Karasız bir tavırla evden çıkmıştım. Gerçekten bugünü benim için en garip gün olarak ilan ediyordum. Gün doğmadan neler doğar misali şeyler yaşamıştım, yada onun tarzı bir şeyler.
Yine bir taksi çevirmiştim. Evimi tarif edip, gözlerimi dışarıya çevirmiştim. Sokakta el ele dolaşan mutlu aileleri, parkta oynayan çocukları gördükçe içim burkuluyordu. Kız kardeşim kanser olduğu için onu dışarıya özel durumlar dışında pek çıkarmazdık. Bu olaya çok üzüldüğünü biliyordum ama elimizden bir şey gelmiyordu.
Evin önüne geldiğimde parayı uzatıp arabadan indim. Evin kapısını çalmıştım.
Emine teyze kapıyı açmıştı. Suratında telaş ve endişe ifadesi vardı. Bu beni korkutmaya yetmişti. Hızlıca içeriye girmiştim. Kesin Eslem'e bir şey olmuştu. Koşar adımlarla merdivenlerden odasına çıkmıştım.
İçimdeki telaş beni bitiriyordu. Her zaman bu tür korkular hep yanımızda olur yakamızı bırakmazdı. Ne zaman bu korkulardan uzaklaşacaktık. Bizim hayatımız ne zaman düzene girecekti ki?
İçeriye girdiğimde Eslem'in yerde baygın yattığını görmüştüm. O an kafamdan vurulmuş gibi hissettim. Gözlerimdeki yaşlar kendini teker teker serbest bırakıyordu. Hemen Eslem'i kucaklamıştım. Emine teyze de yanımda belirmişti. Gözleri kızarmış oda çok korkmuşa benziyordu. Koşarak alt kata indik, evden hızlıca çıktık. Emine teyze bir taksi çağırmıştı ve hemen taksiye atladık. En yakın hastanenin adresini verip şoförün olabildiğince hızlı sürmesini söyledik.
Her geçen dakika korku içimize öyle bir işliyordu ki sanki hayatımızın son günlerini yaşıyorduk. Zaten yaşadığımız yer sadece dünyadan ibaretti. Aslında biz burda değildik burda olan bedenimizdi. Biz çoktan ölmüştük.
~~~~~~~~
"Bakın Esila hanım sizi de anlıyorum ama kardeşinizin durumu iyiye gitmiyor. En yakın zamanda ameliyat olması gerekli. Aksi takdirde geç kalabilirsiniz. Sizi üzmek istemezdim ama erken davranabilmeniz için söylüyorum bunları."
Bu lafları duymaktan gerçekten usanmıştım. Ameliyat dışında başka çaresi yokmuydu. Hiç mi bu durumları açıklarken içleri sızlamıyordu. O suratlarındaki duygusuz ifadeyi gördüğüm her an doktorlardan nefret ettim.
"Peki doktor bey. Eminim elinizden geleni de bu kadardır sadece kardeşimin yakında öleceğini söyleyip, beni her geçen dakika kahretmek. Elinizden gelen tek şey budur sizin."
Sözlerimin devamını getiremeden odadan çıkmıştım. Eslem'in yattığı odaya gidip son kontrollerin bitmesini bekledim. Emine teyze bu süreç içinde bayağı yorulmuş görünüyordu. Eslem'i gerçekten öz evladı gibi sahiplenmişti. O olmasa belki ayakta duramazdım o da benim annem gibiydi. Gerçi annemden bile iyiydi, Emine teyzem gibi bizi kimse sahiplenmemişti.
Hemşire taburcu olacağımızı söylemiş, bizde hastaneden eşylalarımızı alıp çıkış yapmıştık. Ardından taksiye atlayıp eve gelmiştik.
Eslem'i yatağa yatırmadan önce kokusunu içime çekip yanağına dolu bir öpücük kondurdum. O derin uyku içindeyken bende Emine teyze ile bir şey konuşacağımı belirtmiştim. Ona bugün olanları anlatmalıydım.
"Emine teyze iyiki yanımızdasın. Sen olmasan bu halde olmazdım. Eminim durumum daha kötü olurdu."
"O nasıl söz yavrum. Ben sizi öz evladım gibi görüyorum. Siz de iyiki varsınız, iyiki sizi tanımışım"
Onun o iyi kalbi hep orada, tam göğüs kafesinin içinde kenetliydi. Her şeye rağmen sevgi dolu, umut yüklü bir insandı.
"Teyzem biliyosun Eslem'in durumu çok kötü. Artık bir kaç ayı kaldığını doktor söyledi. Yapabileceğim tek şey kaldı, bugün gittiğim evde yakalandım-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsız
RomanceHırsızlık yapmaya gittiğim evde yakalanmam ile başladı herşey. İlk önce gözlerine sonra ruhuna hapsetti beni. Karanlığında sürüklenirken bana gökkuşağını gösterdi. İlkleri onunla yaşadım, mutluyduk yada değildik. Aşıktık yada istemiyorduk bunlar öne...