Böyle bunaltıcı günlerde alışveriş merkezleri daima kurtarıcısı olmuştur Derin'in. Yazın son günleri olsa da güneş kendini fazlasıyla hissettiriyordu. Bu günler Derin'in de evindeki son günleriydi. İçindeki buruk heyecan bir an yanından ayrılmıyordu. Buruk heyecan dışında yanından ayrılmayan bir diğer şey en yakın arkadaşı Melis'ti. Bu onlar için yeni bir başlangıç olacaktı. Yeni başlangıçlar ise kesinlikle yeni kıyafetleri hak eder! Dolayısıyla da soluğu alışveriş merkezinde aldılar. İkisinin ellerinde de bir sürü poşet, yorgunluktan ölmüşlerdi. Bir kafeye girdiler dinlenmek ve bir şeyler atıştırmak için. Sipariş almak için garson geldiğinde "Framboazlı cheesecake yanına da Türk kahvesi." dedi Derin. Aklına hiç kitap almadığı geldi o sırada. Almak istediği birkaç kitap vardı. Kitapçı kafenin yanındaydı –ki bu konuda çok şanslıydı sabahtan beri ayaklarına kara sular inmişti- Melis'e siparişler gelene kadar birkaç kitap alıp geleceğini söyledi ve ayağa kalktı.
Kitapçıya girdiğinde içini garip bir duygu kapladı. Direk şiir kitapları bölümüne yöneldi. En çok sevdiği ve üniversitede de hep yanında olmasını istediği kitabı alacaktı. Şiir kitapları bölümüne yaklaştıkça içindeki garip his ruhunun her yerini kaplıyordu. Artık hissettiği bu garip duygudan başka bir şeye yoğunlaşamıyordu. Elini raftaki rastgele bir kitaba uzattı. Ama eli kitabın karton yüzeyi yerine bir başka ele çarptı. Tam da bu sırada dalgınlığının yerini koca bir şaşkınlık aldı. Çünkü nedensiz bir şekilde bu eli tanıdığını hissediyordu. Kafasını kaldırıp elin sahibiyle göz göze geldiğinde yaşadığı duygular tarif edilemezdi..
Nedensiz bir şekilde gülümsedi Derin. Bu gözlere baktığı için mutlu olduğunu fark etti. Karşılık buldu gülümsemesi. Yeni başlangıç yapmak için fırsat diye geçti içinden Derin'in.
"Merhaba.. Ben Derin."
Karşısındaki gözlerin şaşkınlığını fark etmemek mümkün değildi. Yine de uyum sağladı o gözler Derin'e.
"Merhaba, ben Bora."
Bu ismi duyunca kalbi bilmediği bir dilde atmaya başladı. Bu duygular yabancıydı Derin'e. Devam etti Derin:
"Eskiden birini tanımıştım sizin isminizde. Çok severdim bu ismi."
"Di'li geçmiş zaman pek de hoşuma gitmedi. Umarım bu geçmişin açtığı yaraların yan etkisi değildir."
"Bilmem.. Eskiden tanıdığım Bora da sizin gibi konuşurdu. Size çok benziyordu."
Bir adım attı Derin geçmişine. Saçlarına dokundu Bora'nın.
"Saçları sizinkiler kadar kıvırcık değildi sadece.. Bir de gözleri," gözlerinin içine baktı buruk bir gülümsemeyle, "gözleri sizinkiler kadar yeşil değildi.."
"Teşekkür ederim bu güzel sözler için."
İltifat değildi diye cevapladı Derin ama sözleri Bora'ya ulaşamadan söndü içinde.
"İzin verirseniz, Bora Bey, size bu kitabı hediye etmek istiyorum. Lütfen kabul edin." Elindeki kitap almak için girdiği ama elinin bilinçsizce uzandığı kitaptı. Bora'yla karşılaşma sebebiydi.
Cemal Süreya- Üvercinka
Bora'nın yüzünden hüzün ve mutluluğun karışımı bir gülümseme geçti.
"Eğer size bir kahve ısmarlamama izin verirseniz hediyenizi memnuniyetle kabul ederim."
* * *
Alışveriş merkezinden çıktılar ve yürümeye başladılar. Derin arkadaşı Melis'i çoktan unutmuştu. Sahil kenarında bir kafeye oturdular Bora'yla. Birlikte saatler geçirdiler o masada. Bu, Derin'in de Bora'nın da hiç unutamayacağı birkaç saatti. Fakat havanın kararmasıyla büyü bozuldu, Derin saatin çok geç olduğunu fark etti. Arkadaşı Melis'i de alışveriş merkezinde unutmuştu.
"Şey, benim hemen kalkmam lazım. Çok geç oldu." dedi Derin telaşla.
Derin bunları söylediğinde benzer bir telaş da Bora da oluştu. Ona engel olmaya çalıştı. Derin ayağa kalktığında o da ayaklandı.
"Dur, gidemezsin."
"Üzgünüm, gitmem gerek. Yarın uçağım var ve daha hiçbir şeyim hazır değil."
"Gitme." Bora bu sözlerin onu döndürmeyeceğini biliyordu ama yine de kolunu tuttu "Gitme." diye tekrarladı.
Derin döndü ona yaklaştı. Bora'nın yanağını okşadı usulca, nemli gözlerine bakarken. Derin'in de gözleri doldu. Parmak uçlarında yükselip dudaklarını Bora'nın yanağına bastırdı. Bu kısacık anda ikisinin de gözlerinden akan yaşlar birbirine karıştı.
"Kendine iyi bak Bora..."
Arkasını dönüp yürümeye başladığında Bora vücudu kaskatı kesilmiş şekilde Derin'e bakıyordu. Geleceğinin ellerinden kayıp gidişine bir kez daha seyirci kalmıştı sadece.
