Giriş

424 50 23
                                    

Uyarı!

Hikayeyi bir şekilde kopyalamak, bunun üzerinden prim elde etmek suçtur.

Tür : Drama, Gençlik, Romantizm
Başlangıç : 11 Ağustos. 2016
Hikaye şarkısı : Lotte kenster - Halo

Uyarı ! : Hikaye de adı geçen her şey hayal ürünüdür. Lütfen gerçek yaşam ile ilgisi olup olmadığını sorgulamayınız.

Tüm hakları saklıdır...

" Çocukluk ne garip bir şey değil mi noyan. Rüzgar gibi esip gürleyen bir anneniz, hiç bir şeyden haberi olmayan aile fertleri ve bir de huzursuzluk varsa çok garip bir hâl alıyor. " dedim titreyen ellerimi izlediğini fark ederek. Başını boynuma gömmüş sessizce ufak dansıma bana eşlik ediyordu. Belime daha sıkı sarıldığını hissettiğim de saçlarımı öptü. Konuşmama katılmaması beni üzdü. Neden katılmadı ki... Ben bana bir kaç cümle sarf etmesini çok isterdim...


Giriş...

" Gelmiyorum " dedim. Yataktan hızla kalkıp. Terlikleri giyip odadan çıktım. Ellerimle yanağıma süzülen göz yaşları silerek hastane koridorunda ilerledim. Bağırarak ağladım koridorda sesim yankılanarak. Ardımda gelenlere bakmadan yürümeye hatta koşmaya çalıştım. Hastaneden çıkmam lazm yoksa boğulacağım. Nefesim kesiliyor, dayanamıyorum. Beni üzmek için çabalayan insanların arasından kaçıp kurtulmak istiyorum. Asansör zemin kat'a vardığında koşarak uzaklaştım insan yığınından. Dışarda bir kaç saniye etrafıma baktım. Ne tarafa gideceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Hızla çıkardım ayağım da ki iğrenç hastane terliklerini. Daha fazla bunlarla yaşamak istemiyorum. Koşarak hastane dışına vardığım da sakinleşmeye çalıştım. Hem ağlayıp hem de soluklanmak kolay olmadı. Nefese nefese kalmıştım. Uzun zamandır koşmuyordum. Bacaklarımın titrediğini fark ettiğimde çoktan yere yığılmıştım. Gözlerim benden komut beklemeden döküyordu göz yaşlarımı. Bulanık gözlerim elimde ki kanayan damar dolunu fark etti. Koşarken elimi asansörün demirine çarpma sonucu olduğunu biliyordum. Üzerimde ki her şey kana bulanmıştı. Tekrar ayağa kalktım gözlerimi silerek. Hiç düşünmeden, hedef belirlemeden koşmaya başladım.
Koşuyorum... Nereye olursa olsun yeter ki hastaneden ve insanlardan çok uzak bir yer olsun. Çiğerlerim patlayana, ayaklarım kopana kadar koşmaya niyetliyim.

1 saat sonra...

Bitkin bir halde yürüyordum. Üzerimde ki kana bulanmış sonra da üzerinde kurumuş pijamam. Kısa dağınık saçlarım. Ağlamaktan şişen gözlerim. Ve birde kan içinde kalmış çıplak ayaklarım. Bunları umursamadan yürüyordum. Etraf da bulunan insanların çoğu beni izlediğini biliyordum. Hepsine " ne bakıyorsunuz " diye bağırmayı çok istedim ama olmuyor gücüm yok. Gücüm olsa da sesim çıkmaz. Şuan berbat bir halde olduğumu 1 saattir biliyorum. Yorgun bedenimi ayaklarımın biraz daha taşıması için dua ettim. Ben yürüdükçe bütün enerjim bacaklarımdan süzülerek ayrılıyor bedenimden. Daha fazla dayanamayıp bir bankta oturdum. Gözlerim artık ağlamayı bırakmış uykuyu arzuluyor. İlk kez tek başıma dışarda gökyüzüne bakıyordum. Parıldayan yıldızlar yastığım, karanlık gökyüzü de battaniyem belledim. Gökyüzü daha yeni kararmaya başlıyor ve tüm ihtişamını bunu sunuyordu. Bankta sırt üstü uzandım insanları aldırış etmeden. Kararmaya yüz tutmuş gökyüzünü izledim usulca. Yaz günleri ne güzel oluyor bu saatlerde. Cırcır böcekleri... Tıpkı çocukluğum da babaanem de kaldığım geceler gibi. İç çektim geçmişten kalan tek güzel anıyı hatırlarken. Keşke... keşke burada olsaydın babaanne. Sana tam da şuan tahmin edemeyeceğin kadar ihtiyacım var. Sen beni görüyorsun buna eminim. Cennete gidenler mutlaka sevdiklerini görüyorlar bunu biliyorum. Babam da yanında değil mi? Üzülmeyin ben iyiyim...

°•●°•○°•●

" Uyan " kolumdan dürterek beni uyandıran bir şey hissettim. El... Evet bir insan eli. Gözlerimi hafif aralayıp baş ucumda dikilen kişiye baktım anlamsızca. Yüzümü elimle buruştururarak uyanmaya çalıştım
" Ne "
" Kalk benim bankımdan " dedi çatık kaşlarıyla. Ne demek benim bankım. Bu bir kere devletin bankı
" Buraya ilk ben geldim. Bırakta uyuyayım " uykulu sesimle mızmız bir şekilde konuştum karşıda ki kişiyle
" Kalk dedim burası benim " dedi kolumdan çekip beni banktan kaldırarak.
" Tamam pes ediyorum. Kalkıp yanda ki banka gidip yatacağım " bana şaşkın baktığına adım gibi emindim. Yerde sürünen ayaklarımla yan tarafta ki banka ulaşmaya çalışıyorum, evet çalışıyorum. Bedenimi sert ve bir o kadar rahatsız banka bırakınca acı içinde inledim. Gözlerimi kapatıp uyumayı arzuladım bir an önce. Bir kaç saniye sonra uykuya daldığımı yan bankta ki kişi fark ettirdi bana çünkü uyandırdı beni tekrar
" senin evin yok mu ?" Önce cevap vermemeye karar verdim. Sadece biraz uyumak istiyorum o kadar. Çok bir şey istemediğimden kesinlikle eminim
" sana diyorum evin yok mu " dedi tekrar ederek. Belki cevap vermek istemiyorum. Belki hiç uğraşmak istemiyorum ne zorluyorsun. Tekrar sormak için derin nefes aldığını fark ettiğimde kendiliğinden ağzımdan çıktı söyleyeceklerim
" evim yok "
" neden "
" sanane " artık beni fazlasıyla rahatsız ediyor. Ellerimi başımın altına alıp tekrar güzel uykuma devam etmek istedim, ve yine bunu o beni ürküten sesiyle bozdu
" kalk bir otele git. Burası çok tehlikeli senin yaşında bir kız için "
" param yok "dedim banktan zar zor kalkarak. Oturduğum da beni izlediğini biliyordum. Ona bakarak burnumu çektim. Ağlamanın etkileri hâlâ sürüyordu. İstemsiz tekrar döküldü göz yaşlarım. Elimle saçlarımı geriye atıp yan tarafta ki banka baktım. O ellerini boynunun arkasında birleştirmiş dolunay'a bakıyordu. Beni izlemeyi bırakması iyi oldu. İzlendiğimi bilmek beni huylandırıyor. Dolunay ışığını onun yüzü aydınlansın diye kullanıyordu sanırım. Karanlık gecenin ışığında çok güzel görünüyordu yüzü. Benim onu izlediğimi fark edip karanlık gözleri bana baktı. İçimde Bir ürperti hissettim bana baktığında. Karanlık gözleri benim gözlerimle birleşince elektrik çarpmış gibi oldu bedenim. Hemen yere baktım utancımdan. Neden utandım bilmiyorum. Saniyeler sonra konuşmak için derin nefes alıp ayağa kalktı
" al şu parayı bir otele git " avucuma para sıkıştırıp sırt dönüp gitmek için adımlar attı. Neden bana böyle bir iyilik yapsın ki ? Onun iyiliğine ihtiyacım yok
" istemiyorum paranı " seslendim ardından. Duymazdan gelip yürümeye devam etti. Sesimi duyduğundan eminim
" sana dedim paranı istemiyorum " Bana dönüp bağırdı
" at o zaman " Elimde tuttuğum parayı hiç tereddüt etmeden attım. Parayı attığımı görünce bana doğru gelmeye başladı. Tam yanıma yaklaştığında oturdu yanımda ki boş yere
" iyilik etmek suç olmuş " dedi alnına düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp.
" etme " Gözlerimden dökülen göz yaşlarımı izleyen ona baktım bir süre. Yüzünü çok net görebiliyordum dolunayın etkisiyle. Kollarını birbirine dolayıp somurtan bir çocuk gibi yüzünü astı. Tıpkı yılların acısını gözlerine hapseden bir çocuk gibi. Göz altları kırmızı ile pembe karışık bir renkle boyanmış gibi. Sanırım o da ağlamıştı buraya gelmeden önce. Bu düzen ağlamak için mi kuruldu?. Bu düzeni bozan biri yok mu ?. Her şeyin bu noktada bitmesi mi gerekiyor?. Dakikalar geçti ben onu izlerken, bıraksa bir kaç dakika daha izlerim onu ama o ağzını kapamayı pek beceremiyor anlaşılan
" ne halin varsa gör " deyip yanımdan hızla kalktı. Sırt dönüp yürüdü benden kaçar gibi. Hızlı adımlarla yürüdüğü o kadar belli oluyor ki. Onun benden uzaklaşan sırtını izledim boş boş. Biraz kalsaydın ne olurdu adam. Gözden kalbolana kadar ardından ona baktım. Bakmamın anlamsızlaştığını fark ettiğimde önüme baktım. Gözlerimden dökülen tuzlu yaşların kurudugu yanaklarım acıyordu. Kendimi geri bıraktım vücudumun her kemiğini acıtan banka. Gökyüzünün eşsiz güzelliğinde boğulmak istedim. Elmas taneleri gibi siyah bir fon kağıda dağılmış yıldızlar ve eşliğinde ay.
" Güzellik ne işin var senin buralarda " dedi sarhoş bir adam yanıma yürüyerek. Ani bir şekilde banktan kalktım. Kaçmak için hazırlandığımı fark edip hızlı adımlar atmaya başladı. O ortamdan uzaklaşmak için koştum. Geriye bakıp geldiğini gördüğüm vakit daha seri koşmaya başladım. Korkudan nefesimi tutmuştum. Zaten nefes alacak zamanım yoktu. Tekrar arkama bakacaktım gelip gelmediğini kontrol etmek için yere kapaklandım. Bacaklarımın ve kollarımın acısını hiçe sayıp ayağa kalktığımda tekrar yere yığıldım. Adam koşarak yanıma geliyordu ben ise yerden kalkamıyordum. Kaderime razı da gelmeye hiç niyetim yoktu. Ellerimden destek alıp tam kalkıyordum biri belimden tutup kucağına aldı beni. Gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım. Kalbim dışarı çıkacağı varmış gibi göğüs kafesime vuruyordu. Ağzımdan tek bir kelime çıkmadı onun gözlerine bakarken.

Mavi Yaz #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin