3. Bölüm

376 16 1
                                    

Nazan: Yine mi sen sersem herif!
X: Ağzını bozma! Merak etme sana ve ailene bir şey yapmayacağım ama o güzel gelinin... Taş mübarek. Şimdi git o oğluna söyle sevgilisiyle son konuşmalarını yapsın çünkü o Eylül benim olacak... Ne zaman söylemeyeceğim. Bu arada polise haber verme sıkarım kafana lan. X Pavyonunun sahibiyim gelmek istersen...
Nazan adama tokat atar
Nazan: Pislik! Ya siz o çocuktan ne istiyorsunuz, ne! O daha çocuk be! O kız bakire anladın mı beni? Eğer bakireliğini illaki biri bozacaksa o kişi de benim oğlum olur! Şimdi defol evimden.
X: Koruyucu kaynana.
Adam gider Nazan şok olur salona geçer hareketsiz kalmıştır
NAZAN
Tabiki de Serkan'a söylemeyeceğim. Sonuçta adamlar beli silahlı, pavyon adamları. Defne'yle Serkan'ı alıp tatil bahanesiyle Çeşme'deki yazlığa giderim. Eylül'ü unutsun biraz. Off Nazan off! Ne kötüsün ya! Serkan nerede duracağını bilen bir çocuk. Boşver karışma aşklarına. Empati kur Eylül'le. O kız üvey babasının taciz olayını Serkan'a anlattı ya o kadar güveniyor Serkan'a! E Serkan da onu seviyor...

Defne: Ya anne! Duymuyor musun beni?
Nazan: He kızım? Dalmışım öyle.
Defne: Bu ekmekler bayat.
Nazan: Kızım Mesude'ye söyle taze ekmek çıkarsın.
Defne: Tamam.
Serkan gelir
Nazan: Serkan, oğlum nasılsın?
Serkan: İyi.
Nazan: Eylül'le konuştunuz mu?
Serkan: Hayır, rahatsız etmek istemedim. Zaten kızlara söyledim onlara emanet.
Nazan: Oğlum arasana.
Serkan: Kahvaltıdan sonra ararım biraz daha dinlensin.
Nazan: Peki.

SERKAN
Annem boşuna Eylül'ü merak etmezdi. En son merak ettiğinde altından ne çıkmıştı tabiki de Kemal! O pislik de hapiste ama annem neden bu kadar endişeli?
(Kahvaltıya iner)

EYLÜL
Kızlar koştur koştur dönüyorlardı başımda.

Eylül: Nereye böyle?
Songül: Satış yapmaya kızım.
Eylül: Ben de geleyim.
Songül: Hayır sen dinleneceksin. Hem başında Kader de olacak.
Kader: (göz kırpar)
Eylül: Peki. (Telefona yönelir)
Cemre: Serkan'ı mı arayacaksın?
Eylül: Evet... Alo! Aşkım nasılsın? İyiyim. Yok her şey yolunda... Sen napıyorsun... Afiyet olsun... Tamam aşkım gelirsin... Görüşürüz... Ben de seni seviyorum. (Kapatır)
Songül: Buluşacak mısınız?
Eylül: Yarım saate gelecekmiş parka.
Kader: E o zaman kahvaltı yapalım.
Eylül: Tamam.
Kahvaltıya inerler
Eylül: Kader çok fazla bu ben hepsini yiyemem.
Kader: Bunların hepsi bitecek! İtiraz yok.
Eylül: Songül iki...
Kader: Efendim?
Eylül: Hiç hiç. Neyse ben doydum sevgilim bekler.
Kader: Ama...
Eylül parka geldiğinde Serkan bir bankta oturmuş onu bekliyordur Eylül'ü görünce sarılır.
Serkan: Aşkım daha iyi misin?
Eylül: Evet, sağol.
Serkan: Eylül Kemal hapisten çıkmaz değil mi?
Eylül: Sanmıyorum. Para verirse çıkar ancak. E o kadar para Kemal'de ne arar?
Serkan: Haklısın.
Eylül: Sen neden sordun ki?
Serkan: Hiç, sadece sana bir şey olmasından korkuyorum.
Eylül: (Serkan'ı yanağından öper)
Serkan: Oh mis
Eylül: Yaa...
Serkan: Ne yaa? Hadi gel oturalım şuraya.
Eylül: Tamam.
Serkan: Ya biz ne zaman evleneceğiz?
Eylül: 18 olunca.
Serkan: Dayanamıyorum ya. Tamamen benim olmanı istiyorum.
Eylül: Ben zaten seninim.
Serkan: Ya ben seni çok fazla seviyorum.
Eylül: Ben de aşığım.
Serkan: Kime?
Eylül: Böyle gökyüzü gibi gözleri var, altın gibi saçları, kafanı göğsüne yaslayınca bir de o omzunu okşayınca çok huzur buluyorsun, hele sarılınca böyle dünyalar senin oluyor, bir öpüyor... Ay abarttım.
Serkan: Yok iyi gidiyordu. Ben de birini seviyorum.
Eylül: Kimmiş bakalım o şanslı?
Serkan: Böyle çikolata gibi bir teni var, böyle gülümseyince dünyalar benim oluyor, çimen gibi gözleri var, böyle küçücük bir bedeni var, saçlarının ucu dalgalı, böyle sarılınca dünyanın en mutlu insani oluyorsun. Adı da Eylül Özgün.
Eylül: Ya... (Sarılırlar)
Bir adam gelir
X: Eylül sen misin?
Serkan: Buyur ben sevgilisi.
X: Senlik bir durum yok.
Serkan: Eylül'ü ilgilendiriyorsa beni de ilgilendirir söyle ne diyeceksen.
X: Bunu Kemal yolladı.
Eylül: Ne...
Serkan: Ne yollamış şerefsiz!
X: Bilmem git bak içine.
Serkan: Tamam.
Eylül: Ver şunu.
Alır mektubu okumaya başlar mektupta
" Güzelim hapiste olabilirim ama asla senin peşini bırakmam. Çok güzel mafyalar peşinde olacak Eylül'üm. Sonra da hangi batakhaneye, hangi pavyona gidersin bilemem. Kız sesini de çalıştır biraz pavyonda insanlar eğlensin biraz. Kurtarsın sarı kurtarabilirse. Mektubu getiren kişi de pavyonun sahibi Osman Bey, iyi şanslar meleğim..."
Serkan: Ulan! Eylül sen okuma boşver.
Eylül: Serkan ver şunu!
Mektubu Eylül de okur ağlamaya başlar
Eylül: Ama...
Serkan: Bir şey yapamayacak merak etme.
Eylül başını Serkan'ın omzuna koyar Serkan Eylül'ün saçlarını okşar ve boynundan öper.
Eylül: Ne yapmam gerekiyor? Polise mi gideyim?
Serkan: Polise gidersen adam tutuklanır ama...
Eylül: Ama ne?
Serkan: Meral'in annesi nasıl öldü hatırlasana
Eylül: Ben ölmem değil mi?
Serkan: Saçmalama...
Eylül: Korkuyorum.
Serkan: Korkma...
Eylül: O pislikle yüzleşeceğim! Pavyona gidip onunla konuşacağım.
Serkan: Saçmalama
Eylül: Saçmalamıyorum. Hatta şimdi gidiyorum.
Serkan: O zaman ben de seninle gelirim.
Eylül: Tamam.
SERKAN
Google haritadan pavyonu bulduk. Eylül'e bir şey yapacaklar diye çok korkuyorum. He geldik.

Eylül: Pardon Osman Bey burada mı?
X: Burada ben bir çağırayım.

EYLÜL
Elim ayağım titriyordu. Serkan benim omzuma hafifçe dokundu titrediğimi fark etmişti. Elimi tuttu. Kulağıma da "Her şey düzelecek..."dedi. Serkan'ın avutmalarına bitiyorum."

Osman: Ooo kimler gelmiş. Güzelim?
Serkan: Ulan!
Eylül: Serkan tamam. Benden ne istiyorsun?
Osman: Seni istiyorum. Benim olmanı istiyorum.
Serkan: Ama bu emeline asla ulaşamayacaksın!
Osman: İki dakka sus be! Kemal hep buraya gelirdi mektupla da bana senden bahsetti... Bak eğer dediklerimi yapmazsan çok fena bir belayı başına sokarım. Hayır, pavyon değil. O belaya zaten girmiş olursun. Yanındaki de bir şey yapamaz. Benim bahsettiğim bela bambaşka.
Eylül: Ne yapmamı istiyorsun?
Osman: Sadece bi gece güzelce vakit geçirmek.
Serkan: Saçmalama! Öldürürüm seni. Eylül'ün tek kılına zarar veremezsin duydun mu beni!
Eylül: Bu dediğini hayatta yapmam. Ben gidiyorum.
Osman: Dur bakalım küçükhanım?
Serkan: Çek lan elini sevgilimden!
Osman: Kıskançsın bakıyorum.
Serkan: Evet kıskancım. Ne oldu beğenemedin mi?
Osman: Eylül ya benim olursun ya da o belayı ayağına kadar getirttiririm.
Eylül: Serkan gidelim.
Osman Eylül'ün kolunu tutar ve Eylül Osman'a tokat atar ve gider pavyondan çıkarlar.
Serkan: Onun olacakmışsın da! Şerefsiz ya! Boşverelim muhattap olmayalım pislikle. Başka kurban bulsun kendine ya! Şerefsiz...
Eylül: Beni yurda bırakır mısın?
Serkan: Tamam.
Serkan Eylül'ü yurda bırakıp eve gelir
Nazan: Oğlum Çeşme'ye gidiyoruz. Yazlığımıza.
Serkan: Ben gelemem.
Nazan: Neden?
Serkan: Eylül'ü yalnız bırakamam. Bir sürü pislik varken peşinde...
Nazan: Ne pisliği? Pavyon adamı gibi mi?
Serkan: Evet, sen nerden biliyorsun?
Nazan: Sadece tahmin. Sen anlatsana şu olayı.
Serkan her şeyi anlatır
Nazan: Vay şerefsizler... Küçücük çocuğun namusuna göz dikmek he? Allahım ya! Memleket manyak dolu, sapık dolu.
Serkan: Eylül'e bir şey yapmazlar değil mi?
Nazan: Akıllı davranırsanız yapamaz bir şey.
Serkan: Anne ben Eylül'ü tanıyorum. Sevdikleriyle tehdit ederlerse gözünü kırpmadan gider. Biliyorum Eylül'ü.
Nazan: Serkan sana tek bir soru soracağım.
Serkan: Sor anne.
Nazan: Eğer Eylül o adamdan hamile kalırsa ondan ayrılır mısın?
Serkan: Anne saçmalama! Tabiki de hayır. Asla ama asla bu yüzden ayrılmam hatta hiçbir sebepten dolayı ayrılmam ondan! Ama yapacağım tek bir şey olur. Eylül'ü de alır farklı, çok ama çok uzak bir ülkeye yerleşirim. Bir de o adamlara hadlerini bildiririm!
Nazan: Gerçekten başka bir ülkeye yerleşir misin?
Serkan: Tabiki de.
Nazan: Serkan, o adam bugün kapıma geldi Eylül hakkında pis pis konuştu.
Serkan: Ne! Ne zaman?
Nazan: Sen yeni uyandığında...
Serkan: Sen bunu bana nasıl şimdi söylersin! Ondan tedirgindin değil mi? Tabi ya...
Nazan: Serkan! Sana bir şey olmasından korktum.
Serkan: Anne peki ya Eylül? Sen gerçekten bencilsin...

-Bölüm sonuuuğğ
İlerleyen bölümlerde çok büyük şeyler olacak. Dırırırım. Spoil de vermiyorum yaşasın kötülük nihahaha😈😂 Yorum ve vote bekliyoruuğğmmm💞 Çağla sizi seviyorrr😍

Aşk-ı EySerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin