BÖLÜM 1
Mezuniyetten sonraki gece grubumuzun 3.üyesi Sophie'nin evinde kaldık. Christina daha uyanmamıştı. Sophie erken kalkmaya alışkın biriydi. Anne ve babasından nefret ediyordu. Aile içerisinde tek sevdiği insan Abisi Mark'dı. Kalkma sebebi de sanırım ona sabah işe gitmeden önce kahvaltı hazırlamak istemesiydi. Yerinde olsaydım bunu yapmazdım. Sanırım bunu zorunda olduğu için değil, gönüllü olduğu için yapıyordu. İşi bitince Sophie tekrar yatak odasına, yanımıza döndü. Sessizce odadan içeriye girdi ve içeriyi yokladı. Uyanık olduğumu görünce içeriye girip yanıma oturdu.
- " Günaydın Tatlım." dedi ve gülümseyip beni öptü.
- " Günaydın Sophie." bende onu geri öptüm.
Karşı yatakta uyuyan Christina'ya baktık. "Sence onu uyandırmalı mıyız?" diye sordu. Gülümsedim ve " Uyandırmazsak geç bile olsa ardımızdan Alaska'ya gelir ve bizi öldürür" dedim. Sanırım haklısın dedi ve yanımdan kalkıp Christina'nın baş ucuna gitti. Yanına eğildi ve tekrar başını bana çevirdi. Güldü, ben de başımla onayladım. Dilini çıkarıp Christina'nın burnunu birkaç kez yaladı. Christina bir çığlıkla yattığı yerden fırladı. Kahkaha atmaya başladım. Aynı şekilde Sophie de kahkaha attı. Christina cırtlak bir sesle "SÜRTÜKLEEEER! SİZİ GEBERTİCEM!" diyerek Sophie'yi saçlarından yakaladı ve yattığı yatağa gömdü. Boğuşuyorlardı, saçları başları dağıldı. Ben gülmeye devam ediyordum. Bir süre sonra aralarındaki kavgayı bırakıp bana baktılar. Gülmeyi kestim. Fakat bu beni kurtaramazdı. Sophie ve Christina hemen fırlayıp benim üzerime çullandılar. Bende dayanamadım yatağın üzerine yumuldum. Christina beni gıdıklıyor, Sophie ise burnumu yalıyordu. Gülme krizine girecektim ki Sophie'nin annesi kapıyı tıklattı ve beni bıraktılar. Nefes nefese kaldım. "Kızlar iyi misiniz?" diye sordu. Sophie " EVET!!! SORUN YOK!" dedi ve kalkıp kapıyı annesinin üzerine kilitledi. Tekrar bana döndü. Göz göze geldik. Biraz daha fazlasına dayanamazdım. "Sophie, Christina lütfen." dedim. Sanırım bana acıdılar. Birbirine bakıp kahkaha attılar. Sophie " Artık buna bir son verelim. Fazla zamanımız kalmadı. 30 dakika sonra hava alanında olmamız gerekiyor. Uçak tam 1 saat sonra kalkacak. " dedi. Christina ile Ben kalkıp etrafı toparlamaya başladık. Sophie ise o sırada banyonun yolunu tuttu. İşimiz bitince mutfağa gidip kahvaltı ettik. Sophie'de 10 dakika sonra bize katıldı. Babasıyla ve annesiyle masada ufak bir tartışma yaşayacaktı ki bize bakınca sustu. Buz gibi soğuk bir kahvaltı masasından kalktık ve bavullarımızı Sophie'nin yatak odasından girişe taşıdık. O kadar çok şey almıştık ki sanki gerçekten hiç geri dönmeyecektik. Kapıda 5 dakika Sophie'yi bekledik. O sırada Christina cep telefonuyla birini aradı ve konuşmaya başladı. Kim olduğunu kestiremiyordum. Bu saatte kimse Christina'nın telefonuna cevap vermezdi. Tam beklemektek sıkılıyordum ki Sophie kapıdan çıkıp yanımıza geldi "Kızlar beklettiğim için üzgünüm. ". Taksi gelmişti bile. Şöför bagajı açtı biz de bavulları yerleştirip taksiye bindik. Hava limanına doğru yola çıktık.
Girişe varır varmaz Sophie cep telefonuyla birini aradı ve taksiden uzaklaştı. Christina ve Ben taksiden inip bagajdakileri almak için aracın arkasına geçtik. Taksi şöförü bavullarımızı indirdikten sonra oradan ayrıldı. Biz ise hala Sophie'yi bekliyorduk. Saate baktım, uçağın kalkışına pek bişey kalmamıştı. Bavullarla birlikte Sophie'nin yanına yürüdük. Tam o sırada "İçeride görüşürüz Louis" dedi ve telefonu kapattı. Bize dönüp hadi gidelim dedi. Hava limanının içine doğru yürümeye başladık. Etrafa bakına bakına bir süre yürüdükden sonra geniş pencerelerin uçuş pistine bakan tarafına vardık. Pistin kenarında hiç uçak yoktu. Sadece ufak bir jet. "Bununla mı gideceğiz?" diye mırıldandım kendi kendime. Christina bunu nasıl duyduysa artık "EVET! EVET! EVET!" diye ciyakladı. Sophie derin bir nefes aldı ve gözlerini Christina'ya devirdi. Christina ise tekrar eski moduna U dönüşü yaptı. Sırıtmaktan kendimi alamadım. Tünele doğru yürümeye devam ettik. Görevliler eşliğinde jetin önüne geldik. Jetin kapısı biz gelmeden önce açılmış gibiydi. Sanırım jette yalnız değildik. Sırayla jete bindik. Ardımızdan kapılar kapandı. Bavullarımız girişteki kabinin içerisine konulup kapatıldı. Biz de yolculara ayrılan bölüme girdik. İçerisi güzeldi. Tekli karşılıklı koltuklar ve her ikilinin yanında bir pencere vardı. Kalkışa 3 dakika kala etrafa bakınmayı bırakıp yerlerimizi aldık. Sophie ile Christina karşılıklı oturuyordu. Bense yalnızdım. Karşımdaki koltuk boştu. Havalanmakta olan jetimizin penceresinden dışarıya dalgın dalgın bakıyordum ki jetin kuyruk tarafındaki kapının ordan sesler gelmeye başladı

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Ölüm
Mystery / ThrillerAlaskadaki kar festivaline gitmek üzre yola çıkan bir kafilenin jeti bir arıza sonucu Kuzey Kanada da karlarla kaplı ve vahşi hayvanlarla dolu bir araziye düşer. Bu arazi Amerikan hükümetinin yerel yönetime baskısı ile birlikte giriş ve çıkışlara ka...