1. Bölüm

715 21 6
                                    

SERKAN
Güney ve Cenk'le yolda yürüyorduk neden bilmiyorum ama içimde bir huzursuzluk vardı.
Güney: Oğlum ne oluyor sana ya? Kızları bırakana kadar sırıtıp duruyordun noldu lan karalar bağladın?
Serkan: İçimde çok kötü bir his var. Neden bilmiyorum ama durup dururken ağlamak istiyorum.
Cenk: Noluyo oğlum? Ne ağlayacan erkek halinle?
Serkan: Bilmiyoru...
Sözümü tamamlamadan telefonum çaldı arayan Eylül'dü.
Güney: Kim?
Serkan: Eylül... Alo?
Toprak: Alo Serkan kızlar... Kızlar eve geldiğimizde kan içindelerdi galiba saldırıya uğramışlar, vurulmuşlar. İstanbul Hastanesindeyiz
(Telefonu kapar)
Serkan: Hocam ne diyorsunuz siz? Hoc... Kapamayın! Eylül nasıl hocam! Hocam...
Güney: Nolmuş oğlum?
Serkan: Kızlar...
Güney: Ne kızlar?
Serkan: Vurulmuşlar.
Güney: Ne...
Taksi bulmak için kaç sokak gezdik hatırlamıyorum bile nefesi hastanede aldık. Hastanenin girişinde sıra sıra ambulanslar vardı. Birden karşımda sedyede yatılı duran, gözleri kapalı Eylül'ü gördüm. Her yeri kandı hemen yanına koştum "Eylül uyan!" deyip bağırıyordum sürekli. En son saçını okşadım. Ameliyata aldılar sonra da. Tek kalmıştım kimse yoktu. Gözlerimden ardı ardına yaşlar akıyordu kendime engel olamıyordum. Gözlerimin şiştiğini hissediyordum. Telefonum çaldı arayan annemdi telefonu açmak için elimi hareket ettirdiğimde ellerimin titrediğini fark ettim. Telefonu açtım.
Nazan: Oğlum saat kaç oldu neredesin sen?
Serkan: A-anne...
Nazan: Serkan! Oğlum ağlıyor musun sen? Sesin titriyor.
Serkan: Anne Eylül... Vurulmuş. Çabuk gel. İstanbul Hastanesindeyiz.
(Kekeleyerek konuşur)
N: Ne diyorsun sen Serkan? Kim vurmuş! Tamam oğlum ben hemen geliyorum. Ağlama anneciğim.
(Telefonu kapatır)
Serkan: Eylül bırakma beni... Nolur.
Bir iki saat geçti Eylül hâlâ ameliyattan çıkmamıştı. O sırada Güney geldi.
Güney: Serkan! Kardeşim... Oğlum ne yerde oturuyorsun? Songül de ayıldı bacağından vurulmuş. Ama bir şeyliği yokmuş. Eylül?
Serkan: Güney... Ona bir şey olmasın lütfen.
Güney'e sıkıca sarıldım.
Güney: Eylül'e bir şey olmayacak. Olamaz yani. O daha çok genç. Eylül neler atlattı bunu da atlatır.
Serkan: Atlatır değil mi?
Güney: Tabiki de.
Ameliyat kapısı açıldı. Hemen ayağa kalktım.
Serkan: Eylül, Eylül'üm... Ne zaman gözlerini açacak? Gözleri neden kapalı ya neden uyanmıyor neden!
Güney: Kardeşim sakin.
X: Eylül çok zor bir ameliyat geçirdi. Ameliyat pek güzel geçmedi. Tam kalbinin altından vurulmuş. Çok zor çıkardık kurşunu, çok kan kaybı var. İç kanama da var. Anlayacağınız durumu riskli. Şimdilik bir şey diyemeyeceğim ama her şeye hazırlıklı olun.
Serkan: Nereye götürüyorsunuz peki?
X: Yoğun bakıma.
Zaten kötüydüm şimdi daha da kötü oldum. Terlemeye başladım, titremeye başladım. Hiç durmaksızın ağlıyordum. Eylül'e sıkıca sarılmak istiyordum ama yapamazdım. Saçlarını okşamakla yetinmem gerekti. Annemin sesini duydum.
Nazan: Oğlum.
Serkan: Anne...
Sarıldık.
Nazan: Eylül nasıl?
Güney: İyi değil. Riski var. Yoğun bakıma aldılar. Ameliyat pek iyi geçmemiş. (Fısıldar Nazan'a)
Nazan: Anladım. Serkan ağlama oğlum.
Defne: Sırf Serkan üzülmesin diye söylüyorum. Eylül ölme ya.
Serkan: Ben yoğun bakıma gidiyorum.
Yoğun bakıma gittik. Eylül hareketsizce yatıyordu. Onunla konuşmaya başladım.
Serkan: Eylül, duyuyor musun beni canım? Uyanacaksın değil mi? Sen bırakmazsın beni. Gitmezsin.
Defne: Ay bunun için ağlıyor musun? Neden?
Serkan: Çünkü ona bir şey olmasından korkuyorum, çünkü onu çok seviyorum! Anladın mı beni şimdi!
Yere yığıldım. Gözlerim kapanıyordu. Songül ve Kader'in sesiyle uyandım. "Eylül" diye bağırıyorlardı. Hemen ayağa kalktım.
Serkan: Eylül! Eylül! Ohh... Bir şey olmamış.
Songül: Kardeşim senin ne işin var burada?
Kader: Ya neden öyle yatıyor?
O sırada Güney ve Cenk geldi. Güney Songül'ü görür görmez sarıldı ve dudağından öptü. Hâlâ sarılıyorlardı. Kader ve Cenk de sarıldı.
Serkan: Eylül de uyansın onu böyle defalarca öpüceğim sımsıkı sarılacağım.
Kendime sarıldım sımsıkı. Kendimde değildim Güney geldi beni sakinleştirdi.
Güney: Serkan tamam sakin ol. İyileşecek o.  Eylül'ün annesine haber verdiniz mi?
Nazan: Hayır. Ben ararım şimdi. Alo... Mesude! İstanbul Hastanesine gel. Evet... O çok sevdiğin, çok ilgilendiğin kızın kötü. Çok kötü!
(Kapar)
Nazan: Ay ağlamadı bile. Duygusuz şey!
Serkan: Sen neler atlattın, aşkım! Bunu da atlatırsın.
Serkan uyuyakalır. Rüyasında Eylül'ü görür.
Serkan: Eylül!
Eylül: Canım...
Serkan: Gitmeyeceksin değil mi?
Eylül: Hoşçakal...
(Eylül kaybolur)
Serkan: Eylül... Eylül!!!
(Serkan uyanır uyandığında herkes bağırıyordur Eylül'ün kalbi durmuştur doktorlar kalp masajı yapıyordur Serkan hemen kalkar)
Serkan: Eylül! Eylül uyan Eylül!
Yoğun bakimin kapısını açar doktorlar kalp masajını yapmayı kesmiştir Serkan Eylül'e sarılır sıkıca "Hayır!" diye bağırır.

-BÖLÜM SONU-
Arkadaşlar bu bölüm kısa oldu çünkü gerçekten hiç vaktim yok. Yaz ödevim kaldı. Sizleri seviyorum💞

Aşk-ı EySerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin