Bölüm 1- İtiraflar

30 5 4
                                    

Dışarıda öyle gürültülü yağmur yağıyordu ki eczanenin içindeyken net bir şekilde duyabiliyordum. Elimdeki ilaç poşetine bir göz attım ve bakışlarımı yine pencereye çevirip yağmuru izlemeye devam ettim. Eczacı kadın hala para üstünü verememişti ama pek şikayetçi değildim beklemekten.

'' Bu kaçıncı gelişiniz oldu. Anlatamıyorum galiba, bu ilaçları bedava veremem. Ödeme yapmazsanız alamazsınız. Neden anlamıyorsunuz?''

Eczacı adamın bağırmasıyla irkildim, arkamı döndüm. Kızıl saçları kalçasına kadar uzanan, çökmüş suratlı, ufak tefek genç bir kız, eczacı adama elindeki kağıdı gösteriyor ve habire bir şeyler yazıp kağıdı yeniden adama gösteriyordu. Adam da kağıda bir şeyler yazdı ve kıza gösterdi. Küçükken böyle uzun ve parlak kızıl saçları olan bir arkadaşım vardı ve kızı arkadan ona benzetmiştim ama beni asıl şaşırtan kızın eczaneye girdiğini fark etmemiş olmamdı. Ne zamandır tartışıyorlardı acaba? Amma dalgınım dedim kendi kendime.

Eczacı kadın o sırada para üstünü bana uzattı ve fısıldayarak, ''Dilsiz ve sağır bir kız. Yaklaşık iki haftadır şu ilaçları almaya çalışıyor ama anlaşamıyorlar gördüğün gibi. Kız da parası yetmemesine rağmen diretiyor, '' dedi. O anda gözümün önünden sönük birkaç anı geçti belli belirsiz. Boğazımın kuruduğunu hissettim ve genç kıza yardım etmek geçti içimden. Benzer anılarım vardı ve sonunun benimkiler gibi olmaması için eczacı adama dönüp ilaçların fiyatını sordum. Gelecek haftaki yol paramı da üstüne katarak cüzdanımdakilerle ve kızın az miktardaki parasıyla ilaçları almayı başardık. Kız şaşkın ve mahcup bir şekilde ilaç şişelerini poşete koydu. Eczacı adam bir şey söyleyecek gibi olunca kızla beraber eczaneden hemen çıktık.

Şemsiyemin altında hızlı hızlı yürümeye başladık. Nereye gittiğimi bilmiyordum ve o da farkındaymış gibi görünmüyordu. O sırada bana döndü ve durdu. Kağıdına teşekkür ettiğini ve en yakın zamanda borcunu ödeyeceğini yazdı. Ağzımı okuyabilmesi için gayret ederek, '' Benzer bir şeyi ben de yaşadım, sorun değil. Rahatla, borcun falan yok tamam mı?'' dedim ona. Başını hafifçe salladı ama ikna olmuşa benzemiyordu. Sonra evinin birkaç sokak aşağıda olduğunu öğrendim ve onunla beraber gittim.

Yaşadığı yer tek katlı bir gece konduydu ve inanılmaz bakımsız görünüyordu. Evin pencerelerinin açık olduğunu gördüm. Biz kapıya doğru ilerlerken buraya gelmekle hata yapıp yapmadığımı düşünüyordum ama sonra birçok konuda çok fazla hata yaptığımı ve artık çok da uğraşmak istemediğimi hatırladım. Aldırış etmedim. Kız kapıyı açar açmaz içeri fırladı ve orta yerde battaniyelere sarılı yatan zayıf bir kız gördüm. Aynı kızıl saçlar ve aynı ufak tefeklik. Bu ilaçlara ihtiyacı olan kişi o olmalı diye düşündüm. Genç kız hasta kızın battaniyesini düzeltip pencereleri kapattı ve sonra yeni farkına varıyormuş gibi kapıdaki bana baktı. İçeri gelmem için eliyle işaret edince kapıyı hemen kapayıp içeri geçtim. Genç kız elindeki ilaç poşetini baygın bakışlı hasta kızın yüzüne tutup gülümsedi ve beni gösterdi. Ama hasta kızın baygın bakışlarında bir değişim olmamıştı. Beni süzdükten sonra çatallaşmış sesini duydum. ''Almasına siz yardım ettiyseniz teşekkür ederim, bu benim kızkardeşim ve gördüğünüz gibi sağır ve dilsiz, epey zamandır iyileştirmenin bir yolunu arıyordu beni. Masraftan kaçınmak zorundayız ve en az masraflı olan ilaçlar da bu bitki özlü ilaçlardı. Ben kanser hastasıyım da.''

Yavaşça başımı salladım ve hasta kızın omzunu okşadım. ''Umarım bir an evvel iyileşebilirsiniz. Bu arada kız kardeşiniz bana bunların parasını ödeyeceğini falan söyledi ama insanlık namına yaptım ve borç söz konusu değil. Geçmiş olsun.'' Hasta kız minnetle yüzüme baktı ve tekrar kardeşine döndü. Kardeşi olan kıza ilaçları hazırlamasında yardım ettim ve sonra üçümüzden başka kimsenin olmadığı bu pejmürde görünümlü evde sessizce ilaçları hazırlamayı bitirip ablaya içirdik. Sonra o uykuya daldı ve genç kız ilaç şişelerini toparlayıp kaldırdı. Sonra yanıma oturdu, elindeki fincanlardan birini yanına koyup diğerini bana uzattı. Biraz sohbet ettik. Ben yavaşça konuştuğumda ağzımı okuyabiliyordu ve ilk kez hem sağır hem dilsiz olan biriyle bu kadar uzun süre sohbet etmiştim. Bana ablasının kansere yakalanışından, kemoterapi için para bulamamalarından, ilaç parasını denkleştirip nasıl hırsıza kaptırdığından ve babalarının ölümünden bahsetti. Kahvemi bitirdiğimde kız boş fincanları alıp odadan çıktı. Çatlamış duvarlara bakıyordum. Bir an kendimden utandım. Kolay bir hayatım olmamıştı belki, bu günlere zor gelmiştim ama bu insanların yanı başımda yaşadıklarından habersiz olmam ve ancak şimdi yardım edebilmem suçluluk duymama sebep olmuştu. Aslında belki de suçluluk duyması gereken kişilerden değilim diye düşündüm ama sonra onlar için derin bir üzüntüye kapıldım, aynı zamanda da sağır ve dilsiz olan kıza hayret ediyordum çünkü bu haliyle yılmadan iş aramış ve neredeyse her türlü şeyi denemişti ablası için.

Artık kalkmam gerektiğine karar verip kızın yanına gittim. Daha fazla yardımcı olmak istiyordum ve aklıma harika bir şey gelmişti. Akrabamın yeni açtığı bir fabrikaya işçi alınıyordu ve onunla konuşursam bu kızı işe alabilirdi. Hemen genç kızla da bu durumu konuştum. Ablasını evde yalnız bırakmakta tereddüt etse de yan komşunun arada sırada göz kulak olabileceğini ve işe gelebileceğini, en erken zamanda da işe başlayacağını bildirdi. Böylelikle anlaşmış olduk, telefon numarasını aldım ve kendi numaramı verdim. Sonra yarın tekrar gelip iş konusunu haber vereceğimi söyledim ve evden ayrıldım.

Eve vardığımda garip bir mutluluk hissediyordum aynı zamanda enerjiktim de.

Hastalıklı AnılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin