"Bugün hava çok güzel." diyen Merih'le aklımdaki düşünceler dağıldı. Göğsüne yasladığım sırtımı çekip, kollarından kurtuldum. Ardından ona bir gülümseme bahşettim. Gülümsediğimi gördüğünde gözleri parlıyordu. Bana her zaman dünyada ki tek kadınmışım gibi hissettirirdi. Başka biri olsaydı bunun tadını çıkartırdı fakat bu benim canımı yakıyordu.
Çünkü onunla ilişkimiz başladığından beri ona aynı hisleri yaşatamıyordum. Ağabeyim ve ben küçüklükten beri hayatımıza kimseyi almazdık. Bunu başarabilen tek kişi Merih olmuştu. Kahraman 11 yaşında gittiği piyano kursunda Merih ile tanışmıştı. Daha sonra benimle tanıştırmıştı onu. Çok yakın dost olmuştuk. Taki Merih gerçek hislerini bana itiraf edene kadar.
Ona çok değer veriyorum. Bu yüzden hislerini bana açıkladığında ona bir şans vermiştim. Fakat 8 aylık süre boyunca hislerim değişmedi. Onu hala dostum olarak görüyorum.
Ondan ayrılırsam canının çok yanacağını bildiğim için buna cesaret edemiyorum. Annesini hiç tanımamış ve babasından hiç sevgi görmemiş bir kız olarak insanların bana değer vereceklerini düşünmüyorum. Bu yüzden hayatta değer verdiğim sayılı insan var ve bu insanların üzülmesine dayanamıyorum.
Merdivenlerden inen Kahraman'ı görünce dikkatimi ona verdim. O da bizim gibi yeni uyanmıştı. "Günaydın." dedi mahmur gözlerini benim ve Merih'in üzerinde gezdirirken. Merih ona cevap verirken kendime gelmek için vücudumu esnettim.
Daha sonra Kahraman'ın yanından geçerek kahvaltı hazırlamaya başladım. Merih'te hemen ardımdan kalkmış dolaptan çıkardığı domatesleri yıkıyordu. Ne yapacağımı bilmezken aklıma krep yapma fikri geldi. Dolaptan malzemeleri çıkarttıktan sonra alt dolaptan unu aldım ve krep yapmaya koyuldum.
Sütü bardağa dökerken Merih'in ağzından çıkan boğuk küfürle kafamı ona çevirdim. Parmağından akan kanı görünce telaşla büyük adımlarımı ona doğru attım. Parmağını suya tuttuktan sonra kesiğin büyüklüğünü görmek için elini avucuma aldım. Bir yandan da kafamı kaldırıp "Nasıl oldu?" diye sormayı ihmal etmemiştim.
Merih tam dudaklarını aralamış cevap verecekken "Bir gün kardeşime bakarken çükünü kesmenden korkuyorum." diyen Kahraman'ın edepsiz cümlesini duydum. Gülmemek için kendimi tutarken sinirli görünmeye çalışıp bakışlarımı Merih'e çevirdim. O da kendini gülmemek için zor tutuyordu. Kendimi tutamayıp büyük bir kahkaha patlattım.
Benimle birlikte Merih'te gülmeye başlarken elimi elinden çekip ezca dolabına doğru yürümeye başladım. Merih'in kesiği küçük olduğu için pansuman yapma gereği duymazken yarabandı kutusundan bir adet yarabandı aldım. Geri dönerken yarabandını açtım. Merih'in kesilen parmağına yapıştırırken gözleri üzerimdeydi. Kafamı kaldırıp göz teması kurdum.
Yine aynı şeyi yapıyordu. Bana bakışları mükemmel olduğu kadar acı vericiydi. Gülümsememin buruklaştığının farkındaydm. Ve biliyordum, 8 aylık ilişkimiz boyunca ona karşı duygularımın değişmediğini çok iyi biliyordu. Bakışlarımda yakalıyordu, ona şefkatle bakıyordum. Fakat orada aşk göremiyordu ve ben bunu saklamıyordum.
Onu 7 yıldır tanıyordum ve bir insanın sahip olabileceği en iyi dosta ve sevgiliye sahip olduğumu biliyordum. Fakat hislerim beni öylesine kapana sıkıştırıyordu ki bunu gizleyemiyordum bile.
Düşüncelerimden beni bu kez Merih'in gözümün önüne gelmiş saçı kavrayan eli dağıttı. Gözlerine bakarsam olacakları biliyordum. Bu yüzden gözlerimi t-shirt'üne sabitlemeyi tercih ettim. Saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra geri çekileceğini sanarken saçlarıma kondurduğu öpücükle irkildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VUSLAT
Teen FictionKaybettiği dostunu ararken kendini kaybetmiş, Kendini kaptırdığı girdapta hiç tatmadığı duyguları tatmış, Kimseye böylesine değer vermemişken, Hayatına giren yabancıya varlığını sunan genç bir kız... Ve bu genç kıza delicesine aşık iki adam... Hira...