Sevmek!
Daldaki yaprağın toprakla buluşmasına şahitlik.
Yeniden yeşereceğini bilip beklemek.
Güneş tam tepedeyken gölgesiz kalmak.
Çakıllı yolda ayakkabını kaybetmek.
Soğuk mutsuz gecelerde, yakacağın bittiğinde hayallerle ısınmak.
Vakitsizlik, sebepsizlik...
Sahiplenmek çok uzaktayken...
Acı çekmek, zayıfken...
Ait olmak, nefes alırken göğsünde sesi dinlemek.
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerde yasamak.
Gökuşağının renklerinde kaybolmak.
Soğuk sokaklarda kaldırımları aydınlatan sokak lambasına şiir yazmak.
Tuvaldeki fırça kadar usta...
İlk adımlar gibi masum ve amatör…
Sayfalarca ağlarken, noktada gülümsemek.
Kırgın şiirlerde papatyaları teselli etmek.
Bir akşamüstü güneşle vedalaşırken bahane tutmak ağlamaya, vedaları…
Özgürlüğü gökteki kuştan ziyade, gönülden kelimeden sormak. İki satırda sevdayla buluştuğu için.
Uzun yolda sefasız kalmak.
Sesinle ağlamak, seviyorum derken…
Bir kitapta yaşarken, maviyi hep ona benzetmek
Duayı sessizce yapmak, acı ılık ılık yüreğe akarken...Sokakta kimsecikler yoktu, kirli ellerim çekiniyor, dokunamıyordu rüzgâra. Adımlarımda hissizleşen acılar ve duygusuz bir mutluluk. Belli değildi kimin sevdası kimin ellerinde. Güneş yüzünü göstermeye aciz, yağmur ıslatmaz gözyaşlarım kadar yüzümü. Karanlık siyaha küskün gibi, gönlümü mesken edinme peşinde. Ayakkabılarıma birikmiş ıslaklık rahatsız ediyor, ellerimde sana göndereceğim çiçekler sonu gelmemiş kelimelerle dolu… Dillerde sevda kirlenmişken, yolunu bulamazdı kelimeler, ben de sakladım hepsi ilk an gibi tazeler…
Furkan TUNÇEL'
Daha fazlasi www.azizgenc.com da