Doctor who:Akçora

Göl

Bir gölün kenarında durmuştu TARDIS. Deniz gibi,sonu görünmeyen bir büyüklükte,yeni gelen misafirleri umursamaz bir şekilde küçük küçük dalgalarını kıyıya vuruyordu. Arkalarında ise belirli bir düzlükten sonra başlayan orman heybetli dağların üstünü örtmüş,yaz ayının verdiği dinçliği her şeyiyle yansıtıyordu. İşte burada tertemiz bir hava vardı. Kız bu havayı içine çekerken biraz ilerideki otağları gördü. Otağların arasından hafif dumanlar çıkıyordu. Kaşlarını çatıp etrafını bir kez daha incelerken şaşırtıcı bir şekilde tanıdık gelen bu yeri,nereden hatırladığını bulmaya çalışıyordu.Doktor yanına gelince düşüncelerinden sıyrıldı ve merakla ona baktı. Doktor ise otağlara bakıp pantolonunu kemerinden çekerek:

-Baykal gölü,ahh!Uzun zaman önce burada bir moğol kabilesiyle karşılaşmıştım. Ama şu an ki zaman daha eski olabilir,dedi ve tornavidasını her bir yere doğrulttuktan sonra sonra baktığı kısma tekrar baktı." Hava çok temiz öyle değil mi?" diyerek gerinirken Öğrenci karşı tarafa gözlerini kocaman açarak baktı;

-Dikkat et!

Doktor'u kenara ittiği anda TARDIS'in kapısına bir ok saplandı. İkiside okun geldiği yöne bakarken Doktor acıyla kapıya döndü,yüzünü ekşiterek oku çıkarıp kapıya bir şeyler fısıldayarak geri döndü.

-Sen ne yaptığını zannediyorsun? Bu senin hayatında görebileceğin en büyük ve muhteşem gemi. Ben ise Doktor! Avcı, Yaklaşan Fırtına!... Seni.. Aaah! Yetti ama!..

-Sanırım pek tehdit yeteneğin yok gibi.

Kaşlarını çatarak kıza baktı. Öğrenci ise gülerek okun geldiği tarafa yöneldi. Doktor hızlı adımlarla arkasından ilerledi.

-Sen kimin tarafındasın? Hey, dur! Laftan anlamaz mısın hiç?!

Çalılıkların arkasında ellerini kaldırmış bir şekilde duran Öğrenci'nin yanına gelerek aynı şekilde ellerini kaldırdı.Bir adam onlara yayını doğrultmuş, Doktor'un geldiğini görünce yayı biraz daha germişti. Doktor sessiz bir şekilde başını kıza doğru eğdi.

-Madem bu yolculukta planları sen yapıyorsun söyle,şimdi ne yapalım?

-Yine o yeşil şeyi doğrultsan olmaz mı?

-Ha ha!Mükemmel plan küçük hanım. Olmaz, yayı çok ilkel, işe yaramaz.

-Konuşmayın! Şimdi sizi toya götüreceğim. Canavardan kurtulmamızı sağlayabilirsiniz. Benim de böylece bir adım olur.

İkisi de yan gözle birbirlerine baktılar...