A

66 2 0
                                    

Multimedia: Hazan
Yaşlar gözüme hücum ederken bi yere tutunmak istedim, elimi duvara atıp destek aldım. Gidip öpüşmelerini bölüp olay mı çıkarmalıydım? Yoksa burayı terketmeli miydim? Gözümün çeşmesinden hiç birşey göremiyor, kendimde hesap soracak gücü bulamıyordum. Sır'ın nefret dolu bakışlarından anlamıştım fakat sevgilisi olan bir adamla öpüşecek kadar alçalacağını düşünmemiştim. Neden hiçbir şey yolunda gitmiyordu ki? Hep bir aksilik, hep bir sorun. Hayatımda ilk defa kalbimi birine açmıştım, sevildiğimi hissetmiştim. Kendimi değerli hissetmiş aşık olmuştum! Karnımda kelebekler kanatlandırmıştım onun uğruna, acılarımı onun için yaşamamış annemin tabutuyla beraber toprağın altına gömmüştüm. Ben acılarımı, benliğimi bütün çıplaklığıyla  sunmuştum ona. Onun gezenindeki dünya sanmıştım kendimi, okyanusundaki en güzel balık,  kitabındaki altı çizilmiş satır, dolabındaki en güzel gömlek, kütüphanesindeki en değerli kitap..
Daha fazla burada kalamazdım, kendimi aciz gösteremezdim, bunu yapamazdım. Hesap soracaksam bile şu acınası halim ile değil. Masaya ulaştığımda mete telefonuyla ilgileniyordu, beni farketmedi. Çantamı alıp çıkışa yürüdüm. Gözümdeki yaşları sildim. Ağlamayacaktım. Aliyi tanımadan hayatıma dahil etmek benim suçumdu. Valeye bir taksi çağırmasını söyledim ve bir umut Ali gelir mi diye arkama baktım, arkamdaki boşluk benim içimde bir boşluk yarattı. Sinirle yerimde tepindim, gözümden yaşlar durmadan akıyordu, elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Durmadan beynime siren gönderen bir ses sinirimi bozuyordu, sesin olduğu tarafa döndüğümde güvenliğin anahtarı salladığını gördüm. Bekledim. Belki sallamayı bırakır diye. Şakaklarımdan alnıma doğru yol çizmiş bir sızı vardı. Görüşümü bulanıklaştıran, beni irade dışı bırakan.
Sakin bir sesle "yapma" dedim. Sesimi ben bile zor duyuyordum.
"Nerde kaldı bu taksi?" Diye bağırdım valeye. Şu ses beynimi işgal ediyordu.
"Özür dileriz tekrar arıyoruz" dedi cebinden telefonunu çıkardı. Anahtarı çeviren adama dönüp
"Kessss! Şu sesi kes lanet olası! Kes! Kes! Kes!" Diye adamın yakasına yapıştım. Adam korkuyla ne olduğunu anlamaya çalışıyordu, herkesin bakışlarını üzerimde hissetmek beni daha da hırçınlaştırıyordu. Ben zaten yeterince acı çekiyordum, bir limana sığınıp acılarımı hafifletsin istedim, nerden bilebilirdim ki acılarıma aşk acısı ekleyeceğini.
"Elfida!" Duyduğum sesle adamın yakasını bıraktım ama bakmadım. Arkamı dönüp yürümeye başladım,
arkamdan geldiğini yaklaşan adım seslerinden anlayabiliyordum.
Kolumdan tutup beni hızla kendini çevirdi
"Ne yaptığını sanıyorsun? Kaçıp gidiyorsun bir haber bile vermeden. Her yerde seni arıyorum. Seni bulduğumda ise bir adamın yakasına yapışmış bir şekilde buluyorum." Dedi tıslarca
"Önce kolumu bırak ve bana bir daha asla dokunma" dedim sakin olmaya çalışan ama sakinlikten uzak bir sesle. İnatla kolumu biraz daha sıktığında kolumu çekmeye çalıştım ama dahada sıktı ve beni kendine çekti.
"Elfidaaa? Ne oldu dedim sana?" Dedi öfkeyle.
Parmağımı göğsüne bastırdım
"Sen önce beni öpüp, aşk sözcükleriyle beni sarhoş ettikten sonra benim yokluğumdan istifade çocukluk arkadaşım dediğin kızı öpecek kadar aşağılık herifin tekisin. Zaten o kızın bakışlarından anlamıştım ama senin bu kadar ucuz olduğunu bilmiyordum." Dedim nefretle. Söylediklerimle afalladı, boşluğundan faydalanıp kolumu çektim arkamı dönüp yürümeye başladım.
"Elfida! Dur dinle. Bak sandığın gibi değil." Dedi, tekrar bana yetişti, kolumu tuttuğunda sinir hücrelerim beni ele geçirdi.
"Bıraaaaak! Bırakkk! Bana dokunma! Tiksindiriyorsun beni . Bırak!" Dedim, sesim beni çaresizlik noktasına getirmişti. Gözyaşlarım çaresizliğimi haykırırcasına akıyordu. Göğsümden kalbime sızan acı nefesimi kesiyordu. Ayakta kalacak gücü bulamıyordum, dizlerim yenilgiyi kabul ederek zeminle buluştuğunda
"Sana yemin ederim-" dediğinde sözünü kapattığım kulaklarımla kestim
"Suss! Tamam mı? Sadece suss!" diyerek kestim. Önüme çöktüğünü tuttuğu ellerimden anlamıştım, ellerimi kulaklarımdan çekip tuttu.
"Elfida, sarhoştu. Aklı başında değildi, bir anda dudaklarıma yapıştı. Bana böyle birşeyi yakıştırabiliyor musun?Şoktaydım, kendime gelmem uzun bi süre aldı. Ama sana yemin ederim ne karşılık verdim ne de birşey hissettim. Nereye kadar gördün bilmiyorum ama onu ittiğimi görmediğin belli. Ben bu denli sana aşıkken gözüm nasıl başkasını görsün. Sana nasıl ihanet edebilirim Elfida?" Bir elini yanağıma koyup okşadı ve gözyaşlarımı baş parmağıyla sildi.
"Bana inanıyor musun?" Dedi.
İnanıyor muydum? Bilmiyordum. Şuan hiç birşey düşünemiyordum.
Ağzımı araladım, konuşmak için kendime güç verdim.
"Beni eve götür, lütfen" dedim. Bir an durdu
"Peki, peki tamam güzelim." Dedi, arkasına döndü.
"Arabamı getirin" diye bağırdı.
Yavaşça beni kucağına aldı ve bana acı veren o değilmiş gibi yine onun limanına sığındım. Ben her daim acılarımı onun göğsüne sunuyordum. Acı iliklerime kadar ulaştığında bile yine burda oluyordum.
Araba geldiğinde beni ön koltuğa bindirdi üzerime eğilip saçlarımı okşadı.
"İyimisin güzelim?" Dedi merakla.
Cevap verecek gücüm yoktu, gözlerimi kapattım. Bir cevap alamayacağını anladığında başıma bir öpücük kondurup kapıyı kapattı. Kendi koltuğuna geçtiğinde arabayı çalıştırdı. Onun sesini duymayana kadar birini aradığını anlamamıştım.
"Mete kardeşim Elfida'yı buldum eve götürüyorum sizde merak etmeyin."
"......"
"Evet iyi, görüşürüz" dediğinde bana baktığını biliyordum fakat bakmadım. Gözlerim yorgunlukla kapanıyordu. Uyumamak için direndim ama direncim çabuk kırıldı. Birinin beni kucakladığını ve adım seslerini işittim. Ayakkabının sesinden dolayı kaşlarımı çattım. Sanki beni anlamış gibi daha sessiz gitmeye çalıştı. Bacaklarımı bir bacağının üstüne bıraktı, anahtar sesinden kapıyı açmaya çalıştığını anladım. Bilincim açıktı ama gözlerimi açamıyordum. Sonra kapının açılışını, evin sıcaklığını hissettim. Kapıyı kapattı bir kaç adımdan sonra merdivenlerden çıktığımızı anladım. Başka bir kapının açıldığını ve birkaç adımdan sonra yumuşak bir yere yatırıldığımı hissediyordum. Birkaç sessiz dakikadan sonra ayakkabımı çıkardı ayakkabının zeminle buluştuğu tok ses kaşlarımı çatmama neden oldu. Ardından saçlarımdaki tokaları çıkardı. Çekmeceleri karıştırdı, aradığını bulduğunu yanıma gelen tanıdık kokudan algıladım ıslak birşeyle makyajımı temizliyordu. Makyajımıda temizledikten sonra kolyemi çıkardı. Sırtımda birşey aradığını farkettiğimde eli fermuarıma gitti yavaşça aşağı indirdi. Elbisemi üzerimden çıkarmaya yeltendiğinde elimle elbisemin göğüs kısmını tuttum.
"Yapma" dedim uykulu bir sesle.
"Nasıl istersen" dedi ve başımı yastığın üzerine getirerek üzerime nevresimi örttü. Ne yapacağını merak etmeme rağmen uyku beni tesiri altına aldı ve açık olan bilincim de kapandı.
____________________
Başımda inanılmaz bi ağrı ile güne gözlerimi açmak çok güzeldi. Gözlerimi daha açamadan elimi başıma attım ve ovmaya başladım. Gözlerimi yavaşça açtığımda başımdaki ağrının sebepleri bir film sahnesi edasıyla gözümde bir bir canlandı. Ali ile Sırın öpüşmesi, bardan ayrılışım, Alinin gelmesi, bağrışmalar, arabaya binişim, yatağa bırakılışım. Yataktan doğrulup başımı başlığa yasladım gözlerim hala kapalıydı ve başım inanılmaz ağrıyordu. Gözlerimi açtığımda koltukta iki büklüm yatmış Aliyi görmeyi beklemiyordum. Dün söylediklerine inanmıştım ama yinede hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım. Başka birinin onu öptüğünü nasıl görmezden gelebilirdim. Telefonumun çalmasıyla ayağa kalktım ve elbisem üzerimden her an düşecek gibiydi. Elbisemin göğüs kısmından tuttum, eğilip yerdeki çantamı aldım. İçinden telefonumu çıkartırken Ali'nin de uyandığını gördüm. Hazan arıyordu.
"Alo Haz?"
"Günaydın hanımefendi, Haz diye bir arkadaşınız olduğunu hatırlayabiliyor musunuz?"
Alinin bakışları üzerimdeydi ve düşmemesi için mücadele verdiğim elbise ha düştü ha düşecekti. Ali rahat olamadığımı anlamış olacak ki odadan çıktı.
"Ya kaç defa aradın ama dönemedim. Şu sıralar biraz yoğun geçiyor günlerim."
"Ooo demek yoğun geçiyor neyle yoğun geçiyor acaba?" Dedi imayla.
Konuyu değiştirerek
"Nerdesin?" Dedim.
"Şuan türkiyedeyiz, uçaktan yeni indik. İner inmez seni aradım." Dedi
"Ciddi olamazsın, defileye ne oldu? Ya Neden haber vermedin kızım?"
"Dün gece telefonlarımı açsaydın öğrenecektin. Malesef defileyi hazırlayan kişi kaza yaptığından iptal oldu bizde hemen ilk uçağa bilet kesip geldik." Dedi
"Oh çok sevindim, yani kaza yaptığına değil senin gelmene, sana o kadar ihtiyacım var ki" dedim aynadan kendime bakarken.
"Belli belli" dedi imayla yandım ben bu kızın dilinden nasıl kurtulacaktım.
"Tamam ya anladım süründüreceksin bayağı."
"Eğer hemen bugün görüşürsek ve yoğun geçen günlerini anlatırsan belki affedebilirim seni" dedi kendini beğenmiş bir havayla.
"Seve seve cezamı çekmeye hazırım"
"O zaman biz bir eve geçelim sana haber veririm tatlım"
"Tamam canım bekliyorum" deyip telefonu kapattım.
Hazanı göreceğim heyecanıyla ne yapacağımı şaşırdım. Hemen önce üzerimdeki elbiseden kurtuldum ve duşa girdim. Su beni rahatlatıyordu. Sanki beni bütün herşeyden arındırıyordu. Dün gece olanlar aklıma geldiğinde dişlerimi sıkma isteğiyle doluyordum. Benim bir gecede anladığımı ali anlayamıyordu mu gerçekten? Bunlar nasıl arkadaştı? Düşüncelerimden sıyrılıp Duştan çıktım ve havluyu bedenime sardım saçlarımıda havluya sarınca banyo kapısını açtım. Sert bir cisme çarpınca başımı yavaşça kaldırdım ve kararan bir çift göz gördüm.
"Ben, yani.. Uzun süre banyoda kalınca merak ettim." Dedi ve derin bir nefes bıraktı.
Gözleri ıslak dudaklarımdaydı ve daha sonra ıslak boynuma kaydı.
Rahatsız olduğumu belli etmek için bakışlarımı kaçırdım
"Merak etme başkası seni öptü diye bileklerimi kesecek kadar kendimden geçmedim" dedim düz bir sesle.
"Elfida bak dün gecede söyle-"
"Ali senin suçun olmadığını biliyorum ama bunu o kAdar kolay hazmedemem." Dedim sakin olmaya çalışarak.
"Haklısın, seni anlıyorum. Ama seni çok seviyorum bunuda unutma." Dedi ve eğilip dudağımı öpmeye çalıştığında yüzümü çevirdim.
"Dün gece o dudaklar başkasına dokundu Ali bu kadar kolay olamaz" dedim
Gözleri kırıldığını belli edercesine bana baktı, başını eğdi. Tamam der gibi başını salladı ve gitti.
Sinirden saçımdaki havluyu fırlatıp attım. Neden herşey bu kadar boktan olmak zorundaydı ki? Neden hiçbir şey belli bir düzene giremiyordu?
___________
Aliyi son konuşmamızdan sonra görmemiştim. Her ne kadar merak etsemde gururum duygularımın önüne geçiyordu. Onun kırıldığını bilmek ise vicdanımı sızlatıyordu. Allahım beni bu ikilemden kurtar. Keşke dün geceyi hafızamdan silebilseydim ya da gün gece hiç yaşanmamış olsaydı. Acaba Sır benim gördüğümü biliyor mudur? Derin bir of çekip kafenin önünde arabayı parkettim. Dün olanları bir yana bıraktım ve Hazanla anın tadını çıkarmaya karar verdim. Kafeye girdim ve gözlerim hazanı aradı. Onu gördüğümde gözlerim şokla açıldı; saçlarını kesmiş yetmemiş gibi birde boyatmıştıı. Çok yakışmıştı ve onu daha olgun gösteriyordu. Adımlarımı ona yönelttiğimde Kafasını gömdüğü dergiden kaldırdı ve hızla ayağa kalkıp boynuma atladı. Sımsıkı sarıldım gerçekten çok özlemiştim.
"Çok adisin özleminden yanıp tutuştum be kızım" dedim gülerek
"Hadi ordan yalancı"
"Yalancıda ne demek? Çok ayıp"
"Şimdi ayıbı mayıbı bırak. Sen bana dedikoduları söyle." İşte şimdi çok zorlancaktım. Hazan köküne kadar anlatmamı isteyecekti ve bende kökünden anlatmaya başladım.
"... Ben öyle söyleyince de gitti ama galiba çok kırdım onu." Dedim oflayarak. Bir süre düşündü ve bakışlarını bana yöneltip
"Ya bak şimdi o kız senin göreceğini tahmin ederekte yapmış olabilir. Ve ali ile aranı açarak oynadığı oyunu başarıyla sonuçlandırmış olursun. Dünden beri tribini yeterince atmışsındır zaten. Akşama kadar da sürdür ama fazla uzatma yani adamın bi suçu yok."
"Diyorsun?" Dedim, kafam karışmıştı. Ali'yi kırdığımın farkındaydım ama bende çok kırılmıştım.
"Diyorum, ya adamlar fazla tribe gelemezler bıktırma bence" dedi ve pastasından bir dilim aldı.
"Tamam anladım" dedim bende limonatadan bir yudum aldım. Eteğimi sıyırıp sigaramdan bir dal çıkardığımda
"O zıkkımı içemezsin" dedi
Bugüne kadar yanında içtiğime karışmamıştı şimdi neden izin vermediğini anlayamıyordum. Kaşlarımı neden der gibi çattığımda
"Çünkü hamilelere zArarlı" dedi gayet rahat bir şekilde
"İyi de ben hamile değilim ki" dedim anlamayarak
"Saf mısın kızım sen? Ben hamileyim been" dedi neşeyle.
Ağzıma götürdüğüm limonata boğazımda kalmıştı. Ben öksürük krizine girerken Hazan sırtıma vuruyordu. Kendime geldiğimde
"Sanki evlilik dışı hamile kalmışım gibi davranıyorsun" dedi göz devirerek
"Sen gerçekten ciddi misin"
"Şaka mı yapıyorum sence?" Dedi yanıtımı çok merak ediyormuş gibi
"Ay inanamıyorum gerçi sizin çok hızlı olacağınızı biliyordum. Düğün günü balayı, ışınlanmak derken anlamıştım zaten." Dedim imayla
"Ne sandın" dedi ve güldü. Ben bir anda çığlık atınca hazan korktu.
"Ne oldu?" Dedi gözlerini pörtleterek
"Sen hamilesin" dedim sevinçle
"E ben ne diyorum sana? Sen normal değilsin" dedi göz devirerek. Yerimden kalkıp onu sarmaladım.
"Ya ben teyzesi olacağım değil mi
" dedim gülerken
"Tanıştırayım bende annesi Yusuf'ta babası" dediğinde kahkaha seslerimiz kafede yankılandı.

ALELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin