Geldiğim adresin doğru olup olmadığını kontrol etmek için telefonumdaki konumu açmaya yeltendiğim sırada içeriden gelen hararetli erkek sesleri bu adresin doğru olduğunu onaylamıştı. Açmalarını umarak zile bastım.
Tekrar bastım.Tekrar ve tekrar bastım.
Elimi kaldırmış kapıya vuracağım sırada kapı açıldı. Karşımda Jimin'i görmeyi beklerken Taehyung'u görmem küçük çaplı bir kalp krizi yaratıyordu ama geçti. Çok uzun süreli değildi.
Şaşırmadım değil. Yoongi'yi gördükten sonra başkalarına karşı kriz yaratmıyor sanırım.
Canım kalbim.
"Jin hyung, sanırım o kız geldi." Taehyung tüm şapşallığı ile öylece bana bakarken istemsizce gerildim.O kız da ne demek ya? Jimin onlara ismimden bahsetmedi mi?
"Ah. Hoş geldin. D-denısı mıydı?" Taehyung'un aksine Jin,tüm sıcakkanlılığı ile konuştu.
"Deniz." dedim telaffuzunu kibarca düzelterek.
"Deniz! Pekala,içeriye gelsene" diyerek Taehyung'un yapmadığı yaparak kapıyı arayalıp içeriye davet etti.
Bu Jin, Taehyung'un yapamadığı şeyleri yapmakla görevli olmalı.
İçeriye girdiğim anda tüm gözlerin bana çevrilmesiyle kısa süreli şok geçirmiştim.
Tanrı aşkına... Bunlar BTS!
Hoseok benim geldiğimi fark etmemiş olacak ki elindeki devasa büyüklükteki beyaz ayıcığa yumruk atmaya devam ediyordu.
"Seni sersem! Senin burada ne işin var? Seni göt bey-"
"Hoseok!"
Jin'in uyarısıyla kendisine gelen Hobi, beni fark ettiğinde hızla ayağa kalkıp eğilerek selamladı.
Ay kibar çocuk.
"Hoş geldin Deniz!" Namjoon büyük gülümsemesiyle beni selamladıktan sonra diğerleri ile selamlama faslına geçmiştim.
Jungkook gözlerini kısıp bana bakarken hiç rahat değildim aslında.
"Seni daha önce görmüş gibiyim."
"Gangnam'da ki imza gününde yanlışlıkla kafalarımız çarpışmıştı." diyerek onu yanıtladım.
Bak bak. Demiyor ki -sana Yoongi hyung'un telefonundan mesaj atmıştım- uyanık çocuk.
Dakikalardır gözlerimle taradığım Jimin sonunda salona teşvik edebilmişti. Beni gördüğünde duraksadı.
"Yoongi hyung turnayı gözünden vurmuş."
"Efendim?" diyerek sorduğumda Jin onun omzuna vurdu.
Her şeyden habersiz Taehyung inatla yanındakileri -Kim bu?- -Yoongi hyungla bağlantısı ne,- gibisinden sorulara maruz bırakıyordu.
"Geçen sabah Yoongi hyung bu kızla buluştu. Hemde gizlice!" Hoseok'un gizli söylemesi gereken bu cümleyi,bağırarak söylemesi ortamı tuhaf bir havaya bürümüştü.
"Bana yardım edebilir misin?" diyen Jin,sanki adeta bana yardıma koştu.
Canım Jin.
Onun peşine takılıp büyük olduğunu hayal ettiğim fakat sıradan olduğun gördüğüm mutfağa girdim. Masa tamamen alışveriş poşetleriyle doluydu. Tezgah ise... bir ton bulaşıkla..
"Bulaşıklara bakma,onları ben halledeceğim. "
"Hayır,hayır. Bulaşıkları ben halledebilirim. Sen pastanın yanında ne yiyeceğinizi hazırla istersen. Kore yemeklerine pek aşikar değilimdir." diyerek gülümsediğim de kafasını sallayıp dolabın arkasında duran yemek önlüğünü kafasından geçirdi.
Şuan BTS ile birlikteydim ve bulaşık yıkıyordum. Üzerimde ki beyaz elbisemin çamaşır suyu olmaması için ayrı bir çaba sarf etmiştim.
Harika değil mi? Bence evet.
3 saat gibi gelen bu 20 dakikanın sonunda bulaşıkları halletmiş tezgahı güzelce silmiştim. Jin ise yemekler için son dokunuşlarını yapıyordu. Duvardaki saate baktığımda çoktan saatin 22:10 olduğunu gördüm.
Yoongi ne zaman gelecekti ki?
Onun bana attığı son mesajdan sonra bir daha konuşmamıştık ve onu gördükten sonra ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
"Saat 11'de burada olur. Varyete programında geç saatlere kadar çekimde kalıyor."
"Anladım." diyerek geçiştirmeye çalıştığımda Jin bilerek yaparcasına tekrar konuştu.
Utanıyorum,yanlış anlaşılıyorum Yoongi hakkında konuşma lütfen.
"Onunla nasıl bu kadar iletişim halinde oldun şaşırdım doğrusu. O insanları pek sevmez de."
"O çoğu şeyi sevmiyor gibi görünüyor." diyerek güldüm. Kırmızıya bulanmış eldivenleriyle kimchi'yi karıştırırken kafasını kaldırıp bana baktı. "Ona iyi bak olur mu?" dediğinde boğazımda bir gıcıklanma oldu ve öksürük krizine girdim. Yüzüm git gide kızarmaya başladığında, Jin telaşla yanıma gelip iyi misin gibisinden soru sormaya başladı.
İyiyim geri zekalı.
Nasıl bir cümle bu? Ona iyi bak felan!
"Ne oluyor?" diyerek içeriye giren Taehyung, Jimin ve Jungkook üçlüsü gözlerini büyülterek bana bakmaya başladılar. Jin'in uzattığı suyu içiyordum ki "hiç,sadece Yoongi'ye iyi bakmasını söylemiştim. Birden böyle oldu." diyen Jin'in kafasından aşağı suyu boşaltmak istedim.
3'lüden 2'si kahkahalara boğulurken Taehyung tüm ciddiyetiyle Jin'e döndü.
"Neden Yoongi hyung'a onun bakmasını söyledin ki?"
Bu ortamda daha fazla kalmak istemediğim için hızlıca mutfaktan çıkıp salona Hobi ve Namjoon ikilisinin yanına gittim. Mutfaktaki gülüşmeler Jin'in -şimdi bana yardım ediyorsunuz-uyarısıyla son bulmuştu. Kendimi boş koltuklardan birisine attığımda Namjoon ve Hobi sessizliğe bürünmüş bana konuşmam için bakıyorlardı.
"Neler yapıyorsunuz?" diye boş bir soru yönelttim.
"Balon şişiriyoruz." dedi Hobi, elindeki balonları göstererek. "Aslında sadece ben şişiriyorum o ise uyumak için bahaneler arıyordu."
Hafifçe kalkıp masanın üzerindeki balonlardan bir avuç alıp tekrar oturdum.
"Ee, ne demişler. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Hadi şişirelim."
"Kim demiş bunu? Hem ne demek bu?" diye meraklı gözlerle cevap almayı bekleyen Namjoon'a ne açıklama yapacağımı düşünmeye başladım.
"Bir atasözü. Anlamı ise birlikten kuvvet doğar gibi."
"Cümlenin sonuna da bir atasözü kattın galiba?"
"Nasıl anlatacağımı bilmiyorum. " diyerek yanaklarımı şişirdim. Karşımdaki ikili güldükten sonra Hoseok kaşla göz arasında Namjoon'un eline balon sıkıştırdı.
"Oyalanma,şişir."
Tüm balonları şişirmeyi bitirdiğimizde üçümüz kıpkırmızı olmuş vaziyette salonda öylece oturuyorduk.
"Yoongi hyung birazdan burada olur. Ona yurtta olduğumuzu söyledik. O buraya geliyor."
Taehyung hararetli bir şekilde duyurusunu yaptığında kalbimin hızlı hızlı attığını fark ettim. Adını duyduğumda bile bu denli çarpıyor olması beni deli ediyordu. Gürültüyle içeriye giren diğer üyeler yere oturdu ve benim iç sesimin susmasına yardımcı oldu.
"Deniz'i ne yapacağız?"
"Ne demek ne yapacağız?"
"Yani Yoongi hyung'a süpriz olması gerekiyor. Saklamamız doğru olmaz mı?"
"Nereye saklayacağız?" Jimin ve Hobi'nin nereye saklayacağız tartışması sonucunda hiç bir yere saklanmayacağım sonucuna vardık. O geldiğinde ışıklar kapalı olacak ve içeriye girdiğinde hep birlikte -İyi ki doğdun Yoongi!- diyerek bağıracaktık.
Plan sıradan, klasik ve uzun uğraşlar sonucu Jungkook'un sunduğu bir plandı.
Pencereden gözetleme işine başvuran Taehyung aniden bağırdı." Geldi,geldi. Işıkları kapatın! Herkes yerini alsın!" derken savaş için hazır bulunuyorduk.
Jin ışıkları kapatıp masanın ortasına geldi. Hope ve Jimin iş birliği sonucunda iteklenerek tam ortaya koyulmuştum.
Anahtar sesiyle kapının açıldığı duyduğumuzda herkes ölüm sessizliğine bürünmüştü.
Beni gördüğünde ne tepki verecekti merak ediyordum.
Bir anda açılan ışıklarla bütün üyeler çığlık atarak bağırmaya başladı.
"İYİ Kİ DOĞDUN YOONGİ!'"
Ben ise o çığlıkları ilk kez duyduğum için ellerim ile kulaklarımı kapatmış Yoongi'ye bakıyordum.
"BANA SÜPRİZ YAPACAĞINIZI TAHMİN ETMİŞTİM!! O YÜZDEN SOJU ALD-"
Yoongi'nin bakışları benim bakışlarımla buluştuğunda o sevimli gülüşü bir anlığına yok olmuş,yüzü tamamen şaşkın bir ifadeyle bürünmüştü. Ellerimi kulaklarımdan çekerek gülümsedim.
"Merhaba!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOU ARE MY FAN! m.yoongi | BxG ✅
FanfictionMinType : Kakaotalk ID'ni bayrağın arasındaki not kağıdına yazmışsın. SkyMin : Bunu Min Yoongi'ye verdiğimi zannediyordum,yoksa yere mi düşmüş? MinType : Hayır,bana verdiğinden emin olman için sana mesaj attım. SkyMin : Bu demek oluyor ki? MinTyp...