Neden böyle beceriksizim bilmiyorum ama video ekleyemiyorum hikayeye..!! Kate Voegele Hallelujah dinleyebilirsiniz yanında, ben bu şarkının başka bir versiyonunu seviyorum aslında ama bu da idare eder :)
''Gerçekten hoşuma gidiyorsun.'' Diyerek yavaşça bana yaklaştı. Boynuma doğru eğildi ve çeşitli yerlerini emmeye başladı. Ilık nefesini vücudumda hissetmek, donup kalmama sebep olmuştu. Birkaç saniye tereddütte kalsam da, tişörtümü çıkarttığında, onu istediğim konusunda kararlıydım..
***
Sabah yatağımda uyandığımda yanımda Justin de vardı. İlk olarak, ilişkiye girdiğimizi sansam da, ardından dün olanları hatırladım;
Justin tişörtümü çıkartıp vücudumu süzdü ve çarpık bir şekilde gülümsedi.
''Seninle çok eğleneceğiz Asia.'' ''Ama öncelikle, sen de bana kendini anlat.'' Tişörtümü tekrar üzerime geçirdikten sonra sanki masal dinlemeyi bekleyen bir çocuk gibi gözlerimin içine bakmaya başladı.
''Anlatacak pek bir şeyim yok aslında.. Her şey çok normal.''
''Emin misin? Senin gibi bir kızın normal bir hayatının olabileceğine inanamam. Kendine bir bak!'' Dedi dalga geçercesine.
Koltuktan kalktım ve daha rahat bir şekilde tekrar oturdum.
''Annem beni doğururken ölmüş. Ben de babam sandığım bir adamla yaşadım 16 yaşına kadar. Ama daha sonra babam olmadığını öğrendim ve evden kaçtım.''
Şaşkınca yüzüme baktı. ''Hepsi çok yeni.. Sen kaç yaşındasın şimdi?''
''18.''
''Birkaç yaş daha büyük olduğunu düşünmüştüm. Çünkü..'' Doğru kelimeyi bulamayınca elleriyle anlatmaya çalıştı. Ama yine beceremeyince devam etti. ''Baya bir dolgun vücudun. Ondan.''
Gülümseyip bir yastığı yavaşça yüzüne vurdum. ''Pekala, dışarıya çıkalım mı?'' Diyerek doğruluyordum ki, Justin kolumdan tuttu ve devam etmemi istediğini söyledi.
''Sonra?''
''Sonra, en yakın arkadaşım Jessie'lerde kaldım bir yıl. O yıl bir avukatın yanında sekreterlik yapıyordum ve para biriktirip kiraya çıktım bir sonraki sene. Ardından da bu işe alındım ve Los Angeles'a geldim.''
''Üzüldüm. Özellikle annen için..''
''Ben hiç üzülmüyorum.'' Diyerek yalan söyledim ona.
''Pekala.. Biliyor musun? Seninle dışarıya çıkmayı çok isterdim ama tüm gün hastanedeydim ve çok yoruldum, uyuyalım mı?''
Bu teklif bana da cazip gelmişti. Pekala dedim ve elinden tutup onu yatak odasına götürdüm. Perdeleri kapattım ve hala aydınlık olan odada uyuyabileceğimi umarak yatağa yattım.
İkimiz de sırt üstü yatıyorduk ve en sonunda Justin bana dönüp;
''Arkanı döner misin? Sarılacağım.'' Diyerek beni döndürdü. Sıcacık vücudunu bana yaslamasıyla onun yanında uyuyamayacağımı anladım ve gözlerimi dinlendirmekle yetindim. Saatlerce buna devam ettikten sonra, havanın kararmasıyla ben de uykuya daldım.
Uyanması için Justin'i dürttüm.
''Justiinn!!'' Hiç kıpırdamadığını fark ettiğimde yatağa çıkıp zıpladım. Gerçekten derin uyuyordu. Ben de en sonunda sırt üstü yatan Justin'in üzerine çıktım ve kollarımdan destek alarak yüzünü incelemeye başladım. Uzun kirpikleri, dolgun dudakları, ilk tanıştığımız günden beri çok hoşuma giden çenesi... Gerçekten o kadar yakışıklıydı ki... En sonunda, ondan bir tepki gelmeyince dudaklarımı dudaklarına yaklaştırdım. Son bir umut belki uyanır diye yüzüne üfledikten sonra hayal kırıklığıyla dudaklarını öpmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Make Me Sad
Fanfiction''Sadece.. Seni kıskandım.'' Şaşkın bir şekilde ona baktım. Dudaklarını dudaklarıma yavaşça yaklaştırdı, ben yine geriye kaçmaya çalışsam da, sağ eliyle sırtımı tutarak buna engel oldu ve sertçe dudaklarımı emmeye başladı. İlk birkaç saniye karşı ko...