BÖLÜM SONUNDAKİ AÇIKLAMAYI OKUYUN LÜTFEN :)
~•~
"Senin ismininde bir hikayesi var değil mi?"
"Var, ve madem anlat diyorsun anlatayım..."
~•~
Derin bir nefes alıp cümleleri birbirine oturtmak için bekledim bir süre Nefes'in yüzü geldi gözümün önüne benim ilk değer verdiğim kişi. Bana ismimi veren kişi, beni Ayana yapan kişi... Kapattığım gözlerimi açtım ve konuşmaya başladım.
"İki yıl önce bir kış gecesi idi. Yolda yürürken yerde kıvrılmış onu gördüm. Cılız, güçsüz bir kızdı yüzünde yaralar vardı bende acıyıp yardım etmek için kendi kaldığım barakaya getirdim. Sokakta kalan çoğu kişi tanırdı beni 'Fırtına' derlerdi. Sonra birlikte kalmaya başladık Nefes ile. Sevdim onu... Sevdi beni... Sevdik birbirimizi..." sağ gözümden bir yaş düştü elimin tersi ile sildim kaçak gözyaşını "Kötü bir hastalığa yakalandı o... Tedavi olması için para gerekiyordu. Buldumda parayı bir şekilde... Ama olan sonra oldu." Ağzımdan kaçan hıçkırık ile bir kaç gözyaşını sildim "Parayı aldığım adam süre dolmadan geldi dayandı kapımıza, parayı vermeyince onu kaçırdı Nefes'imi kaçırdı... Kullandı onu, oysa o benim birtanem idi... Bana mesaj atılan depoya gittim Nefes'im kanlar içinde yatıyordu." O anlar tekrar akın etti zihnime Nefes'imin son sesi, son soluğu canlandı gözümün önünde, dudaklarımdan bir hıçkırık kaçtı yine, titreyen sesim ile devam ettim " Başını aldım kucağıma, yeşilleri gülmüyordu bana artık, o ormanların sığdığı yeşiller, o ormanlar kurumuştu... 'Ayana'm' dedi 'Benim Ayana'm benim Fırtına'm, ağlama... Senin o koca yüreğin parçalanmasın, benim için fırtınalar kopmasın... Elbet bir gün Fırtınam, kalbimi esipte serinleten adam, bir gün yine esecek rüzgarlar bizim için, yıldızlar bizim için parlayacak, dilek fenerleri bizim için yanacak Ayana'm... Seni... Seviyorum' So-sonra kapattı yeşillerini bana, bir daha da açmadı."
Dudaklarımdam bir kaç hıçkırık daha firar etti. Erkekler ağlamaz demeyin bana, çünkü erkeklerde ağlar, bir erkek değerlisini kaybedince ağlar, Nefes'i tükenince ağlar... Ağlamak güçsüzlükte değildir aksine içinizdeki bütün duyguların tuzlu su damlaları ile dışa vurumudur. Koruyamadı diye ağlar. Ben onu koruyamamıştım o benim değerlim idi oysa... 'Fırtınalar kopmasın' demişti oysa onun için eser gürler, yıkardım her yeri...
Boşluk'a dönüp baktığımda tepkisizdi konuşmuyordu ancak oda derinlere dalmıştı belkide Azrail'i gelmişti aklına. Sonra dikkatli bakınca fark ettim. Gözlerindem yaşlar süzülüyordu. O garip tavırlı kız şimdi ağlıyordu... Benim gibi kendini suçluyordu belkide, değer verdiğini kaybettiği için kendini öldürmek istiyordu belki... Yada daha fazla sarılmalıydım ona diyordu... Daha çok çekmeliydim kokusunu içime...
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum, saymamıştım bu sefer... Ancak ikimizde konuşmuyorduk... Geçmiş ile görüşüyorduk, duymuyorduk, görmüyorduk hiç bir şeyi... Ben Nefes'imi o Azrail'ini düşünüyordu. Mutlu anları yad ediyorduk ancak sonra son anları bizi çekip çıkartıyordu toz pembe anlardan. Ama bir şekilde tutunmalıydık, Nefes için, Azrail için bir şekilde tutunup yaşamalıydık... İsimlerimiz onların armağanı idi bizlere ve asla bırakmayacaktık o armağanları... Asla... Bırakmayacak... Benzer kaderlerimiz bizi aynı odaya kapatmıştı belkide derman oluruz diye...
Kasvetli havayı dağıtmak lazımdı ancak bunu nasıl yapabileceğimi bilmiyordum. Boşluk ayaklarını yatağından sarkıttı ve gülümseyerek bana döndü "Mantarlı Çocuk!" Diyerek seslendi. Bu kız ne hızlı duygu değişimleri yaşıyordu böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
¿SORUNLULAR¿ #WATTYS2016
Humor"Hiç mi erkek görmedin?" Beni takmayarak sırıttı ve cevap verdi "Kafanda mantar var." Dediğine karşılık "Yok seninde boynuzların var!"diyerek böğürdüm. "Oha! Gerçekten mi?" ~¤~ "İsmin ne mantarlı çocuk?" Sinirle soludum ve garip oda arkadaşıma dönüp...