Broadway Aşkı

116 8 0
                                    


Adım Cloudy, Cloudy Vivienne Valerie. Geçen sonbahar 20. yaşıma bastım ve işte şimdi buradayım, olmam gereken yerde. 

Annem gökyüzünü çok sevdiği için bulutlardan esinlenerek koymuş adımı ve babam da doğumum çok acılı olduğu için Vivienne olarak ikinci bir ismi de o eklemiş. Fransız değiliz sadece o... O çok araştırmacı sanırım benim yazarlığa olan hevesim buradan geliyor. Ailem genelde beni; Canlı, sıcakkanlı, güçlü ve biraz da huysuz olarak tanımlar. 

Evet doğru huysuzum, huysuzdum ta ki benden daha beteriyle tanışana kadar. 

Benim hikayem bir çiçeğin tomurcuklandığı ay ile başlıyor, tabii bu her mevsime göre değişir. Benimki kış ile yeşermeye başlamıştı. 


2 Yıl Önce

Hayattan pek bir isteğim yoktu sadece yeniden yürüyebilmeyi diliyordum. İlkokuldan beri en iyi yaptığım iki şey vardı; resim ve yüzme. 

Bir gün katılmam gereken yarışa giderken trafik kazası geçirdim ve bacağımdaki bütün kasların %70 i işlevini yitirmişti. İlk duyduğumda yıkılmış olsam bile zamanla üstesinden gelmeyi başardım. Tedaviler başladı, sabırlı olup tedaviye katlanmak bacağımı kaybetmekten daha iyiydi. 

Depresyona girmemeyi başardım, resimler çizdim, sinemaya gittim... Zamanla her şey anlamsız gelmeye başladı çünkü benim için belirli bir şey yoktu. Ortaokulda insanlar meslek hayallerine kesinlik katarken ben lisedeki son seneme kadar bir karar verememiştim. Ne annem gibi eczacı olmak istiyordum ne de babam gibi dişçi olmanın hayalleri kuruyordum. Ama, babamın işten sonra eve gelip çalışma odasında, gıpta ederek izlediğim daktilosuyla romanlar yazması bana umut ışığı olmuyor değildi. 

Yazmak istedim belki birileri için şarkı sözleri çıkarabilir veya birilerine hikayelerimle bende ışık tutardım. 

Herkesten gizli olarak bu işe başladım. Babam bana yazarken mutlu olduğunu ve rahatladığını söylerdi. 'Daktilo ne zaman parmaklarımla buluşsa işten, bu dünyadan sıyrılmış gibi oluyorum.' derdi. Annem ve ben babamın bu denli hobisine hayranlıkla bakardık çünkü babam oldukça yetenekliydi, el becerisi ile buluşan hayal dünyası ona şans getirmiş birden fazla yol açmıştı. 

Benim daktilom yoktu bu yüzden ilk olarak kağıt üzerinde kalemimle bir şeyler karalamaya karar verdim. En son bilgisayarıma geçirecek ve belki de oradan devam edecektim. 

Yazdım; şiirler, romanlar... 

Bir gün okulda en iyi şiirin şarkı sözü olacağını ve şarkıyı yapan kişiyle tanışma fırsatı bulabileceğimizin afişine rastladım. 

Ne büyük şans ama! Belki karaladığım birkaç kelimeden oluşan cümleleri dünyadaki insanlar dinleyecekti... Böyle umarak kimseye danışmadan başvuruda bulundum. Yazdığım bütün şiirleri e-posta üzerinden atarken bir hayli gergindim. Belki anneme danışarak yapsaydım gördüğüm destek üzerine bu amaçsız tedirginliğe düşmeyecektim. Yine de güçlü ve mutlu bir kız olmanın verdiği etkiyle gönder tuşuna basarak şans yolumun kapısını aralamış oldum. 



                                                     ***


Okulun yarısından çoğu bu afişte ki durumdan bahsediyordu. Arkadaş ortamımda da aynı konu mevcuttu fakat ben bu konuda sessiz kalıp konunun her defasında değişmesini bekledim. İnsanlarla sosyal olarak iletişime geçmek benim için vakit geçirmekten ibaretti. Sırrım yoktu, insanların sırlarını dinler ertesi gün unutmak için tonlarca kitap okuyarak kelimeleri duyduğum sırların üzerine yutardım. 

Brodway'e DavetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin