1.Bölüm

77 10 9
                                    

Ve ilk bölümümüz hayırlara vesile olsun inşallah. İyi okumalarrrr!!

Nönoo diyen vızırtılı seslerle yatağımda diğer tarafıma döndüm.
"Kız Ada Allah canını almasın kız kalksana seninkiler dışarıdan çağırıyorlar. Ev başımıza yıkılacak kız kalk!" diyen annem saçları dağınık elinde kumandayla tabiri yerindeyse odama daldı.

Anneme kıçımı dönüp " Beş dakika daha"  diye mırıldandım. "Kız kalk!" deyip kafama kumandayı fırlattı.

"Ne var be" diye cırladım. "Senin sesin iyice yükseldi sinirlendiriyosun beni 5 dakikaya hazır ol sustur şu çocukları." deyip emrini de verdikten sonra perdemi açıp odadan asilimsi bir şekilde çıktı.

Artık uyuyamıycağım kanaatine vararak yatağıma üzüntülü bir bakış atıp dolabımın başına geçtim. Normalde pijamalarımla çıkardım ama ortam müsait değildi zaar.

Bir jean bir tişört giyerek yüzümü yıkamak için banyoya giderken yolumu lavabo yoluna çevirdim. Sıkışmıştım galiba.

İşimi halledip yüzümü de yıkayarak yanıma biraz para alıp dışarı çıktım. Bu veletlerin benden ne zaman ne isteyeceği belli olmuyordu. Yanımda para taşımam en mantıklı olanıydı.

Dışarı adım atmamla Nöno Teyze diye bağırarak ayağıma dolaşan veletlere "Herkes yerine!" diye bağırdım. "Sülüman gel çocuğum buraya, say bakıyım takım aynı mı kaçan olmuş mu?" diye emir verdim.

"Peki Nöno aşkım." diyen Sülümana "Cıvıklaşma lan" deyip yavaşça kafasına parmağımı bastırdım.

"Peki Nöno Teyze." deyip saymaya başladı. Bu arada ben Ada namı değer Nöno Teyze mahallenin çocuklarının Nöno Teyzesiydim. Bütün çocuklarla samimi olduğumdan böyle bir lakap bulmuşlardı bana.

Başta bu ne lan deyip hepsini kovalamıştım ama daha sonra ısınmıştım lakabıma.

Arada anneleriyle oturup dedikodu yapar sıkılınca çocuklara ıslık çalardım. Onlar da beni kaçırmaya gelirdi. 17 yaşında bir kızın bunları yaşaması bence güzeldi.

"Hadi Nöno Teyze bizi sinemaya götür." diyen küçük Memoyu takmayarak Sülümana döndüm.

"Sülüman herkes burada mı canım."

"Burada canım." diyen Sülüman'ın kafasına bu sefer patlatıverdim.

"Lan az önce cıvıklaşma demedim mi sana." dedim. Bu çocukla uğraşmayı seviyordum. Kendime en yakın hissettiğim kafa dengim diyebileceğim türden bir çocuktu.

"Ee ne yapıyoruz bakalım veletciklerim." diyerek bana kedi gibi bakan topluluğa döndüm.

"Sinema sözü vermiştin Nöno ne zaman götüreceksin?" diyen Memo' ya

" Memo canım hepinize nasıl para yetiştireyim banka mıyım ben." diyerek çıkıştım.

Bana meyil meyil bakıp "Ama Nöno Teyze bizim paramız var." aayı uzatarak söyleyen Cemo' ya "Niye şimdi söylüyorsunuz bunu daha önce söyleseydiniz ya." dedim.

Paraları varsa olurdu. Olmasaydı hep benim paramı bitiriyolardı. Kaç kere terlik yemiştim param erkenden bitti annemden para istedim diye.

Biraz da onlar pamuk ceplerine ellerini sokmalılardı.

"Ee ne duruyosunuz veletler gidin izin isteyin annelerinizden." diyerek onları gönderdim.

Onlar gelene kadar az internette dolaşıyım diyerekten sevgili bedava wifiyi açıp bağlanıverdim.

Üç beş gelen mesaja cevap verip ikide instagramdan kim ne atmış diyerek fotoğraflara baktım. Kimsenin fotoğrafını beğenmeden çıktım.

Okul zamanı ancak halimi hatrımı soran insanların birde fotoğrafını mı beğenecektim yani.

Nöno Teyze diye bağıran çocuklara dönüp ne var bakışı attım. Bu benim iki numaralı bakışımdı.

"Annemiz izin verdi Kaptan Nöno." diyen Cemo' ya "Ulan Cemo ben sana fazla çizgi film izleme demiyor  muyum sonra böyle kafan gidiyor." deyip günlük dalga kotamın ilk evrelerini atlamış oldum.

Çocuklara değişik şeyler takmayı seviyordum. Her ne kadar onlara böyle sesleniyorum diye tüm mahalle boyunca su tabancaları ile kovalamış olsalarda bununla yaşamalılardı. Alışmışlardı zaten.

Mahalle kadınları da az çekmemişti benden zaar. Uykumdan uyandırıp benden dışarı çay istediler diye sinirden tuzlu çay yapıp götürmüştüm. Tabii ki de bilerek falan değildi.

Yazık tüm gün boyunca demliğin içine kadar bakmışlar, en son tuzun suyun içinde olduğunu anlamışlardı.

Gerçi nönocuklarımla o günkü gibi bir eğlence yaşamamıştık. Gülmekten pestilimiz çıkmıştı neredeyse.

"Ee hadi bakıyım düşün önüme." diyerek durağa doğru yürümeye başladık. Yaklaşık dokuz çocukla beraber tüm yolu kaplayarak gidiyorduk.

"Nönocuklarım el ele tutuşun bakıyım ikili ikili. Şimdi Ahmet dede çıkar yine biyerlerden. Bastonla kovalamasın yine bizi." dedim. Hepsi gülüşerek bir ağızdan "Tamam Nöno Teyze." dediler.



Durakta ki kalabalığa gözlerimi devirdim. Bir gün boş olmuyordu şu durak. Ya nasıl insandı bunlar. İşleri güçleri yok muydu acaba?

Düşünmeye son verip çocuklara döndüm "Akpiliniz var mı len kekolar." deyip onlara baktım. Hiç birinden ses çıkmayınca "Dua edin de Murat abi çıksın karşımıza yoksa dolmuş beklemek zorunda kalacağız." dedim.

Akpil önemliydi sonuçta. Paylaşılamaz bir eşya gibiydi. Murat abi benim her hafta karşılaştığım egocuydu. Akpilim bittiği zaman akpilsiz alıyordu. Bu devirde böyle insan bulunmazdı valla.

Okulun önünden bizim eve Murat abinin otobüsü gittiği için biliyordum adını. Ayakta kaldığım zaman az sohbet etmemiştik.

Adamın kayınvalidesinin ikinci kocasını niye boşadığını bile biliyordum. Öyle bir sohbetti bizimkisi.

Otobüs önümüze geldiğinde şoför koltuğunda Murat abiyi görmemle kocaman gülümsedim. Çocukları önden salıp Murat abiye "Murat abi bu seferlik bu veletleri
affediver akpillerini evde unutmuşlar lütfen." diyerek üç numaralı kedi bakışımı attım.


"Peki öyle olsun Nöno kız." diyerek kafasını salladı. Çocuklar yüzünden lakabımı oda öğrenmişti ve her seferinde böyle sesleniyordu.

Arkadaki yerimi boş görmemle direk oraya yöneldim. Gideceğimiz yer otobüsle yirmi beş dakikaydı ve bu süre zarfında müzik dinleyebilirdim.

Kulaklıkları kulağıma takıp rastgele bir müzik açıp dinlemeye başladım. Yol boyunca yoldaki insanların giyim tarzına baktım.

Hiç birini beğenmemiş olsamda ne giydiklerini öğrenmiş oldum. Avm önünde otobüs durduğunda Murat abiye görüşürüz deyip çocuklarla beraber indik.

Avm önüne geldiğimizde "Sülüman canım sor bakıyım veletlere kuralları unutmuşlar mı."

"Peki canım." deyip çocuklara döndü onun bu tavrına gülüp çocuklara baktım.

"Kuralları unutan var mı." diyen Sülümana "Allah cezanı vermesin öyle mi denilir o." deyip çocuklara "Bana bakın veletler her hangi bir yaramazlıkta sizi bırakır birdaha da konuşmam kimse sizin Nöno Teyzeniz olmaz valla." diyerek küçük bir tehditte bulundum.

İçeri girer girmez herkesin gözü üzerimize düşüyordu. Niye düşmesin canım dokuz çocukla başka hangi deli gelirdi ki. Sinemaların olduğu yere gidip aksiyon filmi seçtim.

Az da aksiyon izlesin veletler. Hepsine birer mısır alıp filmin başlayacağı salona doğru gittik. Hepsini yerlerine oturttuktan sonra az kestirmek için gözlerimi kapadım.

Umarım ilk bölüm için güzel olmuştur. Yazım yanlışları için kusura bakmayın. Yorumlarınızı bekliyorum. En kısa zamanda hem bölümümüze görsel hemde yeni bölümümüz gelecektir. Sağlıcakla...




Nöno TeyzeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin