Barış olsun...

85 6 0
                                    


Bu hikayenin başı tam olarak neresi, nereden başlamalı bilmiyorum.

Jongin zayıf insanlardan nefret etmeye başlayıp onlara acı çektirmeyi sevdiğinden mi? İlk adam öldürdüğünden mi? Babasına karşı hain bir plan kurup onu öldürdükten sonra yerine geçmesinden mi? Yoksa şehrin kapkara bulutlar altında yıkılmasından mı?

Bu adamın mutluluğu bile tehlikeliydi, hatta sakinliği ve uykusu. Suho saf birisi değildi, ne olduğunun farkına vardığında hala o adamı sevmeyi bırakmamıştı.

Belkide o büyülü andan başlanmalı, Suho Jongin'e ilk görüşte aşık olmuştu. Öyle bir çekime kapılmıştı ki yeni duygulara bürünüyordu.

İçindeki her hücre başka bir taneyle çarpışıyor, ve kalbi hızlı atmaktan acıyordu ama o kıpırdayamadan kitap okuyan Jongin'i izliyordu.

Suho ve Sehun kuzendiler, ikisinin babası ve Jongin'in babası ilişkilerini düzeltmeye karar verip ortak bir yemek için aileleri evlerine davet etmişti.

Suho başını biraz sağa eğip kitap okuyan genci inceledi, daha liseye gidiyordu. Adının Jongin olduğunu babasından duyduğu çocuk kendisinden iki yaş büyük, yani 12. sınıf olmalıydı.

"Bana hala bakmaya devam edecek misin?" sayfayı değiştirirken sanki satır okurmuş gibi hiç bakmadan konuştu.

Suho ufak bir adım gerileyip heyecanını arttırdı, sesi bile güzeldi.

"Dilin mi yok?" konuşmayı istedi ama aklına tek kelime gelmiyordu, aptal gibi göründüğünü bilmek işleri iyice batırıyordu.

Jongin bakışlarını kitaptan çekip Suho'nun üzerinde gezdirdi, önemsiz birine bakıyor gibiydi.

"Ben Suho, babamla geldim." dilini ısırdı, sesi titremiş ve kırılmıştı, tonlaması berbattı, değişimine alışamadığı sesinin ihanetine uğramıştı.

"Peki hangi ailedensin sen Suho?"

"Ha? Nasıl yani?"

Jongin onun aptallığına karşı sırıttı "Kim ailesi mi Oh ailesi mi?"

"Kim ailesi."

Jongin bu basit tanıtmadan hoşlanmadı "Ben kendimden bahsetmesem de olur, babam en güç sahibi lider olduğundan kim olduğumu biliyorsundur."

Suho gözlerini kırpamıyordu, kendisine yaklaşmış Jongin'e sürekli bakmak istiyordu. "Evet, adını biliyorum."

"Güce ben geçtiğimde adımı daha çok duyacaksın." hırsını yansıtan bir gülümseme belirdi yüzünde. Bu bile Suho için mükemmeldi.

"Burada mıydın?" Jongin için yabancı bir ses duyuldu, Suho nasıl başardı bilinmez ama gözlerini Jongin'den alıp bahçe patikasından onlara yaklaşan kuzenine baktı. "Kaynaştınız mı hemen. Merhaba ben Sehun." elini uzattı.

"Keyfinize bakın Sehun, ben kitap okumak için odama gidiyorum." el sıkışmasına karşılık vermeden villanın içine girdi.

"Bu neydi böyle? Tam ukala!"

"Yemeği bizimle yemedi." hala gidişini izliyordu.

"Bek iyi birine benzemiyor, daha şimdiden böyleyse yönetime geçtiğimizde onunla anlaşmamız zor olacak."

Suho omuz silkti "Annesi olmadığı içindir, ona iyi davran."

"Suho saçmalama. 5 yaşında çocuk mu? Küçük yaşta annesini kaybeden bir o değil."

"Hı hı" ilerleyip malikanenin kapısından geçti, salonun tam ortasına kurulmuş devasa masaya oturdu.

"Jonginle tanıştınız mı?" ev sahibi sordu.

Aşk parçalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin