1.BÖLÜM |ACI GERÇEKLER|

106 7 11
                                    

1 Nisan 2014
Bu gün; ağaçlar çiçek açarken ben açamadan solmuştum.
Ayılar kış uykusundan kalkarken ben mağaraya tıkılıp kalmıştım.
Güneş tepede parlarken ben sönmüştüm.
Yıldız gibi göz kırpamadım,ay gibi ışığı yansıtamadım.
Bu gün sadece benim ölü bir ruhum vardı.Bendenimde yavaş yavaş ölüyordu..

*******

O gece 15 yaşındaydım. İl dışında lise okuduğum için pansiyonda kalıyordum. Tatlı mı tatlı dört oda arkadaşım vardı. Yan odadakilere 1 nisan şakası planlıyorduk. Planımızı hazırladıktan sonra planı uygulamaya başladık.

İlk yan odanın elektiriğini kestik. Tabi kızlar ufak bir çığlık attılar ama sonra yatma seslerini duyduk. Bizde hemen kendi odamıza gidip beyaz çarşaftan hazırladığımız hayalet kıyafetlerini giyip elfenerini de çenemizin altından yüzümüze tutup odadan çıktık. Yan odanın kapısını gıcırdatarak açtık ve içeri tuhaf sesler çıkararak girdik. Büyük bir çığlıkla beraber kendimizi yerde bulmamız bir olmuştu. Işıklar yanınca kızlar üzerimizden kalktı ve bizde çarşafları çıkardık. Biz kahkaha atarken karşımızda duran pansiyon müdürüyle hepimiz sustuk. Bize meraklı ve sinirli bir şekilde bakıyordu. Konuşmaya başladı:
"Ne oldu burada bu çığlık neyin nesi?"
Biz hep bir ağızdan "1 nisan şakası" diyince biraz siniri yatıştı. Bize ufak bir ceza verdikten sonra bizi odamıza sokup kendi odasına gitti. Odaya girdiğimizde uyumaya karar verdik ve yataklara zıpladık.

***

"Yardım edin! Kimse yok mu! İmdat! Bırakın beni! Anneeee! Gelmeyin üstüme sizi adi pislikler!"

"Ceren! Ceren! Ceren! Kalk! Uyan artık! Ceren!"

Deprem sansıntısıyla uyandım. Sıcak odada üşüyordum.Ne kalkacak halim vardı ne konuşacak. Saçma kabuslar da hiç eksik olmamıştı. Sanki duvardaki saat üzerime geliyordu. Ateşim vardı ve halsizlik diz boyuydu. Kızlar gidip pansiyonun müdürüne haber verdiler ve müdür ailemi çağırdı. Ailem 2 saat sonra burda oldular. Ailemle birlikte hastaneye gittik. Hemen ACIL de ateşimi ölçtüler. Ateşim 39.7 olmuştu. Hemşireler ateş düşürücü iğne vurdular ve serum taktılar. Doktorda bizden kan tahlili istediği için serumun iğnesiyle kanımıda aldılar. Tam 3 tüp kan aldılar. Eğer şimdi ateşten ölmezsem kansızlıktan ölürdüm. Biraz bekledik. Bu süre zarfında da serum bitti ve hemşireler serumu çıkarttılar. Vücut ısım da yerine gelmişti. Tahlil sonuçları çıkınca bizde doktorun odasına doğru adım atmaya başladık. Doktorun odasına girdiğimizde bize pek ümitle bakmıyordu. Bir sorun olduğunu anlamıştım ama neydi. İçimi bir korku sardı. Nolmuştu banada bu kadar ciddiydi ?
Doktor sandalyeye oturmamızı söylediğinde dörtümüz sandalyelere oturduk ve doktor kafasını eğmiş dururken konuşmaya başladı:
"Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.."
Doktor değil misin nasıl 'nasıl söyleyeceğini bilmezsin' diye içimden geçirirken doktor kafasını kaldırıp hepimize baktı ve konuşmasına devam etti:
"Ceren'in ciddi bir hastalığı var.."
Hepimiz birbirimize baktık. Korkuyordum. Ne olucaktı. Ne hastasıydım. Bundan sonra ne yapıcaktım. Doktor konuşmaya devam etti:
"Ceren bir lösemi hastası. Biraz ilerlemiş ama tedavilerine bir an önce başlarsak hemen iyileşebilir...."

Üşümeye başlamıştım. Klımasız durmanın mümkün olmayacağı bu odada üşüyordum. Bu üşümeyi biliyordum; çaresiz kaldığım zamanlarda gelirdi hep,çaresiz zamanlarda...

Doktor hala konuşmaya devam ediyordu ama onu duyamıyordum. Lösemi kelimesine takılıp kalmıştım. Ne diyordu bu doktor. ben nasıl lösemi hastası olurdum,peki nolucaktı? Tekrar hayata bağlanabilecek miydim? Beni hayata bağlayan değerlerim görevini yapacak mıydı? Çok korkuyordum. Titreme devam ederken annem, babam ve ikizime döndüm. Hepsi şaşkınca doktoru dinliyordu. Doktor bana dönünce onu dinlemeye koyuldum.
"Lösemi hastalığın tedavisindeki temel prensip kemik iliğindeki ana kan hücrelerinde oluşan şifre değişikliği ile olgun olmayan blast adı verilen hücrelerin çoğalmasını durdurmak ve sonrasında normal kan elemanlarının yapılmasını sağlamaktır. Tedavi süreci yaklaşık 3 - 3.5 yıl sürecektir ilk kemoterapi ilaçlarına başlayacağız."
Ölümle dipdibeydim. Ne yapıcaktım ben. Kendimi arafta gibi hissediyordum. Bir adım ileri gitsem ölüceğim, bir adım geri gitsem yaşıyacaktım ama bu benim elimde olan bir şey değildi.
Doktor konuşmasına devam etti:
"Kemoterapi ilaçları 6-9 ay boyunca damar yoluyla sonra 1.5 yıl ağız yoluyla verilecektir. Ayrıca maske takıcaksın bunun nedeni hastalığın bulaşıcı olması değil -zaten bulaşıcı değil- mikroplardan korunman için. Bide ilaçların yan etkileri olacaktır mesala saç dökülmesi ve ruh değişikliği. Bu aşamalarda sizin yapmanız gereken sabırlı olmak ve psikolojinizin yüksek ve umut dolu olmasıdır. İlaçla tedavi bittikten sonra yani vücuttaki blastları öldürdükten sonra normal kan hücreleri için kemik iliği nakli gerçekleşecek bunun içinde yakınlarından uygun kan örneği alıcağız. Bu kardeşlerde akrabalara oranla daha çoktur dediğim gibi ilaçla tedavi 3 ila 3.5 yıl sürebilir."
Doktor konuşmasına son verince bizde perişan hallerle odadan çıktık ve yatma işlemlerini halletmek için hastanenin karşısındaki binaya doğru yürümeye başladık. Sırayla hepsinin yüzüne baktığımda merak , endişe ve korku okunuyordu. Birşeyler düşünüyorlardı. Bende onlar gibiydim. Resmen ölümle 3 yıl yaşıyacaktım. Artık arkadaş olur 2 fincan kahve içerdik. :)

YILDIZ MEZARLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin