Kimse onları kıskanmıyordu. Çünkü
herkes böyle bir görüntüye bakmaktan hoşnuttu.Eve geldiğinde kitaplarını çıkararak az olan ödevlerini bitirdi. Çünkü burada kimse, kimseyi zorlamazdı. Birkaç derse çalıştı ve sonra yatağında uzandı.
Birkaç saat sonra telefonunu eline aldı. Arkadaşıyla birkaç dakika boyunca mesajlaşmayı sürdürdü, sonra sıkılıp eline paletini alarak tuvaline yürüdü. Fırçasını pembeye batırarak ağacın gövdesini boyadı.
Zemini maviye boyarken, güneşi yeşile, bulutları kırmızıya, ağacı beyaza boyadı. Arka planıda sarıya boyarken işini tamamladı. Detaylarıyla çizdiği büyük ve görkemli ağaca bakarak kendiyle gurur duydu.
O bir harikaydı!
Bu resmide odasında kalan tek boşluğa astı. Odasının duvarları, bir sürü tuvalle doluydu. Eşyaların ve kapıların arkasında bile vardı. Hemen dip dibe oluşları yüzünden bir an duvarlarının rengini hatırlayamadı.
Neydi?
Büyük ihtimal pempeydi. Çünkü tavanı beyazdı. Buradaki kızlar pembe ve beyaz giyerlerdi. Eşyaları, giysileri, odaları öyle olurdu. Çünkü pembe, kızların rengiydi.
Oğlanlarınsa mavi ve beyaz.
Kadınların kırmızı, beyaz,
Erkeklerin lacivert ve beyazdı.
Renkler insanlara adaletli bir şekilde paylaştırılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Ev Laleli Porselenden
ParanormalBurada her şey güzeldir. Herkes işinden memnun ve başarılıdır. Kimse mutsuz değildir. Kimse birbirini kırmaz. Hırsızlık yoktur, gece kilitlenmez kapılar. Kimse kıskanç, kibirli, öfkeli değildir. Eşyalar, sahip olunanlar kıskanılmaz. Kimse birbirini...