Medya Esin olarak düşünebilirsiniz. Tam bir kişi koyup hayallerinizi sınırlandırmak istemiyorum.
İyi okumalar😌Babam bir süre telefona cevap vermemişti. Ee haklıydı 7 yıldır kızını bir tek görüntülü konuşmalarda görüyordu."Se sen ciddi misin? Ah be kızım keşke haber verseydin de gelip seni alsaydım. Ne kadar özledigimi tahmin edemezsin." diye sitem etti."Babacim artık çok geç. Ben eve yerleşip çalıştığın şirkete, yanına geleceğim zaten. Buradayken daha çok özlüyorum seni." Babamın otel zincirleri, şirketleri felan vardı. Ortakları felan çevresi çok genisti. Hatta şirket ortaklarıyla açtığı özel okul felan bile vardı. Hepsinin çocukları oraya gidiyorlardı. Gelenek gibi bisi olmuştu. Ya da zorlama. Fakat babam sadece 1 tanesinde çalışıyordu şirketlerden. Orayı babamla kurmuştuk. Yani küçükken ben dizayn etmiştim içini. Oraya girdikçe beni hatırladığını söylerdi hep."Tamam kızım. Hemen git gel. Bir an önce görmek istiyorum seni. Evin adresini mesaj atacağım şimdi sana." vedalasip kapattık. Ve telefonumu sessize aldim. Şimdi ararlarsa hiç ugrasamayacaktim.
Etrafa bakınıp bir taksiye bindim ve babamın gönderdiği evin adresini söyledim. Miami'de olsaydık eğer kesinlikle müzik dinlerdim ama buralara çabuk alışmam gerekiyordu. O yüzden etrafı incelemeye başladım.
Yaklaşık 45 dakika sonra verdiğim adrese gelmiştik. Ücreti ödeyip taksinden indim. Eve bir göz gezdirince babamın 7 yılda işleri baya bir büyüttüğü anladım. Önceden de zengindi ama bunun yarısı felandi. Hatta belki de daha azdı.
Eve yaklaşıp kapıyı 2 defa çaldıktan sonra açıldı."Buyrun hanımefendi kime bakmistiniz acaba?" bunu diyen çok tatlis bir teyzeydi. Sanırım burada çalışıyordu. "Esin ben. Babama gelmiştim de burada kalacağım." Kadın şaşırmıştı. Sanırım beni tanıyorlardı. "Ah demek o Esin sensin. Baban senden ne kadar da çok bahsederdi. Maşallah ne kadar da güzelsin. Gel içeri yavrum kapıda kalma sana odanı göstereyim." teşekkür edip eve girdim ve valizlerimle teyzeyi takip ettim.
3 kat yukarı çıktık. Ama asansörle. Vay be demek evde asansör bile vardı. Açıkçası olmasaydı ayıp ederlerdi. Bu ev için azdı bile.
Asansör durunca karşımda küçük bir koridordan sonra tek 1 kapı vardı hem de mavi renk.
Sanırım çatı katıydı ışte buna çok sevinmiştim. Kapinin üzerinde benim resimlerin vardı ve altlarında tarihleri yazıyordu. Demek Gökçe babama resimlerimi atıyordu. Annem de atabilirdi tabi ama babamla pek iyi anlaştıklarını söyleyemem. Beni paylaşamıyorlar ve tartışıyorlardı. Hizmetçi teyze "Odan burası güzel kızım. Sen yerleş ben sana bisiler hazırlıyorum. Acsindir sen şimdi." diyip tam gidiyordu ki arkasından seslendim."Babam geleceğimi bilmiyordu bu oda neden hazır?" açıkçası odamı yeni düzenleyeceğimi felan düşünmüştüm. Arkasını dönüp "Seni her zaman bekledi baban. Ve birgün gelirsin diye burayı sana hazırladı. Odani da her 2 3 yılda değiştiriyordu. Yaşına göre oda düzenliyordu ve hep mavi renk seciyordu."dedi. Ben de tesekkur edip kapıyı açtım ve içeri girdim.Oda mavi ve krem renkten oluşuyordu. Ve çatı katı olduğu için kocaman bir balkonu vardı. Odanın içinde aynalı 2 tane kapı vardi. Tavan maviye boyanmisti. Uzerinde benim resimlerim ve yıldızlar vardı. Kocaman yatağı ve karşısında muhteşem manzara gözüküyordu. Büyük sürgülü dolabı vardi. Çalışma masası üstünde de tablet, bilgisayar felan konulmuştu ve yanında da sim kartı. Ah evet yeni kart almam gerekiyordu zaten. Masanın karşınında da çok modern mavinin en güzel tonlarını taşıyan kitaplık ve üzerinde çeşit çeşit kitaplar vardı.
Odayı gezmeyi bitirdikten sonra balkona geçtim. O kadar büyüktü ki 'burada uyayabilirim bile' diye düşünmedim değil. Manzaraya bakıp tekrardan içeri girdim ve valizimi boşaltmaya başladım.Yaklaşık 30 40 dakika sonra bütün isim bitmişti. Aynalı kapılardan birini açtığımda banyo tuvalet olduğunu gördüm. Ve yorgunluğumu atmak için ılık bir duş almaya karar verdim. Üstümü çıkarıp çamaşırları kirli sepetine attim ve banyoya girdim.
Banyodan çıkar çıkmaz kurulandim ve dolabimdan dar kot pantalon ve üstüne de mor gömleğimi giydim. Saçlarımı tarayıp kendi haline bıraktım. Rimel sürüp çantamı aldım ve içine telefonumu ve biraz para koyup aşağı indim.
Mutfağı bulmam için birazcık gezmem gerekmisti ama bulmuştum. Etrafda kimse görünmüyordu ama masanın üstünde tost ve meyve suyu vardı. Onları görünce karnimin acıkdığını hissettim. Sandalyeye oturup hemen yemekleri yedim ve bulasiklari makineye koydum çantamı da alıp dışarı çıktım.
Bir araba kapinin önünde bekliyordu. Sanırım babam göndermişti. Arka koltuğa binip babamın yanına gideceğimi söyledim ve dışarı seyretmeye başladım.
Yaklaşık 20 dakika sonra büyük bir şirketin önünde durduk. İçeri girip bir çalışana"Yılmaz beyin odası neresi acaba?" diye sordum. Kız beni saskinca suzdu ve "5. Katta sağdaki 3. oda." diyip yanımdan kosarcasina ayrıldı.
Asansöre binene kadar etrafa göz gezdirmistim. Tüm kadınlar etek giyiyolardi ve çok disiplinli duruyorlardı.
Babamın odasının önüne gelince heyecanlandığımi hissettim ve kapıyı çaldım.
'Gir' sesini duyduğumda yavaşça kapıyı açıp içeri girdim ve babamın yüzüne baktım. O kadar mutlu ve şaşkın yüz ifadesi vardı ki onun yanından tekrardan ayrilamayacagimi düşündüm. İlk önce ayağa kalkti. O yavaş adımlarla gelirken ben koşup ona sarıldım. Gercekten çok fazlasıyla özlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Miami Kaçağı
Teen FictionAnnesi ve babasının ayrılmasından sonra psikolojik sorunlar yaşayan Esin 7 yıldır Miami'de yaşamaktadır. Onun için artık Türkiye'ye dönme zamanı gelmiştir. Peki Türkiye'de onu bekleyen sürprizlerden haberdar mıdır?