1.BÖLÜM

100 1 0
                                    

Annemle yaptığımız konuşmadan sonra elime gelen kıyafetleri doldurduğum küçük valizimi sürüye sürüye bana el sallayan küçük abime doğru ilerliyorum. Onunla  dolu dolu 4 aydır görüşemiyoruz. Yanına gelince   valizimi kenara bırakıp sıkıca sarıldım abime , sanki yıllardır görmemiş gibi.

°°°°°°°°°
Abimle özlem gidermek için bir kafeye oturduk ve yaklaşık 2 saat orada kaldık. Bizi bıraksalar günlerce konuşabiliriz ama annemin arayıp beni beklediklerini söylemesi o güzel muhabbetimizi böldü. Şimdi ise abimin arabasında bizim eve doğru gidiyoruz.

" Soramadım sana ama Giray bu olayları biliyor mu?"

" Evet, senle konuştuktan sonra aradım. Anlattım her şeyi gelmek istedi ama kabul etmedim. "

" Söylerek iyi yapmışsın. Ee, siz hala sevgili misiniz?"

Elimdeki bana göre koskocaman olan yüzüğü görmemesi şaşırtıcı açıkçası.
Elimi gözüne sokarcasına uzatarak konuştum;

" Evlenme teklifi etti. "

" Kabul ettin mi ?"

" Yok reddettim. Yüzüğü de kutuda çok sıkılmış azıcık dolaşsın diye taktım. Hem sen nasıl bir türk abisisin. Seninle sevgilimden rahatça bahsediyorum."

" Ben mukemmelim o yüzden. "

"Hi, tabi ondan." Dedikten sonra radyoyu açıp arkama yaslandım.

Konuşmadan da anladiğiniz üzere Giray benim bir nevi nişanlım. Üniversitede tanıştık. Dört senenin sonunda arkadaşlığımızı sevgililiğe, 5. Senede ise evlenme teklifi ile ciddiye ulaştırdık. Ne kadar saçma bir cümle olduğunu fark ettim ama anladınız siz olayı.

Evin önüne arabayı park ettikten sonra ikimizde indik. Evin önündeki kalabalık herkesin bizim daha doğrusu annemlerin evinde olduğunu gösteriyor. Abim ile içeriye girdiğimizde birçok göz üzerimde gezinmeye başladı. Annemlerin Yanına varınca sessizce oturdum ve bana bakan insanlara karşılık vermeye başladım. Annem ya da babam bana bakıp hoşgeldin denedikleri için bende iğneleyici bir biçimde konuştum.

"Hosbulduk!"

"Sana hoşgeldin diyen olmadı ."

" Evet, bende ne kadar misafirperver olduğunuzu gördüm. Bize terbiyeli olun diyen siz değil miydiniz?"

" Sakın, kendi evini terkedip yıllardır geri dönmeyen sen mi bu lafları ediyorsun?"

" Beni evlatlıktan reddedip kapıyı gösteren sizsiniz."

Anneciğimin  (!) Lafını söylemesine izin vermeyen şey kadınlarla dolu olan odanın kapısının yavaşça açılıp benim çağırılmam oldu. Annemin bana nefretle bakan gözlerine bakıp ayağa kalktım. Kadinların iğneliyici bakışları eşliğinde odadan çıkıp önümdeki adamı takip ettim. Kapının önünde duran adam eliyle kapıyı gösterip bana arkasını dönüp kapının önündeki nöbetine devam etti. Bende içimdeki duygu karmaşasının içinden çıkamayarak kapıyı yavaşça iktirdim. Ahşap ikili kapı yavaş yavaş açıldı. Bende içeriye doğru adım attım. Etrafı suzdugumde Mardin'in ıleri gelen ağalarının çoğunun burada olduğunu fark ettim. Salonun ortasına vardığımda adını hatırlayamadığım ağa konuşmaya başladı.

"Hoşgeldin kızım."

Başımı sallayarak cevap verdiğimde konuşmasına devam etti.

" Kuzenin Berdal ağanın kızıyla birlikte kaçmış. Bunu sende biliyorsun."

Nasıl annem bana abimin kaçırdığını soylemisti.

" Hayır, annem bana abimin kız kaçırdığını söyledi ben onun için geldim. "

" Her neyse şimdi öğrendin. Elbette biz onları yakaladık. Senin de bildiğin gibi ya berdel olacak ya da hem Berdan Ağanın kızı hemde kuzenin ölecek. Seçim hakkı senindir. "

Nasıl ya annem yalan mi söyledi. İnanamiyorum ya yalancı bir annem var. Kendi kendime rahatça düşünmeme izin vermeyen ses solumdan geliyordu.

" Ne demek seçim hakkı senindir. Ağam sen ne dersin. Benim kızımın canı ortada. "

Sesi duymamla soluma döndüm. Sinirden kızaran adamın siması tanıdık geliyordu . Biraz zihnimi karıştırdıktan sonra aklımda ampuller yandı. Bir dakika bu adam...

//////

Arkadaşlar okullar açıldığı için kısa kısa bölüm koyuyorum.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin