Merhaba arkadaşlar. İnanın artık bölüm yazdığımda moralim bozuluyor. O yüzden biraz gecikti özür dilerim. Pek fazla doğru şekilde yazamıyorum. Ama kitabım final olduktan sonra düzenlenecektir. Türçe eğitim alan bir arkadaşımdan bölümleri düzenlemesini rica edeceğim. O yüzden şimdilik gördüğünüz yazım hataları için ÇOK ÇOK ÇOK özür dilerim. Ama önemli olan benim fikirlerim ve hikayemin içeriği. Bunu göz önünde bulundurarak yorumlar yaparsanız sevinirim sevgili okurlarım. Aksi taktirde kompleks yaşıyorum ve moralim bozuluyor. Bu kadar düşünüp iyi kötü bir içerik bulmuşken fikirlerimi çöpe atmak istemiyorum. Şimdi diyeceksiniz ki git kendi bildiğin dilde yaz, bize ne sonuçta. Ama inanın en güzel türkçe ifade edebiliyorum kendimi. Neyse çok uzatmak istemiyorum arkadaşlar. Hepinizi çok seviyorum. Benim istediğim hikayemin büyük kitlelere ulaşması. Yardımlarınızı ve güzel yorumlarınızı eksik etmeyin canlarım.
Medya: Rüzgar
Kapak için @Crescent___Moon isimli yazara teşekkürlerimi iletiyorum ve bu bölümü ona ithaf ediyorum.
Emre'den
Masal ile konuştuğumda kendimden 'kimsesiz' diye bahsetmiştim. Babam vardı ama adı üstünde var idi. Koridorda Masal'ın uyanmasını beklerken telefonum çaldı.
Flashback
"Alo baba."
"Konuşan babanız değil beyefendi."
"Kimsiniz?"
"Ben babanızın doktoruyum."
"Evet Salim bey dinliyorum sizi."
"İlk önce sizden istediğim sakin olmanız. Babanızın hastalığını biliyor muydunuz?"
"Babamın tansiyon hastası olduğunu söylüyorsanız evet biliyorum."
"Hayır beyefendi. Babanız uzunca bir süredir kanser."
"Ne demek kanser? Benim niye haberim yok?"
"Babanız kimsenin bilmesini istemedi. Bakın bunu telefonda söylemek çok zor ama söylemek zorundayım."
"Ne söylüyorsanız çabuk söyleyin."
"Babanız bugün hastaneye geldi. Kendini kötü hissettiğini söyledi. Hemen müdahale ettik ama..."
"Ama ne?"
"Babanızı kaybettik. Başınız sağolsun."
Bir şey söyleyemeden telefon elimden düştü ve parçalandı. Dizlerimin üstünde yere çöktüm ve gözümden bir damla yaş düştü. Rüzgar hemen yanıma koştu.
"Kardeşim iyi misin?"
"Babam. Babam ölmüş Rüzgar."
"Ne? Ta-tamam kardeşim. Sakin ol. Gel otur şöyle."
Dedi ve beni kaldırdı. Hastane koltuğuna oturdum ve dümdüz bakmaya başladım. Hayat durmuştu benim için. Rüzgar hiç bir şey söylemeden öylece bana bakıyordu. Konuşsa hiç bir şeyin değişmeyeceğini biliyordu çünkü. O yüzden susuyordu. Benim gibi susuyordu. Babam ölmüştü. Beni önemsemeyen, beni öylece bırakıp giden annemin aksine bana bakan, bana hem anne, hem baba olan, beni koruyan babam ölmüştü. İnanmak istemiyordum. Belki doktor karıştırmıştır. Belki ölen benim babam değildir. Kendimi avutmak için elimden geleni yaptım ama sonra aklıma gelen şeyle kız gibi ağlamayı kestim. Berk'e ne söyleyecektim? Babamız bizi bıraktı, sözünü tutamadı, hep yanımazda olamadı, öldü mü diyecektim? En son ne zaman kendimi bu kadar çaresiz hissetmiştim acaba? Sözde annemiz olan kadın bizi bırakıp gittiğinde. Evet maalesef en son o zaman bu kadar üzülmüştüm. Berk gece ağlayarak yanıma gelmiş, "Annemiz temelli mi gitti? Bir daha geri dönmeyecek mi abi?" demişti. Sekiz ve on yaşında olan iki erkek çocuğunu bırakıp gidilecek sebep ne idi? Yıllardır hep bu soru üzerinde düşündüm ama mantıklı bir cevap bulamadım. Bu yaşıma kadar kaç okul değiştirdim bilmiyorum. Her gittiğim okulda annemin bizi terkedip gittiğini bir şekilde öğrenmişlerdi. Bunu yüzüme vurduklarında onlarla kavga etmek, annemi savunmak yerine hep susmuştum ve arkamı dönerek gitmiştim. Çünkü haklı olduklarını biliyordum. Onu savunmakla kendimi kandıracağımıda biliyordum. Bu yüzden hayatım hep susmakla geçmişti. Şimdi babam da bizi bırakıp gitmişti ve ben sadece susmayı tercih etmiştim. Kendimi bi nebze olsun toparladıktan sonra Masal'ın odasına girdim. Konuşmanın sonunda kibarca beni sevemeyeceğini belirttikten sonra onu üzmemek adına hafif gülümsemiştim. Bu yalancı gülümseme hayatımın b*k çukuruna döndüğünün göstergesi idi adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEVECEKSİN O KADAR | #Wattys2016 | #Enİyiyim | #meribell
Ficção AdolescenteBir genç adam düşünün. İlk kez bir kız için kalp atışları hızlanıyor. Kızın onu sevmesini deli gibi istiyor ve tek bir cümle söylüyor: 'BENİ SEVECEKSİN O KADAR'. Peki ya bu genç adamın BÜYÜK SIRRI ortaya çıktığında ne yapacak? © Tüm hakları...