Derin oradan ayrılır ayrılmaz telefonuna sarıldı. Hemen Melis'i aradı. Her zamanki gibi üçüncü çalışta açtı Melis.
"Derin! Nerdeydin sen? Tüm alışveriş merkezinde aradım seni. Birkaç kitap alıp çıkacağını söyledin. Doğruyu söyle yine kendini kaybedip tüm paranı harcadın di'mi? Hesabı da bana kilitledin! Kızım gelip yeseydin ben yine öderdim! Beni sap gibi bıraktın orada. Ayrıca tüm poşetleri de bana taşıttın!"
Derin Melis'in söylediklerinin çok azını dinlemişti.
"Özür dilerim Melis. Ben sana bir şey söyleyeceğim. Neden gelmediğimi.."
"Umarım geçerli bir mazeretin vardır Derin Hanım."
"Ben.. ben bugün onunla karşılaştım.."
"Ohaa..."
Melis kim olduğunu hemen anlamıştı. Çünkü son iki yıldır Derin'in yazdığı çizdiği her şey O'ydu. Ne zaman romantik bir şarkı duysa gözleri dalar onu düşünürdü. Melis dostu için çok endişeleniyordu.
"Nasılsın? İyi misin? Ne konuştunuz? Hemen bize geliyorsun."
"Nasıl olduğumu bilmiyorum Melis. Sizin sokağa yaklaştım iki dakika sonra sizdeyim."
Derin gece geç saatlere kadar Melis'lerde kaldı. Olan her şeyi ayrıntılarıyla anlattı. Onlar bu tip durumlar için bir klasiği olan depresyon öncesi dondurma partilerini yaptılar. Sonra depresyona girdiler birlikte. Ama bu sadece bir saat sürdü, Derin eve dönmek zorundaydı. Elinde poşetleri, aklında Bora; bir sokak ötedeki evine gitti.
* * *
Bora da eve döndüğünde Derin'den farklı değildi. Aklında karşılaştıkları andan itibaren olanlar vardı. Elindeyse Derin'in hediyesi olan şiir kitabı..
Tam iki yıl önce bana Cemal Süreya'yı nasıl sevdiğini anlatmıştın. Ben konuyu kapatmak için şiir okumanı istemesem saatlerce daha bahsederdin ondan, biliyorum. Biliyorum. Çünkü tanıyorum seni. Nefesini biliyorum. Sen uyuyakaldıktan sonra dakikalarca dinlediğim nefesini biliyorum. Bana Üvercinka'yı okumuştun. "Acaba sen de benim Üvercinka'm mısın?" demiştin. Ben de Üvercinka'yı bilmem ama sen benim evleneceğim kadınsın demiştim. Gülmüştük, mutlu zamanlarımızdı. Senden sonra okuyamadım o şiiri. Hala korkuyorum okumaya. Ya canım yanarsa şimdikinden daha çok?
Yatağının başlığına yaslanıp geçmişte olanları düşündü. Bir zamanlar çok mutluydu. Ama güvenmek bir ilişkinin temel taşlarından biriydi ve ikisi de birbirine güvenmemişti. Son konuşmalarını düşüyordu da.. öyle konuşmasaydım her şey daha mı farklı olurdu acaba diye geçti içinden. Derin bir nefes aldıktan sonra kitabın kapağını açtı. Bir not vardı. Gülümsedi.
Kendine iyi bak
vazgeçemediğim sevdam
Bu da Derince bir elveda
İyi bak olmayan geçmişimize
ve olamayacak geleceğe
Tüm kara parçalarında
Afrika hariç değil.
*Alıntı değil.
Evet. Bu gerçekten Derinceydi. Gülümsemesine engel olamıyordu Bora. Yine yapmıştı işte. Yine onu gülümsetmişti en lanet olası anda. Kitabın sayfalarını çevirdi. Üvercinka şiirinin olduğu sayfayı açtı. Bir bölümün altı çizilmişti. Daha önce defalarca okumaya yeltendiği fakat okuyamadığı bu şiirin altı çizilmiş kısmını okumaya başladı.