Bölüm 2 : Havalimanı Sapığı

68 12 3
                                    

Onun sert ve asabi yüzünü görmem ile olduğum yere daha da sindim. Bu yüzü daha önce babamın yanında veya çevresinde görmemiştim. Ama bu babamın adamı olmadığı anlamına gelmiyordu. Omzumu geriye atıp dik durmaya çalışarak konuşmaya başladım..
"Sen ne yaptığını sanıyorsun ya..?"
Bunu demem üzerine sadece baktı.
Ama yüzüme bakmıyordu. Bakışını takip ederek nereye bakdigini fark edince agzim bir karış kaldı . Tam olarak göğüslerime bakiyordu. Burnumdan soluyarak onu bir hamlede itip konuşmaya başladım.
" Sen nereye bakdigini sanıyorsun lan.... Bak hala bakiyor" demem ile beni arkamdaki duvara hızlı bir hamle ile yapıştırması bir oldu. O aci ile inlemem kaçınılmazdı .
Lanet olasıca sırtımdaki kemikleri kırdı hayvan.
Elini anında ağzıma götürüp kapattı. Ben neye ugradigima sasirirken konuşmaya başladı.
"Şşşh... Sessiz ol güzelim. Bizi birinin duyup görmesini istemeyiz degilmi." dedi elini belime yerleştirdi. Sinirlerime hakim olamayıp ellerimle itelemeye calisdigimda tekrar konuşmaya başladı.
"Ayrıca istediğim yere bakarım. Bu kıyafeti zaten bu güzelliklerin ortaya çıkıp, görülmesini istediğin için giyinmedinmi ?"
Bitek başima zaten havalimaninda sapıkla karsilasmam gelmediği kalmisdi , o da oldu şükürler olsun. Ama ben ne yapacağımı simdi sana gösteririm. Bu söylediklerinin sinirlerimin dahada germesine sebep olurken var gücümle elini ısırdım.. Acı dolu inlemesiyle daha doğrusu bağırması ile elini çekmesi bir oldu. Bağırırken tüm karizmasina karizma katmıştı sanki. Ben bu halinden ne kadar doyumsuz bir keyif almış olsamda buradan bir an önce tüymeliydim. Anın verdiği düşünce ile hemen bavuluma uzanacagim sırada bavuluma tekme atması ile metrelerce ileriye savruldu. Ben öylece bakarken saçımı kavrayıp çekmesiyle olduğum yerde acı ile bağırdım. Buda babamin adami oldugunun kanitiydi galiba. Ben daha anın şokunu atlatamadan konuşmaya başladı.
"Bana bak seni ba.." demesine izin vermeden lafını kesip ben konuşmaya başladım..
"Beni babama teslim edemeyeceksin anladın mı. Seni adi pis sapık. Beni geri o lanet olasica eve geri götüremiceksin. Buna izin vermem anladın mı! Gerekirse gene kaçarım gene uzaklara giderim ve buna sen bile mâni olamazsın anladın mı!
Bide patronuna sadık bir adam olacaksın sen ortalık da gezen sapıklardan daha piçsin. Seni adî.."
Dememe izin vermeden bu sefer o lafimi kesdi. Dikkatle gözlerimin içine bakarak konuşmaya basladi .
"Hmm...demek hakkımda böyle düşünüyorsun küçük hanim. Aslında pek de yanılmış sayılmassın. Bu kadar tepki göstermene gerek yok be güzelim. Sadece biraz eğlenip babana seni teslim ederim diye düşünmüştüm. " dedi.
Adî pislik,lanet olasica piç. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp konuşmaya başladım.
"O iki bacağının arasındakine dayanarak konuşan birine insan muamelesi yapamiyorum. Birazcık karakterli olsaydın ki dışardan bile rezilsin. O 2 dk zevkin ile gelip bana konusmazsin. Ama iyikide konusdun piçlikde + level up.! Babamin 1 numaralı sırasına sen yerlesdin hadi yine iyisin" diyerek dalgaya vurdum. Hadi ama her an bir şey yapacak diye hala ödüm kopuyordu. Bu sefer kulağıma doğru yaklaşarak konuşmaya başladı.
" Dilin baya uzunmuş güzelim. Bu senin tabirince benim açıdan iyi. sonuçda o zevkde büyük role sahip o uzun dilin. Seni babana teslim etmeden önce denemeye ne dersin.?"
Bi insan ancak Bu kadar bel altı vurabilir. Gerçi karışımdaki insanı mı emin bile degilim. Asla beni babama teslim edemicekdi asla.. Konuşmaya başladım.
"O dediğin şeyi ancak altına giren oruspularda uygularsin duydunmu beni adî pislik! Babam konusuna gelince asla beni babama teslim edemiceksin! Senin o 2 dkligini koparır kendi elimle ağzına veririm. Bakarsın senin dilin daha işlevlidir hıı?"
Bunu demem üzerine kahkahalar atmaya basladi ben ise ciddiyetle dikilmiş kendisini izliyordum. Kahkasi bitince.
" Seni bu kadar korkutan kişi babanmi ? Babanın kim olduğunu merak ettim açıkçası. Bu kadar dili uzun bir küçük hanimi yanlız birakmamali. Yoksa bu dille başına kötü şeyler gelebilir." Demesiyle nutkum tutuldu. Son cümlesinde babamın kim olduğunu bilmediğini söyledi. Peki daha öncesinde yaptığı ve söyledikleri neydi?.
"Na..nasıl yani sen babamin koruması değil misin? Beni buradan almak için gelmedin mi ? Peki daha önce söylediklerin? Lanet olsun o zaman sen kimsin...??"

"Şşşhh... Sakin ol güzelim. Ben ikimizinde zevk alacağı birşeyler yaparız diye düşünüyordum. Ama nerden bilebilirim ki karşımda babasından kaçan bir KAÇAK SARIŞIN olduğunu."

Demesiyle bütün olay rayına oturdu. Demekki babamin adamı değildi.
Benden faydalanmak isteyen adî pisliğin tepkiydi. Bi an ne kadar bir sapikla karşı karsiya olsamda içim rahatlamışdı. Tam konuşacakdim ki koridorun diğer ucundan bağıran erkek sesiyle kendime geldim.

"Hıncal!! Abi ne yapıyorsun orda yaa ben sana Gaya'yı bul dedim sen çekmissin bir sürtükle koridorda yiyişiyorsun."

Demesiyle konuşan çocuğun lafları kalbime mızrak gibi saplandı. Demek dışarıdan ben bir sürtüge benziyordum. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Hayatım boyunca babam bile beni bu kadar acizce aşağılamamışdı. O anki sinirle adının Hıncal olduğunu öğrendiğim iti var gücümle ittirmem ile öfkeyle koridorun başındaki çocuğa döndüm.
Çocugu görmem ile elim Ayağım boşaldı . Gözümden bir damla yaş düşmesine engel olamadim. Bu beyaz ten , mavi göz ,yapılı vücut tek bir kişiye ait olabilirdi.

" KORAY. !!!!"

Sadece bakdım. Yıllardır görmeden kendimi açtığım, ona kendi benliğimi gösterdiğim kişi şu anda tam karşımda duruyordu. Sadece 9-10 adım ilerimdeydi. Ona şuan delicesine koşup sarılmak istiyordum , o kokusunu içime çekmek istiyordum , o yakışıklı yüzüne dokunmak istiyordum. Bunları yapmam için sadece 1 dk yeterliydi. Ve yapacakdimda. Ama buna engel olan birşey vardı..
Dediklerimin aksine bu engel bana 1 adım geri attırdı. Bunun sebebi apaçık belliydi . "Korayin bakışları". Yukarıdan aşağı beni boylu boyunca süzüyordu. Bu...bu çok aşağılayıcıydı ve gurur kırıcıydı. Sanki karşısında 'kendini para ile satan oruspulardan farkin yok' bakışları atıyordu. Edepsiz bakislarina son vermeden konuşmaya başladı.
"Hıncal, kardeşim her yerde ağzının tadını iyi biliyorsun. Ama simdi bunun ne yeri ne zamanı bunu sende biliyorsun. O yüzden şimdi gidelim buradan." dedi ve bana dönerek konuşmasını devam ettirdi. "Bebeğim İstanbul en ünlü barı olan H.K.M'de takiliriz genelde. Oralarda olursan görüşürüz hii ne dersin?? Birde bu güzel vücudun ve dudaklarının tadına bende bakmayı cok isterim. Eglenecegimizin garantisini veriyorum sana." diyerek göz kırpdı..

Neye ugradigimi şaşırdım. Bu benim tanıdığım koray değildi. Yada ben yaniliyordumki kanıtı tamamen karşımda dikiliyordu. Ben Gaya olmasaydim gerçekten beni böyle mi karşılayacakdı. Daha önce hiç tanışmamış olsak bana böyle mi bakacak dı ki bakıyor da. Konuşmak istedim " benim koray Gaya " demek istedim. Ama diyemedim çünkü o beni kendini 2 dk zevk için satan kaltak sanıyordu. Gerçekten Gaya connor olmasam şu an öyle bir gücüme giderdiki. Şimdide gidiyor ama çok değildi. O beni Gaya connor olarak tanıyordu önceden. Ama artık Gaya diye birisi yokdu artık" Kutsal gece"vardı. Ve ona Gaya dan bağımsız olan Kutsal Gece'yi tanıtacakdım. Benim aslında Gaya olduğumu bilmeden Kutsal olarak ona yaklaşacaktım. Ve ona bu imâlarinin hepsini yutturacakdım. Hepsini...
Koraya doğru bir adım atarak.            

"Bana bak bay gereksiz. Oradan nasıl görünüyorum bilmiyorum ama arkadaşının altına aldığı sürtüklerle aynı muameleyi yapamazsın bana anladın mı beni!!" bağırdım. Çünkü beni aşşagılamışdı. Beni kimse assagilayamaz kimse.
"Şimdi şu erkek oruspusu olan arkadaşını al ve kaybol. Gerçi bunu senden istemem yanlış olur degilmi? sonuçta onun arkadaşısın , yani sende.." Koray lafımı kükreyerek kesti.Hayatımda birini delicesine kızdırarak böyle bir zevk alacağımı düşünmemiştim.
" Sen yürekmi yedin lan. Oradan bakınca nasıl görünüyoruz soranmı oldu kızım sana! Bak o çenenin tutmassan kötü olacak"
Bu dediği sadece beni kahkahara boğdu.

"Ne o zorunuzamı gitti. Sen beni nasıl sürtüklükle yargıladıysan,bende seni öyle yargıladım. Şimdi bana oradan kafa tutmaya çalışma. Nasılmış bir aşşagılık gibi yargılanmak?"
Susdu ve sadece bakdı.
Bunu fırsat bilerek adının Hıncal olduğu öküze bakdım. Sanki daha demin kendisine o lafları söylememişim gibi bana gülümseyip göz kırpdı. Adî herif diyerekden ileriye sürüklenen bavulumu elime aldım. Tamamıyla herşeyden soyutlanmış bir halde dik durarak yürümeye başladım. Koraya doğru her adımımda yüzünde anlamdıramadığım bir sırıtış beliriyordu. Tam yanından geçecegim sırada kolumdan  kavradı. O an içerisin de ona dönerek 'ne var' bakışı atarken 2 dk sürmeden Hıncal yanında belirdi. Şu an kelimenin tam anlamıyla tırstım. İkisininde yüzüne yayılan sırıtışları hiç hayra alâmet değildi...

✏Yorum ve votelerinizi bekliyorum✏

Kaçak SarışınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin