Polis aracında Ayşe teyzeyle beraber otopsi için hastaneye gidiyorduk. Nasıl yapacaktım peki ? babamın cansız bedenine nasıl bakabilirdim ? ellerim buz kesmişti, artık kendimi yaşamıyor gibi hissediyordum. Sanki artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Hani hayat sağ gösterip sol vuruyor diyorlardı ya, doğrusu hayat hiçbir yön göstermeyip, aniden vuruyor olmalıydı. Hiç beklemediğim yerden öyle bir darbe almıştım ki, nasıl toparlayacağımı bilemez bir haldeydim.
Hastaneye geldiğimizde, arabadan iner inmez kendimi sarışın bir hemşirenin kollarında buldum.Bana o kadar içten sarıldı ki, kendimi biraz daha güçlü hissetmeye başlamıştım. Sarılmayı bıraktığında;
" Efeydi galiba değil mi ? " dedi, gözlerimin içine bakarak. " Evet " dedim kısık bir sesle.
" Bende Ela, beni bir abla olarak görmeni ve seni götürmeden önce beni dinlemeni istiyorum, benim için çok önemli, lütfen beni dinleyebilirmisin ? "
Biraz düşündükten sonra " Peki " diyerek karşılık verdim.Kaybedecek birşeyim yoktu, üstelik çok önemli olduğunu belirtmişti. Hastanenin bahçesinde bulunan banka doğru ilerledim. Arkama baktığımda, Ayşe teyzenin polis arabasıyla geri gittiğini görmüştüm. Ama üzülemedim. Biraz sonra babamın cansız vücudunu görecek olmamdan daha üzücü bir şey olamazdı benim için.
Ela abla yanıma oturduğunda, başını omzuma koydu. Çok şaşırmıştım. Daha önce tanımadığım birisinin saçlarını seyrediyor olmak tuhaftı. Neden bilmiyorum ama kendimi güvende hissediyordum. Başımı saçlarının üstüne koydum ve gözlerimi kapadım. O kadar güzel bir koku vardı ki, kendimi kaptırmış, hayallere dalmıştım.
Babamı görüyordum elbette, el sallıyordu bana uzaktan. Koşuyordum ona doğru, ama hiç azalmıyordu mesafe. Yaklaşamıyordum bir türlü. Bu sırada bir ses duydum, ve tekrar her yer zifiri karanlığa dönüştü.
" Ben ailemi üç yaşında trafik kazasında kaybetmişim. Kimsem yokmuş ve yetiştirme yurduna vermiş beni yetkililer. Orada büyüdüm ben. Okula başladığım zamanlar bir aile evlat edindi, bir ay sonra geri verdiler beni. O kadar yalnız yaşadımki ben, ne bir sevgili istedim hayatımda ne de bir arkadaş. Sağlık lisesini bitirdiğimde ayrılmıştım oradan, artık hemşire olarak çalışabilecektim. Kendim bir ev tuttum ve orada yaşamaya başladım."
Gözlerim kapalı bir şekilde dinliyordum Ela ablayı. O ise başını kaldırmadan omzumda anlatıyordu hayatını.
" Hayat çok küçük yaşta büyüttü beni. Çok şey öğrendim belki, ama hiçbir zaman hayatımda ki o boşluk dolmadı benim. Dört saat önce bir hasta geldi, yaralanmalı trafik kazası. Tüm çabalara rağmen kurtarılamadı. Morga indirilmesinin ardından bir dedikodu yayılmaya başladı hastanede. Ölen adamın, lise çağlarında oğluyla kaldığı ve başka kimsesinin olmadığı kulaktan kulağa dolaşıyordu. Bunu duyduğumda dayanamayıp dosyasını araştırdım. Gerçekten doğruydu. Efe Altay, artık kimsesizdi. Ben hayatımda hep bir ailemden bir insan olsun, beni çok sevsin istemişimdir. Eğer istersen bundan sonra beraber yaşabiliriz Efe'cim. Sen benim canımdan çok sevdiğim kardeşim olursun. Bende senin biricik ablan..."
Gözyaşlarını siliyordu Ela abla. Ben ise şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Benim babam vefat etmişti. Belkide hâla kendime gelememiş, şok içerisindeydim. Ama bundan sonra ki hayatımıda nasıl geçireceğim hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bende hep istemiştim, onun gibi güzel bir ablamın olmasını. Ama babamın acısı nasıl geçicekti ?
Onunla beraber yaşamanın bana güç vereceğini düşündüm o an. Bu süreci en iyi bu şekilde atlatabilirdim.
" Önce yapmamız gerekeni yapabilirmiyiz ? " dedim, başımı öne eğerek...
" Gel benimle " dedi, Ela abla. Hastaneden içeri girdikten sonra tam dört kat aşağıya indik. Ve o yazıyı gördüm.
MORG
Babamın öldüğüne bu kadar çabuk alışmış olamazdım. Şokta olduğum için alışmış gibi geliyordu sadece.
" Hazır mısın ? "
" Hazırım. "Yavaşca içeri girdik. Çok soğuktu. Masanın üstünde beyaz örtüyle kaplanmış bir beden, hareketsiz yatıyordu. O benim babam olamazdı. Ela abla örtüyü kaldırdığında, vücudu mosmor , gözleri kapalı babamı gördüm. Onu öyle gördüğümde, yaşamamın hata olduğunu düşündüm. Onsuz nasıl yaşayacaktım ?
Gözyaşlarım soğuk bir şekilde akıyordu. Adeta kanım donmuştu, daha fazla dayanamamıştım. Koşarak kaçtım oradan. Merdivenleri öyle bir çıkıyordum ki, sanki her adımda babama daha fazla yaklaşıyordum. Hastaneden çıktığım da, gözüm köşedeki korkuluklara takıldı. Oraya doğru koşmaya devam ettim. Aşağısı oldukça yüksekti. Korkulukların diğer tarafına geçtim. Babamın o hâli gözlerimin önünden bir türlü gitmiyordu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyor, bir yandan ise hıçkırarak ağlıyordum.
Yaşamak istemiyordum artık. Babamı görmek istiyordum ben. Babamın yanına gitmeliydim. Bir elimi çektim korkuluktan, biraz eğildim, gözlerimi kapadım ve diğer elimide bıraktım.
Göğsümde bir baskı hissediyordum. Ölmüşmüydüm ? gözlerimi açmaya korkuyordum. Ama ne olduğunuda çok merak ediyordum. Yavaş yavaş açmaya başladığımda gözlerimi, hâla yaşadığımı fark ettim. Bir çift kol sımsıkı tutuyordu beni. Bu güzel koku onun kokusuydu. Ela abla, öyle sıkı tutuyordu ki beni, bir hamle yapsam beraber düşebilirdik. Ama bunu bile bile bırakmıyordu beni.
" Bırak beni lütfen, babam olmadan yaşamak istemiyorum, çek kollarını ! "
" Artık ben varım ablacım, lütfen sakin olmaya çalış, bak ben yanındayım ve hep yanında olacağım söz veriyorum. "
Bu sabah lisedeki ilk günüme gitmek için heyecanla uyanmıştım, keşke hiç uyanmasaymışım. Keşke hiç başlamasaymışım liseye, keşke gitmeseymiş babam bu sabah işe, bırakmasaymış beni bu dünyada tek başıma.
•••••• VE O GECE GELDİĞİNDE, HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK ••••••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LİSE DEFTERİ
Teen Fiction"İLK AŞKLARIN, YILLAR SÜREN DOSTLUKLARIN, ESKİMEYEN ANILARIN BULUŞTUĞU BİR DÜNYA HAYAL ET! " 14 yaşında liseye yeni başlayan Efe yaşadığı dram dolu olaylardan sonra hayatına nasıl devam edecek ? Kimi zaman yüreği paramparça olacak, kimi zaman baş...