YÜZÜK

69 18 2
                                    

"Bunun parmağında yüzük yok" diye ciyakladı Songül hanım.

"Olabilir, bu olağandışı bir olay değil ki."

"Hayır, anlamıyorsunuz benim kocam asla ama asla parmağından yüzüğünü çıkarmaz söz vermiştik birbirimize."

"Belki de düşmüştür ? "diye diretti komiser.

"Hayır...hayır düşürmez , çıkarmaz ve kaybetmez benim kocam , kesinlikle bu o değil.

"Zavallı kadın" diye düşündü komiser ama bunu kadına söylemeyecek kadar da düşünceli ve kibardı.

"Tamam hanımefendi biz bunu araştırmalarımızda göz önünde bulunduracağız."

"Teşekkür ederim" dedi Songül Hanım ama yinede içi rahatlamamıştı.Çaresiz polis aracıyla eve döndü.

Kapıya geldiğinde merdivenlere çöküp düşünemeye başladı.Nasıl olur bu aklı almıyordu , daha düne kadar aynı yastığa baş koyduğu , hayat arkadaşı , çocuklarının babası , uğruna ailesini hiçe saydığı kocası artık yoktu içini tarif edilemez bir boşluk hissi kapladı , aklına bir anı geldiğinde ister istemez gülümsedi.

"Bir kafede çalışıyordu.Onunla beraber 4 garson daha vardı.Yine birgün sabah erkenden gelmiş , masaları temizlemiş oturup çayını içiyordu.Sabahın çok erken saaatleriydi genelde müşteri olmazdı bu saatte o yüzden rahattı . Tam bu yanlızlığın keyfini çıkarıyordu ki birden kapı açıldı.

İçeriye 4-5 kişilik bir grup genç girdi.Hepsi de zengin şımarık bebe dediğimiz türdendi.

"Hoşgeldiniz , buyrun şöyle geçin" dedi Songül.

"Bize kahvaltılık falan getir" dedi içlerinden biri. Ses tonundan anlaşıldığı kadarıyla çok şımartılmış , temiz pürüzsüz eline bakılırsa da hiç iş yapmamıştı şimdiye kadar. Songül tam bir insan sarrafıydı.İnsanın sesine duruşuna bakarak karşıdakinin hakkında fikir yürütüyordu ve genelde doğru çıkardı.

"Tabi efendim , kahvaltı tabağımızı tavsiye ederim."

"Getir işte moruk" bu hayatın gerçeklerini ve haddini bilmez genç grubu Songülün sinirlerini bozsa da birşey demedi ve siparişleri hazırlamaya koyuldu.

"Oğlum napsak bu gece ?" 

"Bara gidelim takılırız ortam falan" 

Konuşmalar bildiğimiz türdendi. Songül bir yandan siparişleri hazırlıyor bir yandan da bu kendini bilmez grubunu inceliyordu."Hıh , hepsi aynı."deyip omuz silkti , grubu incelerken içlerinden biri dikkatini çekti.Diğerlerinden uzak durmak ister gibi sandalyesini az uzağa çekmişti.Elindeki cep telefonuyla uğraşıyordu , sessizdi diğerlerine pek katılmıyordu.Tam Songül ona bakarken kafasını kaldırdı ve göz göze geldiler.Songül havanın ağırlaştığına yemin edebilirdi.Daha önce hiç görmediği kadar parlak mavi gözler , resmen zamanı dondurmuştu.Bu büyülü an diğerlerinin çocuğu çağırmasıyla sona erdi.

"Selim  hop abi nereye daldın ya ?"

"Hı, şey ne ..." 

"Akşam diyorum , bar diyorum sen de gelecek misin diyorum ? Abi uçmuşsun ya."

"Yok abi takılın siz ben gelmiyorum."

Diğerleri az biraz mırın kırın etse de itiraz etmediler. "Belli ki inatçı biri" diye düşündü Songül...

Siparişleri servis etmeye başladı.Hepsine birer kahvaltı tabağı.Hayvan gibi yemeye başladılar.İçlerinden sadece deniz mavisi gözleri olan çocuk teşekkür etti.

Birden bağırış çağırışları duydu Songül ve gençlerin bulunduğu masaya koştu .

"Buyrun efendim bir sorun mu var ?

"Sorun mu ? Tabaktan saç teli çıktı.

"Efendim saçınız dökülmüştür.Müessesemiz de hijyen ve temizlik kurallarına son derece uyan bi işyeridir ama dilerseniz tabağınızı değiştirebilirim ."

"Bana masal okuma kadın .." Şimdi resmen bağırıyordu , bu da yetmezmiş gibi üste çıkmaya çalışıyordu ve bu Songülün en hassas damarıydı.

"Bakın beyefendi bu saç teli sizden düştü eğer daha fazla zorlık çıkarırsanız..."

"Naparsın ha..Polis mi çağırırsın , çağır çağır hadi " Şimdi de ayağa kalkmış kızın üstüne yürüyordu.Songül duvara yapıştı artık geri gidemiyordu.

"Rahat bırak kızı..." Ses en arkalarından geliyordu son derece yumuşak ama bir o kadar da keskindi. 

Ayaktaki çocuk " Selim hayırdır birader sorunun ne ? " Diye çıkıştı mavi gözlü gence. Songül ismini öğrenmesine rağmen ona hep mavi gözlü diyordu ve bu evlenince de böyle sürecekti.

"Hiçbirimizin tabağından saç teli çıkmadı , demek ki o saç senin.Delikanlı gibi suçunu kabullen ve kızdan özür dile Teoman."

"Ne diyon sen birader ?" Ben bu kaltaktan özür dilemem.Bunu der demez , yere yığıldı.Songülün son hızla gelen dirsek darbesini görmesine imkan yoktu zaten.

"Ödeştik , hesabınız 30 lira bu çocuğunki de bizden olsun."dedi ve kasaya geçti Songül.

Diğerleri arkaşlarını ağzı açık kaldırırlarken , mavili hesabı ödemeye gelmişti. 

"Iıı .. şey arkadaşım adına ben özür dilerim , o biraz gerizekalıdır da lüften affeder misiniz ?."

Songül ne diyeceğini bilemedi.Selimin omzunun üstünden bir arkada yerde yatan çocuğa baktı bir de karşısında özür dileyen gence.Mavilinin gözleri hatrına bunu görmezden gelecekti tabii ki sebebini söylemeden.

"Önemli değil."

Yüzünde gülümemesi varken ayağa kalktı , anahtarları deliğe soktu ve içeri girdi.

KEHANET (DÜZENLENMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin