bir saniye senden ayrıldım ve tamamen yalnız kalmıştım.içimdeki her ne ise o sürekli sensizken hızlı hızlı attı ve birden durgunlaştı, ölüme yaklaşıyordum sürekli.ama beceremiyordum.
biliyordum, korkaktım.
ne kadar oldu sana kollarımı bu şekilde sarmayalı bilmiyorum ama bu kolların belimden, kollarım belinden ayrılsın istemiyorum.hep böyle kalalım istiyorum.
yine ağladığım da sen sakinleştir, her şeyin düzeleceğini söyle, yine beraber gülelim..
yine biz olalım youngjae.
kollarını belimden çekip ellerinle yüzümü avucuna alıyorsun.gözlerime bakıyorsun.gözlerime.önceden senin için -hala senin için parlayan, ama şuan da önemi olmayan- gözlerime bakıyorsun.
ne güzellerler hala gözlerinin rengi, kahvenin en güzel tonu.büyüklerimizin tabiriyle 'gözlerinden öpmek istiyorum küçüğüm.'
"jaebum" ses çıkaramıyorum.denesem de olmuyor ki..tükenmiş gibi.
"üzgünüm, gerçekten üzgünüm." gözlerimden yaşlarım mavi tişörtüme doğru yol alıyor.gözlerine bakıyorum 've orada ölüyorum.'
"yanımda olmak zorunda değilsin, öyle hissetme kendini."
kaşların çatılıyor.güzelsin youngjae.
"ne haksız mıyım? seni bırakıp gittim, yapayalnız bıraktım.seni bir insana tercih ettim ki bu hayatımın en büyük hatasıydı ama anladıktan sonra her şey geçmiş, gitmişti bile."
gerçekleri bir kez daha yüzüme vuruyorum ki ruhum daha da çok acısın, gerçekleri vuruyorum ki ne kadar aptal olduğumu tekrar anlayabileyim..
"jaebum, sus.sus ki sana yardımım olsun."
kollarını tekrar sarıyorsun belime, öyle bir sarıyorsun ki ama..
-
etrafım bulanık olduğu için ellerimle gözlerimi ovuşturuyorum.her şey netleşirken ikimizin de koltukta kıvrıldığını fark ediyorum.
güzel uyuyorsun, eskisi gibi.eskisi gibi kaşların uyurken biraz çatık, dudakların kırmızılaşmış.
yanında çok hareket etmeden başlıyorum seni izlemeye.ruhumu teslim edebilirdim artık.hiç değilse mutlu ölebilirdim.
bu arada kahküllerinde uzamış, elimi saçlarının arasından geçiriyorum, yumuşacıklar. ah, ne kadar özlemişim.kokusunu, yumuşaklığını en çokta seni youngjae.
hayır hayır en çok o dudaklarını özledim.bana ait olan dudaklarını.
hafif doğrulup saçlarına fazla masum bir öpücük konduruyorum.uyanmanı istemiyorum, uyurken izlemek güzel benim için.
-
sırf benim için çabalaman, yanım da olman ne kadar aptal olduğunu gösteriyor.ne diye bana yardın ediyorsun ki ne diye yanımdasın ki.git.bu sefer sen git.inan gücenmeyeceğim.
seni izlerken ve düşünürken aniden önüme atlıyorsun.
"hey, bu kadar fazla düşünme." yüzüne bakıyorum sadece.dudaklarına, burnuna, tüm yüz hatlarına.
"youngjae?"
"hm"nasıl söyleyebilirdim ki? nasıl senden böyle bir şey isteyebilirdim bilmiyorum ama bunu yapmak istiyorum.
"bir kez, son kez seni öpebilir miyim?"
fal taşı gibi açılan gözlerin.ben olsam bende böyle bir tepki verirdim.hatta bir yumruk falan da geçirmeni bekliyorum.
ama olmuyor öyle, yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yüzüme bakıyorsun."öpebilirsin beni jaebum" gel de ölme, kafayı yeme.
yüzünde hala kocaman gülümsemeyle bana bakıyorsun.
"öpmüyor musun jaebum? peki"
ellerini dizlerinden çekip doğrulacağın zaman sol kolundan tutup çekiyorum seni kendime,deli gibi özlediğim dudaklar..hala mı eskisi gibi hissettirebilirdi!
dudaklarımızı ayırmadan seni sağ yanıma oturtuyorum, ellerim ise yüzünde.gözlerimi sımsıkı kapadım ki bu hiç bitmesin.
kollarınla omzumdan iterek beni kendinden uzaklaştırıyorsun, nefes nefese kalmış gibiyiz ikimiz de.
"jaebum..öldürüyorsun beni.nefes alamıyordum hödük."
gülümsüyorum, sanki tüm kötü olan her şeyi unutmuş gibiyim.
sende gülümsüyorsun oturduğun yerden kalkarak elinle dağınık olan saçlarımı daha da karıştırıyorsun.ve ben bir daha gülümsüyorum, senin de hala gülümsediğini görüyorum.
keşke hep böyle kalabilseydik.
+
yazarken yoruldum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Passato e presente. 2jae
Short Storyoğlan, unutmak istemediği için unutmadı. jaebum + youngjae © lucianus