Günlerden Cumartesi. Bugün eğlence günüydü Erva GÖK için. Eğlenceden kastı arkadaşlarıyla biraz vakit geçirmekti. Klasik bir laz kızıydı Erva. Ela gözleri, esmer teni ve minyon yapısı onu çok sempatik gösteriyordu. Bu yıl üniversite sınavına girmişti ama sınav sonuçlarına bakmayı bile düşünmüyordu çünkü istediği üniversite gelmeyecekti. Şu Trabzon'dan çıkıp da İzmir'de okuyamayacaktı. Puanı ucu ucuna tutuyordu ama muhtemelen gelmezdi. O yüzden sonuçları bile merak etmedi. O sırada telefonu çaldı. Arayan Yeşim'di. Erva'yı bekliyordu ve artık beklemekten ağaç olmuştu. Çok sıkılmıştı onu beklerken. Erva'nın bitmek tükenmek bilmeyen hazırlanmaları artık alıştığı bir durumdu ama bugün daha da uzun sürmüştü. Yeşim Erva'dan bir yaş büyüktü ve Trabzon'a okumak için gelmişti. Erva ile de bu yıl tanışmışlardı ama yılları kıskandıran dostlukları vardı. Erva'nın telefonu ikinci kez çalındığında Erva telefonun hoparlörünü açıp masaya koydu. Yeşim'in "Artık şu şalını yap ve aşağıya in sonra da dışarıya çıkıp arabama doğru yürü!" sesi odada yankılandı. Daha sonra da telefon aniden kapandı. Yeşim kızmış olmalıydı. Erva apar topar toplandı. Çantasını alıp hızlı adımlarla aşağıya indi. Ayakkabılarını aceleyle bağlayıp dışarıya çıktı ve Yeşim'in arabasına doğru koşuşturdu. Arabaya bindiğinde Yeşim burnundan soluyordu. Sinirlenince çok yanaşılmazdı Yeşim'e. Ama hemen yumuşayacağını biliyordu Erva. O masum bakışını attı Yeşim'e. Yeşim hiç dayanamazdı ona çünkü o Yeşim'in Trabzon'daki ilk göz ağrısıydı. İlk göz ağrım diye hitap ederdi ona. Bazen de ufaklık diye. Erva sevgiye muhtaç büyümüştü. Babası yoktu. Gördüğü ilk şefkate sığınırdı. Yeşimle de böyle tanışmışlardı. Erva ve Yeşim sürekli takıldıkları mekan olan Angeliqu'e gittiler. Her zaman olduğu gibi Erva çikolatalı pasta ve limonata istedi. Yeşimse limonlu cheesecake ve portakal suyu aldı. kendilerine bir masa seçtiler ve oturdular. Yeşim sonuçlara bakıp bakmadığını sordu. Erva ise bakmadığını ve bakmayacağını söyledi. Yeşim bu duruma biraz üzülmüştü ve onun gitmesini ne kadar istemese de hayallerine ulaşmasını istiyordu. Erva okuldan bir arkadaşı ile karşılaştı. Okul arkadaşı polis olmayı çok isteyen bir kızdı fakat PMYO sadece 30 tane kız öğrenci alıyordu o yıl ve Burçak da o 30 öğrenciden birisiydi. Erva bu habere çok sevinmişti. Sımsıkı sarıldı arkadaşına. Sonra da vedalaştılar ve burçak yavaş yavaş uzaklaştı. Yeşim bunu görünce dayanamadı ve Erva'nın sonuçlarına bakmak istedi. Erva bunu kabul etmeyince biraz üsteledi ve istediğini aldı. Erva telefonunu alıp giriş yapmak için safariye tıkladı. Çok heyecanlıydı. Bu kadar heyecanlı olmayı beklemiyordu aslında. T.C. kimlik numarasını ve şifresini girdi. Şimdi sadece giriş butonuna basması gerekiyordu ama elleri titriyordu. Belki de İzmir gelmişti. Gelmediyse çok üzülürdü bunu düşünürken limonatasından bir yudum aldı. Yeşimin dayanacak gücü kalmamıştı. Telefonu Erva'nın elinden çektiği gibi giriş butonuna bastı. Karşısında duran sonuca inanamıyordu bunu beklemiyordu hiç. Çok şaşırmıştı bu da Erva'nın kazanamadım hissini duymasına yetmişti bile. Erva umutsuzca telefonu alıp ekrana baktı ve şu yazıyı gördü "İzmir 9 Eylül Üniversitesi İİB Fakültesi İktisat Bölümü'nü kazandınız." Bir anda masadan çığlıklar yükseldi.
BEKLE BENİ İZMİRRRR BEN GELİYORUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEFA
RomanceBir mitomani hastasının yaşamından kesitler bulundurduğum bu çalışmada hepinize iyi dileklerimi gönderiyorum ve böyle insanlarla karşılmamanızı temenni ediyorum. İYİ OKUMALAR DOSTLARIM :)