Bir acı, betimlenecek bir şekilde değil ne bıçak kesiği ne silah yarası bazı acıları tanımlamaya kelimeler yetmez tıpkı şu an gibi. Gece gördüğüm kabusun etkisinden çıkamazken sabah dalgın dalgın kahvaltı hazırladım. Kahvaltı ile aram çok yoktur çoğu zaman kahvaltı bile yapmam tıpkı şu an olduğu gibi.
Masayı hazırladıktan sonra abim ve babamı uyandırmaya gittim abim top patlasa uyanmaz benim aksime ben ise çıt sesine uyanan bir tipim. Bir kaç seslenmenin ardından başka bir yöntem bulmam gerektiğini anladım. Bir klişe gerçekleştirip su atmıycam daha yaratıcı fikirlerim var bu sayede babamda uyanır.
Abim ve ben müzik ile ilgileniriz ben batari çalarken aynı zamanda şarkı söylüyorum abim ise elektro gitar çalıyor. Batarinin başına geçerken bir yandan da ses sistemine bağlamaya çalışıyorum çaldığım parça ila sadece ev değil bulunduğumuz semt inliyecek. Batariyi çalmaya başlamamın ardından daha iki dakika geçmen odaya dalan abim ve babama şirince gülümsedim. Görev tamamdır 😊
Kahvaltı masası sessizdi aslında her ne kadar belli etmesek de bir gerginlik vardı bugün iş birliği yapacağım adamlar ve işimi öğrenicem ve bu beni yeteri kadar geriyor. Bu benim için bir ilk olacak ve benim ilklerim pekte güzel olduğu söylenmez.
Sessiz geçen kahvaltının ardından odama hazırlanmaya çıktım. Bugün ortaklarla tanışıp görevi öğrencektin çok azcik minicik heyecan olabilir ama küçücük ahhh kimi kandırıyorum tamam baya heycanlandın çünkü iş birliği yapacağım kişi benden bir yaş büyük bir erkek. Evde tekken renkli giyinirim aslında ama bugün yeni insanlara karşılaşıcam o yüzden siyah giyinmem en iyisi. Siyah deri pantolon, siyah kalın askılı badi ve deri ceket altına kalın topuk bot hava soğuk ama beni ateş basıyor. Saçlarımı salık bırakıp aşağıya indim ortaklar ile dışarı babamların bir mekanında tanışacaktık. Babam ve abim beni kapıda bekliyordu ikiside baştan aşağı süzdü, babamın "hazırsanız gidelim"demesi ile abim kapıyı açtı ve çıktık.
Uzun yalvarmalar sonucu buluşulacak yere kendi arabam ile gitmek için izin koparmıştım. Böyle neşeli olduğuma bakmayın sadece iç dünyam neşeli dışa vurduğum kişilik tam bir buzlar kraliçesi. Buluşma alanına geldiğimde babamlardan erken geldiğimi fark ettim. Onları beklerken telefonumun sesini duydum. "Çok pişmanım ne kadar özür dilesem eskisi gibi olmayız ama kendimi açıklamama izin ver lütfen
-Alihan." sinirden kudurmak üzereyim şaka mı bu çocuk tam da onu unutmayı başarmışken telefonun ekranına düşen yaşı hırs ile sildim. Babamların görüş alanıma girmesi ile gidip abimin koluna girdim. "Eve gidince konuşucaz küçük hanım" diyen abime bakıp şirince gülümsedim ama sadece 3 saniye sürdü. Bazen beni nasık bu kadar iyi tanıyor şaşırıyorum, mesajı onlardan gizliycek değilim yaptığım ve bana yapılan her hareketi saniyesinde söylüyorum zaten.Restorantta oturduk ortakları bekliyoruz ve ben bekletilmekten nefret ederim. İçeri babamla yaşıt bir erkek, arkasından da benden en fazla iki yaş büyük bir erkek ve sanırım abimle yaşıt biri geldi peşinden.
Masaya sessizlik hakimken telefonumun çalması ile sessizlik son buldu. Arayan kuzenim Elisa masadan müsade isteyip telefonla konuşmak için masadan kalktım.
Hani kitaplarda olur ya sinirli aksi soğuk bir kızın aksine sıcak kanlı sevecen ve komik bir arkadaşı vardır Elisa'da aynı öyle benim aksime sıcak komik ve pozitif ama işte sorun orda sadece "Arkadaş" çoğu zamanımız beraber geçer onun hakkında ondan çok bilgiye sahipken onun benim hakkımda bildikleri sınırlıydı.
Güven benim için çok önemli bir kavram bana güven duygusunu veremeyen bir insana asla birşeyler anlatmam. Kapalı bir kutu düşün anahtarı güven, güven duygusu veremeyen insan ne kutuyu açabilir ne de içindekileri görebilir.
Uzun ve sıkıcı bit telefon görüşmesinin ardında bir cafede buluşmak üzere Elisa ile anlaştık. Masaya döndüğümde herkesin birbirleri ile kaynaşmış olduğunu gördüm. Masadaki yerime geçince hepsinin gözleri bana döndü bir kaç saniye sonra hepsi geri konuşmaya döndü. "Anlaşmayı yapsak benim de özel işlerim var tüm gün burda oturup sizi dinleyemem"diye hayıflanmamın ardından tüm gözler yine bana döndü. İlk lafa giren babam oldu "siz ikiniz "dedi benden en fazla iki yaş büyük çocukla beni göstererek "üniversiteyi beraber abi, kardeş olarak okuyacaksınız. Aradığımız adamala sizi aynı sınıfa alıcaz" aklımda olan soruyu sordum. "Abi, kardeş olcaksak nasıl aynı sınıfta olucaz? "
"Kerem bir sene geç başladı olarak görülcek ilk senede ygs yi kazanamadı seneye seninle beraber girdiğinde kazandı ikinizde aynı üniversitede aynı bölümde olucaksınız." diyerek kafamdaki soru işaretlerini giderdi bu sayede çocuğum adını da öğrenmiş oldum Kerem.Sıkıcı ve bir o kadar karmaşık geçen bir toplant, tanışma, anlaşmadan sonra nihayet eve geldik Esilay'la beraber buluşacağımız için babama haber verip evden çıktım. Buluşacağımız yere geldiğimde masada Elisa dışında başkalarınında olduğunu gördüm. Bir rahat durmazmısın be sen kızım!
İki salak çocuk artı bir de benim mal arkadaşım Esila masada oturuyoruz üçü çok güzel muhabbet ediyorlar(!) Allahım ne kadar sıkıcı bir gün yahu. Dayanamadım en son "Esila ben gidiyorum"dedim. İki salaktan biri "nereye güzelim daha muhabbet ediyoduk" diyip kolumu tutunca kafamın tası attı kim lan o benim kolumu tutuyo benim kolumu tutan kolunu ters çevirip önümde diz çöktürdüm. "Bir daha bana güzelim diyip kolumdan tutar gideciğim yere gitmemi engellersen seni buraya gömerim anladın mı beni?" diye bağırdım. Tırsak tamam bırak kolumu dedi fazla uzatmadım yoksa Alihan'ın sinirini ondan çıkarıcaktım sonra abim babam gelicek çocuğa işgence falan edicekleri gerek yok işin o kadar uzamasına. Cafeden çıkıp arabama bindi ve direk eve gittim.
Eve gittiğim zaman evde abim ve babamın benden yemek beklediğini gördüm. Yanlarını gidip ikisininde yanaklarından öptüm ve mutfağa yemek yapmaya gittim.
Yemek yapmaya bitirince sofrayı serdim abim ve babamı çağırdım. "Söyle bakalım küçük hanım bugünkü suratın neydi öyle?" abimin lafı ile kafamı yemekten kaldırdım ve önemsiz birşey gibi "hiçç Alihan mesaj attı kendimi açıklayım konuşalım diye" dedim. Abim çatalı öyle sıkıyor ki "ne demek konuşalım lan gebertirim ben bunu sana söyledikleri yenilir yutulur cinstenmi ne yüzle mesaj atıyor sakın Almira sakın onunla konuşmaya falan gitme!" öyle bağırdı ki korktum. "Tabiki onunla buluşmaya gitmem abi dediklerini unutmadım." dedim bu sefer babam konuştu "peki küçük hanım bugün neden cafede çocuğun kolunu döndürüp diz çöktürtün?" bu adam her hareketimi bilmek zorunda mı boğazımı temizleyip "sen nerden biliyorsun babacım?" diye sordum. "Ben bilirim ama sorumun cevabını alamadım?" dedi. "Ben masadan kalkarken nereye güzelim muhabbet edicektik dedi bende sinirlendim zaten Alihana sinirliydim ondan aldım hıncımı"diye kısa bir açıklama yaptım. Abim "iyi yapmışsın afferim benim kardeşime"diyip yanağımdan öptü yemeğim geri kalanı babam ve abimin bugün tanıştığımız kişileri değerlendirmekle geçirdiler ben sessizce onları dinledim normalde olsa bende katılırdım ama başım fazla ağrıyordu. Babamdan müsade isteyip odama çıktım.
Peranın sesi ile kafamı yastığa koyarken elimde ise bin defa okusam bile bıkmayacağım kitabım duruyordu. Başım ne kadar ağrırsa ağrısın uyumak yerine müzik dinler, kitap okurum bu da benim serseri serbest stilim.
Kitapta kullanılan kelimeler, Peranın güzel sesi ve anlamlı sözleri ile huzurluydum. Sayfa sonundaki son kelimeleri okurken bir diğer sayfa geçmek üzereydim ama sayfanın üstüne damlayan kırmızı sıvının nerden geldiğini anlamaya çalıştım. Burnumdan gelen sıcak sıvı ile elimi kitaptan çektim ve burnuma götürdüm gözümün kararması ile sol elimde tuttuğum kitap gürültülü bir biçimde yere düştü bilincim kapanırken kendimi bir karanlığın içinde buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK UÇURUM
Fiksi UmumBu hayatta kimseye güvenme gerekirse yalnız kal gerekirse insanların canlarını acıt ama kimseye güvenme ben güvendim ve şu anda keşke güvenmeseydim şu anda Masum değilim Güçsüz değilim Artık sorumluklarım vardı bundan sonra herkesin benden korkması...