7.Yüzük: Aşk Vuruşu

411 17 5
                                    

(Hata giderildi.)

Bir haftalık tatilden sonra İzmir'e dönmüştük. Düğünden kaçtığım için ailemin dedikleri şeylere katlanmak zorundaydım. Yalnızca beni değil Meliha ve Gamze'yi de bir güzel azarlamışlardı. Düğün mahvolmuştu ama umurumda değildi. Herkese düğünden önce rahatsızlandığımı bu yüzden düğünün iptal olduğunu söylemişlerdi de böyleye dedikoduların önü kesilmişti. Tatilimiz bittiği için Görkem işinin başına dönmüştü ve neredeyse yüzünü hiç göremiyordum. Benim yüzümden işlerini fazla aksatmıştı ve şimdi arayı kapatmaya çalışıyordu. Elimde limonatayı masasının üzerine sertçe bıraktığımda bile başını bana çevirmemişti. Gözlerimi kısıp ona baktım. Gerçekten işi başından aşkın görünüyordu. Masasının yanındaki koltuğa oturdum. Dikkatini çekebilmek için öfleyip duruyordum ama beni duyduğunu sanmıyorum. Koltukta yüz üstü uzandım ve kollarım koltuğun yanından sallandırdım.

"Görkem, arkadaşlarını bize davet etsene." Kafasını çevirmeden cevap verdi.

"Olmaz."

"Neden?" dedim dudaklarımı büzerek.

"Hepsi meşgul." Gözlerimi devirdim. Niye şaşırmadım acaba? Aklıma gelen fikirle bir umut kafamı kaldırdım.

"Kızlara gidebilir miyim?" Çok sıkılmıştım ama.

"Gidemezsin." Gözlerim ve ağzım aynı anda genişlerken

"Ne demek 'gidemezsin'? Yoksa sende kıskanç kocalardan mısın?" dedim ve kaşlarımı çattım. Kafasını ilk kez kaldırıp bana baktı. Bana bakmasına sevinsem mi sevinmesem mi bilememiştim çünkü yüzünde tuhaf bir ifade vardı.

"İlk olarak kıskanç bir koca değilim. Ayrıca sen gidemezsin ama onlar gelebilir. Neden davet etmiyorsun?" Başını tekrar kağıtlarına çevirdiğinde yerimden kalkıp kapıya koşar adımlarla ilerledim. Kapıyı tam açmış çıkacakken arkamı dönüp Görkem'e baktım.

"Görkem?"

"Hı?"

"Bazen kağıtlarını benden daha çok sevdiğini düşünüyorum." Kafasını hızla bana çevirdiğinde dil çıkarıp kapıyı kapattım ve yatak odasına koştum. Arkamdan 'hey' diye bağırdığını duyabilmiştim.

Telefonumu bulduğumda ilk önce Gamze'yi aradım ama cevap vermedi. Bende Meliha'yı aradım ama o da bitirmesi gereken bir projesi olduğunu söyledi. Oflayıp yatakta yuvarlanırken aklıma alt kattaki oda geldi. Hemen yatak odasından çıkıp merdivenlerden indim. Oda hala tamiratta olduğu için hiç eşya yoktu. Yalnızca boyalar, fırçalar gibi inşaat malzemeleri vardı. Elimi çeneme yaslayıp düşündüm. Aslında burayı ardiye yapmayı düşünüyordum ama daha farklı bir şey de olabilirdi. Hemen geri üst kata çıkıp üstüme eski kıyafetlerimden bir şeyler giydim. daha sonra tavan arasına gidip hala açılmamış kutularımı açmaya başladım.

"Buralarda bir yerlerde olmalı.Nerede?Nerede? Hah! Buldum!" dedim ve elimdeki boya kutularını kenarıya bıraktım. Ama bunlar yeterli olmazdı. Tekrar Görkem'im yanına gittim. Kapısını usulca açtığımda hala kağıtlarla uğraştığını gördüm.

"Görkem? Dışarıya çıkabilir miyim?" İtiraz edeceğini hissetmiş gibi hemen konuşmaya devam ettim.

"Bir şey lazımda o yüzden."

"Ali gelecekti. Mesaj at o alsın gelirken." İtiraz etmeden masanın üzerindeki telefonunu aldım ve istediklerimi mesaj attım. Ali'nin gelmesini beklerken bende diğer malzemeleri hazırladım. Kapı çaldığında koşarak kapıyı açtım. Ali elindeki poşetleri bana uzattı.

"Hayırdır yenge ne yapacaksın bunlarla?" İçeriye girdiğinde kapıyı kapattım.

"Sen Görkem'in yanına git, bittiğinde görürsünüz." dedim ve onu orada bırakarak ardiye odasına gittim. Elimdeki malzemeleri yere koyduğumda odanın büyüklüğünü baktım. Eğer burası ardiye odası olursa gerçekten yazık olurdu çünkü ardiye odası olmak için büyüktü. Kapıyı kapattım ve telefondan güzel bir müzik açtım. Hadi şimdi başlayalım.

Asla Evlenmem! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin