7. Bölüm

304 12 1
                                    

EYLÜL
Yastıkla kendimi boğmak için yastıkla başımı sarıp sıkıştırdım. Ağlıyordum evet. Ölmeyecektim onu da biliyordum. Kızlar yastıkla beni ayırdılar
Meral: Kızım manyak mısın sen?
Songül: Yüreğimize indiriyordun lan gerizekalı!
Cemre: Ya yeter! Görmüyor musunuz ne halde? Eylül... Kuzum benim.
Kader: Nasıl da ağlıyor.
Eylül: Yeter yeter yeter yeter yeter! Dayanamıyorum artık. Saklıyorlar onu benden! Neden yapıyorlar bunu bana, bize! Ya bizden ne istiyorlar, NE!!!!
Kader: Eylül... (Eylül'e sarılır)

SERKAN
Çok özledim onu. Kimbilir nasıl ağlıyordur, ya da ağlıyor mudur? Tabi ağlıyordur sen ona ne kadar aşıksan o da sana o kadar aşık! Bitsin bu hasret yeter.
X: Ooo yine ağlıyoruz bakıyorum
X2: Ağlama, çocuk.
Serkan: Gidin başımdan.
Gözlerimi kapattım uyumak istiyordum ama nereye baksam o! Şu an tek isteğim ona sıkıca sarılmak.

OKUL BAŞLAR

EYLÜL
Sınıfta tek boş yer vardı. Orası da benim yanımdı. Eğer Serkan'ım gitmeseydi şu an benim yanımda olacaktı. Defne'ye de sordum bilmiyormuş nerede olduğunu. Kesin bilmiyordur. Biliyor da benden saklıyor! Hayır, okuldasın ağlama...

SERKAN
Normal bir okula gidip geliyordum. Okulun özel olmaması problem değil. Eski okulu benim için özel yapan parası değil, her sınıfa girdiğimde masum masum oturan bir Eylül'ün olmasaydı. Sınıfa girdim. Gözüm Eylül'ü arıyordu. Yoktu işte. Gözleri çimen gibi yepyeşil, masum masum oturan bir Eylül yoktu. Gözümden bir damla yaş aktı. Eylül olsaydı yanıma gelirdi ne olduğunu sorardı, sarılırdı...

EYLÜL
Acaba Serkan ne yapıyor?

Songül: Kızım hoca geldi otursana... Eylül transta mısın?
Eylül: He...
Sırama oturdum

Günle günleri ayları kovalar EySer'imiz de 18 yaşına basar.

Serkan: Para, para bulmam gerek. Lütfen, bu işe çok ihtiyacım var.
X: Günlüğüne 50 lira.
Serkan: Tamam çok teşekkür ederim.
X: Üniversite harçlığı için mi?
Serkan: Hayır, sevdiğime kavuşmak için.
X: Anladım.

SERKAN
Şu an gerçekten çok mutluyum. Eylül'e kavuşmama çok az kaldı.

Eylül: Kızlar yarın yurttan ayrılıyoruz eşyalarımız hazır zaten ama...
Cemre: Eee?
Kader: Ya ben burayı çok özleyeceğim. Ne bileyim yani...
Songül: Ben de ya. Hayatım geçti burada. Neriman cadısını bile özleyeceğim.
Cemre: Ben pek özlemem açıkçası.
Eylül: Neyse neyse bavulları hazırlayalım biz. Sabahtan gideriz.
Songül: Benimki hazır valla.
ERTESİ SABAH
Neriman: Çok emeğim geçti sizde. Kendinize iyi bakın tamam mı? Bazen dellendirdiniz beni ama... Evladım gibiydiniz.
Songül: Sizin azarlarınızı, öğütlerinizi bile özleyeceğiz Neriman Hanım.
Neriman: O zaman son öğütlerimi vereyim. Meral kızım bak üniversitede çok yakışıklı böyle alımlı erkekler göreceksin. Unutma ki hepsi öküzdür. Mazallah eve çağırırlarsa gitme, kendini kullandırma çocuğum. Yaşamadığın şey değil sonuçta.
Meral: Tamam Neriman Hanım.
Neriman: Eylül, kızım sen de o Kemal pisliği gelirse hiç muhattap olma. Mazallah bir şey yapıverir de...
Eylül: Tamam Neriman Hanım.
Neriman: Songül sen de pek atarlı bir şeysin. Üniversitede çok salak kızlar göreceksin sizinle kavgaya falan tutuşurlarsa aman diyeyim kızım sen öldürebilirsin de yani ceza alma yavrum.
Songül: Tamam Neriman Hanım, dikkat ederim ama çok üstüme gelirse valla dalarım.
Neriman: Kader kuzum sen de çok safsın. Mazallah yarın öbür gün hırsız falan gelir direk her şeyi verirsin.
Kader: (gülerek) Peki.
Neriman: Cemre sen de delirmemeye çalış.
Cemre: ?!
Yurdun giriş kapısında hepimiz durduk. Hepimizin gözleri dolmuştu Kader daha fazla tutamayıp yere çöküp ağlamaya başladı biz de ağladık birbirimize sarılarak.
Kader: Görüşürüz çocukluğum.
Songül: Görüşürüz bahçem.
Eylül: Hoşçakal hüznüm.
Cemre: Kendine iyi bak değişimim.
Meral: Kendine iyi bak utancım.
Kader: Kızlar benim tüm hayatım burada geçti. Beni ben, bizi biz yapan burasıydı. Kızlar... Ben burayı çok özleyeceğim...
Feride Hanım gelmişti
Feride: Kızlar! Çıkıyor musunuz yurttan? E benle vedalaşmak yok mu? Aaa! Neden ağlıyorsunuz siz? Eylül? Kader?
Kader: Benim çocukluğum, her şeyim burada geçti. Ben ilk karnemi Songül'e, Neriman Hanım'a gösterdim. İlk takdirimi odamın değil, odamızın duvarına astım.
Songül: İlk geldiğim gün yatağıma değil, Kader'le yatağımıza yattım.
Eylül: Ben ilk hüznümü burada yaşadım.
Cemre: Ben burada değiştim. O şımarık Cemre'den burada sıyrıldım.
Meral: Beni de kızlar düzeltti. Eğer onlar olmasaydı şu anki Meral olamazdım.
Feride: Üzülmeyin. Bakın şimdi siz üniversiteye başlayacaksınız. Şimdi yepyeni, kocaman bir hayat başlayacak. Hayata atılıyorsunuz. Daha evleneceksiniz, boy boy çocuklarınız olacak. Sakın üzülmeyin hatta mutlu olun. Gelin sarılayım size.
Sıkıca sarıldık. Songül dahil hepimiz ağlıyorduk. Son kez hayatımızı zehir edip bir o kadar da sevdiğimiz, bir türlü kopamadığımız yetimhaneye son kez baktık. Sonra da üniversitenin yurduna gittik. Eşyalarımızı yerleştirip okula gittik. Bizim gruptan herkes buradaydı Serkan hariç. Güneyler bir masada oturmuş geyik muhabbeti yapıyorlardı.
Güney: Aşkım gelmiş hoşgelmiş!
Songül: Güney ne yapıyorsun?
(Eylül'ü gösterir)

SERKAN
Evet 50 liram oldu. Tren biletleri bir şey değil zaten. Nokia33 de aldım. Sevgilimi akşam arayacağım! Sesini tam 2 yıl sonra duymak...
(Akşam olur kızlar yurda gelir erkekler de kendi yurtlarına gider)
Ama önce Güney'i aramam gerek.

Güney: Alo?
Serkan: Güney kardeşim ben Serkan. Lütfen çok acelem var Eylül nerede hangi üniversitede?
Güney: Oha! X Üniversitesinde, bizimle aynı üniversite.
Serkan: Ta-tamam.

EYLÜL
Dayanamıyorum artık dayanamıyorum! Etrafımdaki her şeyi fırlatıyordum kızlar beni zor sakinleştiriyordu.
(Telefon çalar Kader açar)
Serkan: Alo, Eylül! Aşkım...
Kader: Serkan...
Herkes Kader'e bakar
Serkan: Eylül'ü ver
Kader: Eylül sinir krizi geçiriyor, meşgul canı...
Eylül: Serkan mı? Ver telefonu Kader VER... A-alo
İkisi de ağlayarak konuşuyordur
Serkan: Eylül...
Eylül: Ya sen neredesin ya neredesin! Ölüyorum burada!
Serkan: Hayatım, her şeyi anlatacağım... Bak yarın yanına geliyorum. Sabah 5'te yanındayım aşkım.
Eylül: Ne... Nerdesin ki?
Serkan: Çeşme. Her şeyi anlatacağım sana söz. Kız bana, ama nefret etm...
Eylül: Hangi istasyon?
Serkan: Sirkeci.
Eylül: Serkan... Seni çok özledim...
Serkan: Ben de... Aşkım benim trenim kalkıyor tamam mı gelince arayacağım.
Eylül: Ta-tamam (kapatır ve mutluluktan ağlayarak Sirkeci Tren İstasyonuna gider ve sabah 5'e kadar elinde Serkan'ın bir fotosuyla bekler aradan saatler geçer Eylül her gelen treni Serkan'ın treni sanar son bir tren geçer Eylül umudunu kaybetmiştir başını kaldırdığında elinde küçük bir bavul olan etrafa birini arıyorcasına bakan bir Serkan görür gözyaşlarına engel olamaz ve Serkan'la göz göze gelirler. Eylül Serkan'a doğru koşar ve sımsıkı sarılır ikisi de ağlıyordur.
Serkan: Özledim...
Sarılır vaziyette Eylül'ün boynunu ve saçını öper
Eylül: Çok...
Yaklaşık 10 dakika sarıldıktan sonra Serkan Eylül'ün yüzünü avucunun içine alıp dudağına yapışır birkaç dakika boyunca öyle kalırlar. Eylül başını eğdiğinde yere düşürdüğü Serkan'ın fotoğrafını görür ve hemen yerden alır Serkan güler. İkisi de hâlâ ağlıyorlardır. Elele, sarmaş dolaş üniversite yurduna gelirler.
Kader: Ooo kimler gelmiş kimler. İçeri geçin hadi tüm grup içeride.
EySer içeri geçer özlem giderme fastı biter. Bir pizzacıya giderler.

EYLÜL
Ne? Nasıl burada olur ya!

-Bölüm sonu
Acaba Eylül kimi gördü de bu kadar şaşırdı? Görüşürüz EySerci şahıs sizi seviyööör💞

Aşk-ı EySerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin