17. Bölüm

467 20 8
                                    

Gördüğüm manzarayla şaşırdım. Çünkü Mehmet koltukta uyuyordu.

Damla; "ya kıyamam ben sana. Nasıl da tatlış tatlış uyuyor. Ee ben Nasıl içeri gireceğim." Derken bahçedeki kapının açık olduğunu gördüm. Hızlıca bahçeye koşup eve girdim. Kapıyı kapatıp salona girdim. Mehmet'in yattığı koltuğa oturdum. Saçlarını okşamaya başladım.

Damla; "ya insan uyuyunca bile bu kadar tatlı olur mu ya" diyip yanağını öptüm. Sonrada mutfağa gidip kahvaltı hazırladım. Hepsini tepsiye koyarak Mehmet'in yanına gittim. Yanına oturdum. Tepsiyi kucağıma aldım. Mehmet'i hafifçe dürtmeye başladım. 
Oda gözlerini açtı.

Damla; "günaydın." Diyip yanağını öptüm. Mehmet kendini toparlayıp koltuğa oturdu. Bende tepsiyi sehpaya koydum.

Mehmet; Damla

Damla; canım. Neden burda yattın.

Mehmet; dün burda çalışıyordum. O sırada uyumuş olabilirim.

Damla; hani çalışmaya ara vermiştin.

Mehmet; "zaten verdim." Diyip beni kendine çekti.

Mehmet; "dün seni düşünmekten işlerimi yapamadım ki" bunu söyleyince kafamı öne eğdim.  Mehmet eliyle kafamı kaldırıp iki yanağımı öptü.

Mehmet; utandın mı sen

Damla; h-hayır ne alakası var.

Mehmet; iyi o zaman ben bir üstümü filan değiştirim. Sonra kahvaltı ederiz.

Damla; "tamam." Mehmet yukarı çıkınca bende ayağa kalktım. O sırada  bir odanın açık olduğunu gördüm. Tam odanın kapısını kapatacakken kitaplığı gördüm. Hemen kitaplığın yanına gidip kitapları incelemeye başladım. Bir tane kitabı elime aldım.

Damla;  sen ve ben hımm böyle kitaplar mı okuyor.

Mehmet; Damla

Damla;  "Iıı geldim." Hemen kitabı yerine bırakıp salona girdim.

Mehmet; nerdeydin sen .

Damla; şey ya oda açıktı. Bende kapıyı kapatayım dedim. O sırada kitaplığı gördüm.

Mehmet; "hı anladım." Kafamı salladım.

Damla; ya Mehmet bahçeye çıkalım mı?

Mehmet; "olur Can'ım." Mehmet'le birlikte bahçeye çıktık. Tepsiyi  masanın üstüne koyup sandalyeye oturdum. Oda yanıma oturdu. Tepsiden ekmeği alıp üstüne reçel sürdüm. Sonrada Mehmet'in ağzına tıkıştırdım. Oda zarzor yedi.

Damla; ay boğuyordum dımı seni

Mehmet; ölümüm senin ellerinden olsun.

Damla; ya sen gizli romantikmişsin.

Mehmet; memnun olmadıysan maço olayım.

Damla; "yok aman kalsın ben gayet iyiyim." Ekmekten bir parça daha alıp üstüne çikolata sürdüm. İlk önce kendim bir ısırık aldım. Sonrada Mehmet'e verdim.

Mehmet; güzel değilmiş ya bunun tadı

Damla; çikolata mı güzel değil çarpılacaksın.

Mehmet; "aslında böyle daha tatlı olabilir." Diyip dudağımı öptü. Bende karşılık verdim. Mehmet benden ayrılınca bende Mehmet'e bakıp gülümsedim.

Mehmet; bence çok tatlı oldu hı

Damla; "kesin kesin " Mehmet'le kahvaltımızı bitirmiştik. Bende tepsiyi mutfağa götürdüm. Mehmet bahçede oturuyordu. Birden telefonum çaldı. Ekrana baktığımda Cansu'nun aradığını gördüm. Hemen açtım.

Aşk Zamanı(mehdam-eyser)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin