Ben,
Senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen,
Gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın.
Odanda ocağın üstüne korsun,
İçinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
Şeffaf, beyaz camdan olsun.
Ki içinde beni görebilesin.
Fedakarlığımı anlıyorsun;
Vazgeçtim toprak olmaktan,
Vazgeçtim çiçek olmaktan,
Senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum.
Yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce,
Kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız.
Külümün içinde külün,
Ta ki bir savruk gelin,
Yahut vefasız bir torun,
Bizi oradan atana kadar.
Ama biz,
O zamana kadar,
O kadar,
Karışacağız
Ki birbirimize,
Atıldığım çöplükte bile zerrelerimiz,
Yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek,
Bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse,
Sapında muhakkak,
İki çiçek açacak;
Biri sen,
Biri de ben.
Ben,
Daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
Ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum,
Bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da,
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey;
Belki diyor.
18 Şubat 1945
Nazım Hikmet Ran
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şiir Dünyası-1
PoesíaDışarıya yağmur, Yüreğime hasret, Fikrime sen. Nasıl yağıyorsunuz üçünüz birden Bir bilsen. -Cemal Süreya