1. BÖLÜM

15 0 0
                                    

Mutlu olmak mı? Benim için yalnızca bir kelime. Çünkü hayatımda beni mutlu edecek hiçbir şey yok. Aslında mutlu olmamam için de bir neden yok. Sağlıklıyım ve maddi yönden hiçbir sıkıntım yok. Annem babam da yaşıyor.Arkadaşım az olsa da tek bir dostum bana yetiyor. Ama bir eksik var. Ve o eksik yapbozun en önemli parçası. Onu bulmalıyım.

Sabah güneşin doğuşuyla uyandım. Saat daha sabahın 6'sıydı ve uykumu tamamen almıştım. Güzel bir sabah koşusu yapılabilirdi. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Dolabımdan siyah dize kadar olan nike taytımı ve mavi adidas tişörtümü alıp üzerime giydim. Saçımı salaş bir topuz yapıp kulaklığımı taktım. Siyah koşu ayakkabılarımı da giyip evden çıktım. Koşu için çok uygun bir hava vardı. Güneş olsa da hafif bir rüzgar esiyordu. Bulutlar ara ara güneşin üzerini kapatıyordu.

Sokakta benden başka kimse yoktu. Böyle mahallelerde sabah koşusu yapan olmaz. İş için de saat çok erken. Sokakların boş olduğu saatleri çok sevdiğim için çoğu zaman sabah koşularına çıkarım. Hele hele hava bulutlu ve hafif yağmurlu olursa. O havayı maviyi sevdiğim kadar çok severim.

Biraz da arkadaşlarımdan bahsedeyim. Pek fazla arkadaşım yok. Çünkü dışarıdan biri beni gördüğünde çok soğuk bir insan olduğumu düşünür. Ama tanımaya başlasa sever. Tabi çoğusu tanımak istemiyor bile.

En yakın arkadaşımın adı Selin. İki yıl önce tanıştık. Benim çalıştığım kafede o da çalışıyor. Aynı yerde çalıştığımız için de günün tamamı beraber geçiyor. O bana göre çok daha farklı. Masmavi gözleri ve altın sarısı saçları var. Çok uzun boylu olmasada benden uzun ve süper bir fiziği var. Aşırı cana yakın ve bolca arkadaşı var. Çünkü aşırı sempatik. Ama onu hiçbir şekilde kıskanmıyorum ve benim dostum olduğu için çok mutluyum.

Neyse işte. Yarım saat boyunca koşup su gibi eve döndüm çünkü yarım saat koşmak beni aşırı terletmişti. Ama bugünkü havanın güzelliği buna kesinlikle değdi.

Hemen duşa girdim. Ilık bir suyla duş almak oldukça iyi geldi. duştan çıkınca ilk işim saçlarımı kurutmak oldu. Sonra da dolabımdan çıkardığım siyah bilekte pantolonumu ve beyaz şifon gömleğimi giyip saçımı da atkuyruğu yapıp evden çıktım. Dışarıda güzel bir kahvaltı edebileceğimi düşündüm. Güzel bir kahvaltı salonuna gittim. Minik olsa kahvaltısı çok güzel.

Kendime tek kişilik bir kahvaltı söyleyip beklemeye koyuldum. 10 dk sonra falan kahvaltım geldi. Kahvaltımı edip üzerine bir de nescafe içip işin yolunu tuttum. Kafeye geldiğimde daha kimse gelip kafeyi açmamıştı. Saat de 9.50 olduğu için kafeyi açtım ve içeri girdim. Ben daha ışıkları açmadan Selin de geldi.

Selin ile beraber temizlik yaptık. O yerleri silerken ben de masa ve sandalyelerin tozunu aldım. O sırada kafenin diğer çalışanı Murat geldi. Patron onu aramış ve bugün işe gelemeyeceğini söylemiş. Bu da bugün iyi bir gün geçireceğimizin işaretiydi. Çünkü patronumuz Can Bey her şeye karışıp bizi uğraştırıyor. E tabi ikide bir yağdırdığı emirleri saymıyorum bile.

"Bugün güzel ve huzurlu bir iş günü geçirecekmişiz gibi hissediyorum. Ne de olsa canımız Can beyler bugün gelmedi." dedi Selin.

Murat ile aynı anda güldük. Canımız Can beyler... Biz hala Selin'e gülerken içeri biri girdi. masalardan birine oturdu. Ben de onun siparişini almak için gittim. Bir kahvaltı tabağı istedi. Yanına da portakal suyu. Biraz zengin tipi vardı. Dar siyah keten bir pantolonu beyaz tişörtü ve kolları dirseklerine kadar sıyrılmış keten siyah ceketiyle de benim der gibi bir havası vardı. Acaba burada ne arıyor bu adam diye düşündüm ama sonra buranın bir kafe olduğunu ve herkesin buraya gelebileceğini düşünüp kendi iç sesime kızdım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 12, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tek Bir Şey İstiyorum: MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin