam, kabullenemeyeceğim bir şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜM NOKTAM
ChickLitHer şeyin iyi olmasını dileyerek başladım, ergenliğin zirvede olduğu döneme. Ne kadar kötü geçirebilirdim ki? Evet, olabileceği kadar kötü geçirecektim. Aynı anda adı olmayan binlerce duyguyu yaşamak, birine ihtiyaç duymak, o meşhur boşluk hissi, se...