Rain Women, Beden Hırsızı

75 7 0
                                    

Ben Rain! Hayatımın en güzel bedeniydi. Her açıdan. Gerçekten. Ah. HARİKAYDI!

Şöyle, sabah uyandığımda kendime gelmem zordu. Annem olan kadın bağırıyordu.

"RAİN!" Ne olduğunu anlamadınız değil mi? Bir haftalığına kendi bedenime dönmüştüm! Dinleyin, açıklıyorum.

Gerçek adımın da Rain olduğunu öğrendim. Defterimin son sayfasında yazan Rain yazısı doğruydu yani.

Odamı süzdüğümde çok güzel bir odam olduğunu gördüm. Bir duvarda koca Ravenclaw'ın simgesi harika duruyordu.

Ranza gibi bir yatağım vardı ama alt katta yatak değil, yığınla kitap, asa, iksirler... yığınla güzel eşya olan bir masa vardı.

Yataktan atladım. Masanın üstünde siyah sayfalı kilitli, harika bir defter vardı. Kilidin nerede olduğunu biliyordum sanki. Mavi ve beyaz dolabın en alt rafındaki, kırmızı kutunun içindeydi.

Defter açıktı zaten.

Gerçek soy adımın, Women değil Hood olduğunu öğrendim. Annem ve babamın 27 Mart 2010'da boşandığını öğrendim. Şuana dek hiç sevgilim olmadığını öğrendim. Bir kolumda dövme olmasını istediğimi öğrendim. Mavi saçlarımın doğuştan olduğunu öğrendim. Mavi saçlı birini sevdiğimi öğrendim.

Mavi saçlı bildiğim tek bir kişi vardı ama daha neden olmasın?

Hayatımın en güzel bedeniydi. Gerçekten.

Yığınla fotoğraf olan bir defter vardı yanı başında. Oradan bir kaç fotoğraf alıp koydum benle gelen defterimin içine.

Evi gezdim. Safkan bir büyücü eviydi işte. Ama modern bir safkanın.

Annem oturmuş, gazetesini okuyordu. "Geçen bedenin nasıldı hayatım?" Diye sordu. Affallamış ve ona bakmıştım.

"Ne?!"

"Ah. Tabii sen anlamadın Rai." Rai demesi o kadar tanıdık ki. "Bak hayatım. Sen doğduğunda baban beni büyücü olarak bilmiyordu. Öğrendiğinde seni kurtarmak için bir büyü öğrenip denedim. Tabii ters tepti. Sen her hafta beden değiştirmeye başladın."

"Nasıl yani?"

"Üzgünüm hayatım. Denenmesi çok tehlikeli bir büyü olduğunu bilmiyordum. Geri dönüşü olmadığını. Yıllarca çalıştım. Kalıcı değil ama arada sırada bir haftalığına ruhun da benle olacak."

"Bu yaptığın şey, bir lanetti biliyorsun değil mi?"

"Evet. Senin için bir lanetti ama ödül olduğunu fark etmedin bile." Başımı sallayıp mutfağa baktım.

Yeşil bir masa ve gümüş sandalyeler. Gümüş rengi tezgah ve, yeşil duvarlar.
Slytherin ortak salonundan eşyalarla dekore edilmiş mutfak gayet tanıdıktı. Açıkçası burayı sevmiştim.

"Anne." Dedim ve sandalyeye oturdum. "Babam... Onu ne zaman göreceğim?"

"Onu göremezsin hayatım. Sen iki yaşındayken seni öldürmeye çalıştı. Bende ona bir lanet uyguladım. Onu evin bahçesindeki kuyuya bıraktım. Ona kuru ekmek veriyordum Sana büyüyü aramayı o kadar takmıştım ki, baban orada aylarca bıraktım. Suyu boldu. Sana doğru büyüyü yaptım, sen bir müddet içinde benden ayrıldın. Babanı çıkarttım." Sustu. Ona merakla baktığımda devam etti. "Onu uzağa gönderdim. Sidney'e."

"Sidney. Vay canına anne. Buranın yarı ılık yarı soğuk havasından adamı yakmaya göndermişsin."

"Açıkçası burası Roma hayatım."

"Ne?!" Bir anda ayağa kalkıp gülmeye başladım. "Sen ciddi misin? Bu muhteşem!"

"Bu arada sen nereye gitmiştin?" Dedi. Pencereye koşmaya başlamadan önce.

WITCH WEEKLY - EYLÜL 2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin