5-Keşfedelim

52 4 13
                                    

Eline kahvesini alıp balkona oturmuştu bile. Yoldan geçen insanları inceleyip, haklarında tahminlerde bulunuyordu. Düşünmek istemese de aklında Bay Hindistan belirip onu esir alıyordu. Düşüncelerini dağıtmaya çalıştı,

-Sanırım şu adam orta yaş sendromuna girmiş, ektirdiği saçlarının tuhaf görüntüsü ve sıktığı parfümün 2. kata kadar gelmesi başka türlü açıklanamaz. Şurda ki kadın da yeni sevgili yapmış herhalde elinde ki gülleri yiyecek nerdeyse mutluluktan. Ah kızım kanma şunlara.

Ilıkça bir rüzgar esip saçlarını savurmuştu. Tek bir noktaya kilitlenip yaklaşık 5 dakika boyunca beyninin durduğunu, hiç bir şey düşünemediğini hissetti. Kendine gelince,

-Neredeyse 1 hafta oldu, çok mu kızdı acaba sözlerime? Karşıma çıksa özür dileyip kendimi affettirmeye çalışmalıyım. Bu Bay Hindistan bile olsa, hiçbir insan üzülmeyi hak etmez.

Üzerine hırkasını alıp dışarı çıktı, ağır ağır yürürken kendini Hint filminde gibi hissetti. Esen rüzgarla saçları dans etmeye başlamıştı. Kendi kendine şarkı mırıldanmaya başladı.

Bir süre yürüdükten sonra ilerde duran karşılıklı iki bank gördü. Birinde iki kız oturuyordu, diğerin de;

-Bu o değil mi? Evet evet gerçekten o. Bay Hindistan, yanına gitsem mi? Kitap okuyor rahatsız etmesem iyi olacak, önünden geçsem? Belki beni fark edip kitabı bırakır.

Önünden yürüyüp geçti ama tık yok, sonra geri döndü tekrar önünden geçti yine tık yok.

-Belli ki görmedi, ne yapsam? En iyisi bir kere daha geçeyim önünden. Bu sefer kesin görür beni.

İki kere daha gelip geçti ama hala fark edilememişti.

-Tamam bu son geçişim.

Geçerken diğer bankta ki kızların konuşmalarını duydu;

-Ay çok yakışıklı değil mi ya?

-Aynen niye bu kadar yakışıklı ya gözlerimden kalpler fışkırıyor resmen şuan.

-Düşünsene kızım ne hava atarım Hindistan'a gidip Çinli birini tavladım diye.

Daha fazla dayanamayıp konuya dalıverdi Jess.

-Çinli değil Koreli!

Sesi gereğinden yüksek çıkmıştı yine ama umursamadı ve Bay Hindistan'ın yanına oturuverdi. Kızlar onları öyle görünce sevgili olduklarını düşünüp uzaklaştılar oradan. Jessie, geç de olsa Bay Hindistan tarafından fark edilmişti.

-Cesur, senin ne işin var burada?

-Hiç öyle geçiyordum baktım sana Çinli diyorlar hemen savunmaya geçtim Koreli o dedim.

-Haha teşekkür ederim hanımefendi beni onurlandırdınız.

-Ne demek efendim, artık öğrendim.

-Evet öyle görünüyor. Bu arada sende beni özlemiş gibi görünüyorsun.

-Saçmalama sadece bir tesadüftü. Hatta seni son anda fark ettim.

-5 kere önümden geçtikten sonra bunları söylemen garip doğrusu.

-Ne yani fark edip umursamadın mı?

-Hayır, sadece ne yapacağını görmek istedim. Madem benden bu kadar hoşlanıyorsun hadi evlenelim.

-Haha yine çok komiksin.

-Çok espriliyimdir.

-Yaaa sorma, neyse haftaya Hindistan'dan ayrılıyorum gitmeden önce bana bir yemek ısmarlamaya ne dersin?

Pat diye yemek teklifinde bulunup hemen ardından pişman olmuştu. Ama derler ya iş işten geçmişti çoktan.

-Bu kadar çabuk mu döneceksin?

-Gezecek pek bir yer kalmadı, her yeri dolaştım.

-Eminim görmediğin yerleri beraber keşfedebiliriz. Hadi gidelim.

Elini uzattı, tutup tutmamak konusunda kararsız kalsam da sonunda tutuverdim.

-Önce güzel bir kahvaltı yapalım ardından araştırmaya başlarız. 2 hafta daha burdasın.

-Tamam ama bu sefer sen ısmarlıyorsun ona göre, cüzdanım yanımda değil.

Bu sefer bahanemi önceden hazırlamıştım ki yine yemeği bana ödettiremesin. Kalkınca tam karşımda, aniden başlayan yağmurun altında tebessümünün büyüsünü gördüm yeniden, elimi daha sıkı kavradı ve koşmaya başladık...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 19, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hindistan'ın Seul SokaklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin