Justin usulca yaklaşıp, yanağıma masum bir öpücük kondurdu. Tereddütle elimi yanağıma götürdüm ve ben daha ona bakamadan, o yanımdan kalkıp kendi yatağına yattı..
***
Uyandığımda hava hala karanlıktı ve Justin yatağında yoktu. Usulca Pattie'ye yaklaştım.
Benim hiç annem olmamıştı. 16 yaşına kadar üvey babamı babam sanıyordum ve onunla yaşıyordum. Fakat onun babam olmadığını, daha doğrusu kadın pazarlayan biri olduğunu öğrendiğimde evden kaçtım ve bir yıl kadar Eliza'larla yaşadım. Bu sürede bir avukatın yanında çalışıp para biriktirdim ve ardından kendi evime çıktım. Şimdi de bu iş için Kaliforniya'dayım.
''Demek uyandın.'' diyerek odaya girdi Justin.
''Evet, uykum kaçtı.''
''Kız kardeşim Jazmyn annem eve gitmeyince sorun çıkartmış, ben de onu buraya getirdim. Aşağıda çocuklarla birlikte..''
Bana iyice yaklaştı.
''Sen olmasan annemin ameliyattan çıkmasını beklerken kalp krizi geçirirdim.'' diyerek güldü.
''Abartma lütfen. Bak annen iyi, her şey yolunda.'' diyerek fark etmeden ellerimi saçlarına götürmüştüm. Karanlıkta rengini tam anlayamasamda, gerçekten güzel gözleri vardı. Daha önce hiç fark etmemiştim. O da benim yüzümü inceliyordu. Yavaşça dudaklarını benimkilere yaklaştırmaya başlamasıyla kendimi bir adım geriye attım.
''Pekala... Seni kardeşimle tanıştırmamı ister misin?''
Tamam anlamında başımı salladım ve onu takip etmeye başladım. Boş asansöre bindiğimizde kendimi hemen bir köşeye attım. Sessizlikten nefes alışverişlerimin duyulduğunu fark ettiğimdeyse asansörden inene kadar nefesimi tuttum. Bunu neden yaptığımı anlamasamda, böyle olması gerekmiş gibi hissetmiştim.
Hastanenin çocuk köşesine geldiğimizde, ağlayan bir kız çocuğu bizi karşıladı.
''Bebeğim, ne oldu?'' diyerek kızı kucağına aldı Justin.
''Arkadaşlarım gitmek zorunda kaldı.. Ve... Beni unuttun sandım...'' hıçkıra hıçkıra konuşuyordu Jazmyn.
''Pekala.. Sakin ol, buradayım. Bak bu Asia, benim arkadaşım.'' Jazmyn'e beni işaret edip gülümsedi Justin.
''Merhaba bebeğim.'' olabildiğince sevecen bir şekilde el salladım.
''Merhaba.'' utangaç bir şekilde cevapladı. Hala şokta olduğunu anlamak zor değildi.
''Hadi gidip bir şeyler yiyelim, acıkmış olmalısın.'' Jazmyn'i biraz gıdıklayıp, tam karşımızda olan, iki hemşire ve bir görevliden başka kimsenin olmadığı kafeye doğru yürümeye başladı.
Bir masaya oturduk ve Justin beni Jazmyn ile bırakıp bir şeyler almaya gitti.
Daha önce hiç küçük bir çocukla yalnız kalmamıştım. Kendimi bir şey yapmak zorunda hissediyordum ama aklıma bir şey gelmeyince ben de Jazmyn'e gülümsemekle yetindim. O da hala ıslak olan gözleriyle bana bir süre baktıktan sonra, tebessüm etti.
''Seninle neden daha önce tanışmadık ki?'' diye sordu merakla. ''Abim beni herkesle tanıştırır.''
''Çünkü abinle daha dün tanıştık, ben onun yeni asistanıyım.''
''Yani Eliza yerine artık sen mi varsın?'' dedi sanki çok ilginç bir şey gibi.
''Yoksa onu seviyor muydun?'' dedim tedirginlikle.
''Hayır, sadece abimle sevgiliydiler.''
Gözlerimi ayaklarıma kaydırdım ve sanki biri bana hakaret etmiş gibi hissetmeye başladım. Jazmyn de bir sorun olduğunu anlamış olsa gerek, ''Ben olsam seninle çıkardım ama, üzülme.'' diyerek, sanki küçük bir bebekle ilgilenir gibi, yanıma yaklaşıp başımı okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Make Me Sad
Fanfiction''Sadece.. Seni kıskandım.'' Şaşkın bir şekilde ona baktım. Dudaklarını dudaklarıma yavaşça yaklaştırdı, ben yine geriye kaçmaya çalışsam da, sağ eliyle sırtımı tutarak buna engel oldu ve sertçe dudaklarımı emmeye başladı. İlk birkaç saniye karşı ko...