4 Mart
"Kızlar, hadi uyanın."
Oda arkadaşlarımdan biri olan Cansu'nun sesiyle uyandım.
"Kime diyorum? Uyanın geç kaldık!" Saate baktım. Kahvaltıya geç kalmıştık. Üstüne üstlük dersin başlamasına yarım saat kalmıştı.
Ani bir adrenalin salgılanmasıyla yataktan fırladım ve hazırlanmaya başladım. Aşağıdan gelen korna seslerini duyunca servise de geç kaldığımı hatırlayıp kızları beklemeden aşağı indim.
"Kızım, nerede kaldınız? İki saattir sizi bekliyoruz burada." Sitemlerine başlamıştı yine.
"Kusura bakma Mehmet amca. Galiba Meltem abla yine bizim yatakhaneyi uyandırmayı unutmuş." diye kendimi savunup cam tarafındaki tek kişilik koltuğa oturdum. Biraz sonra, bizim kızlar da gelince servis hareket etmeye başladı.
Okula vardığımızda sınıf başkanı her zamanki gibi tahtaya biz gelmeden önce tarihi yazmıştı. 4 Mart Cuma... Bugün son kez 17 yaşındaydım. Ancak bunu yeni hatırlıyordum, çünkü özel günlere pek önem veren biri olduğum söylenemez.
Normal insanlar 17 yaşındayken aşık olur, unutamayacağı dostluklar kurar ve mutlu olurdu. Ben ise 17 yaşındayken bir yetimhanede aile özlemiyle boğuşuyordum ya da aileme olan nefretimle.
Tüm okul günü böyle saçmalıklar düşünüp, bazı derslerde de uyudum.
Okul çıkışı yurda geri geldiğimizde okulda uyumuş olmama rağmen hala fazlasıyla uykum vardı. Dolayısıyla yatağa uzandığım an uykuya daldım.
Uyandığımda saat akşam 11'di. Tamam, uyumayı çok seviyordum ama bu benim için bile fazlaydı. Dilimde ki kuruluğu hissedince su içmek için aşağıya indim. Mutfak salonun hemen yanındaydı. Bu nedenle salonun yanından geçmek zorundaydım.
Salondan gülüşme ve müzik sesleri geliyordu. Bir yandan da "Kızım, daha sessiz olun. Şimdi uyanacak. Sonra da sesinizi duyup, gelip sürprizi mahvedecek." diyen Cansu'nun sesini duyuyordum.
Anladım, bana bir sürpriz yapıyorlardı. Hiçbir şey şey olmamış gibi mutfağa gittim, su içip tekrar hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi odama çıktım. Heyecanla yatağıma oturdum ve beklemeye başladım.
Yaklaşık bir saat sonra, Melisa yanıma geldi. "Ne yapıyorsun?" dedi anlamsızca sırıtarak.
"Gördüğün gibi, hiçbir şey. Neden sırıtıyorsun? Yüzümde bir şey mi var?"
"Ay, yok canım! Mutluyum da biraz." diye salladı kıvırcık saçlarıyla oynayarak. Onu iyi tanıyordum, panik olunca saçlarıyla oynardı.
"Hmm, peki anladım."
Şüphe çektiğini anlayarak ofladı. Uzun bir süre bakıştık. Anladığımı anlamasını istemediğim için arada gözlerimi kaçırmaya çalışıyordum.
Derken saate baktı.12'ye 5 vardı. Muzipçe sırıtarak bana döndü.
"Ne oldu?!" diye sordum sırıtışını kastederek.
"Hiç, sadece biraz sonra 18 olacaksın." Gülümsedim. Bir kaç dakika sonra 18 olacaktım ve akşam üzeri ağabeyim beni buradan almaya gelecekti. Üzgün değildim. Ama sevinmek de istemiyordum.
"Hadi kalk!" diye ayaklandı birden Melisa.
"Neden?"
"Sen gel benimle."
"Tuhaf davrandığının farkında mısın?"
Soruma iri gözlerini büyülterek cevapladı. Kızdığında her zaman böyle yapar. Onu daha fazla kızdırmadan takip etmeye başladım. Tam da tahmin ettiğim gibi salonun önünde durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece Kadar Mutlu
Chick-LitGece uzundu... Önemli olan geceye direnip, yıldızlara gülümsemekti. Peki, bir gün gülümsemekten sıkılırsak? Gece olmaya devam edip, yıldızları söndürürsek? Umutları unutup, hissizleşirsek?! *** Hikayenin bazı bölümleri gerçek bir yaşantıdan alınmış...