4.Bölüm: Cesedin Katili
Eylül Saral
Önce biçimli burnunu inceledim, sonra dikkatli bir şekilde kıvrılan kaşlarını en sın da zehrini etrafa saçacağı dudaklarını. Dudaklarının mükemmel olduğunu söylemiş miydim? Ilık kıyafetlerime sardım kollarımı kurumaya yüz tutmuşlardı çamurdan dolayı da çoğu yeri lekeli ve sertti. Kirli ellerimden birini çeneme doğru getirip rahat bir pozisyon aradım. Dizlerimi de kendime çektiğimde sigarasını düşüşe geçen pantolonuna sürterek söndürdü. İzmariti de orta sehpaya fırlattı. Arkama iyice yaslanınca siyah gözleri beni buldu. Uzun kirpikleri bir kaç kez kırpıştırdıktan sonra durdu ve bir daha kırpılmadı. Cebindeki sigara paketinden bir dal daha çıkartarak yeşil çakmağıyla sigarasını yakışını izledim. Sigarası yandığında bir kaç içine çekti zehirli dumanı.
"Ruhumu sevdiğini neden söyledin?"dedim kaşlarımı çatarak, ruhumu sevdiğini söylemesi o alttaki kişilerin anlayacağı türden bir cümle değildi. Elindeki sigarayı şuan fırlatıp atma isteğiyle dolup taşmak istesem de beynim bir türlü bu harekete onay vermiyordu.
"Kadınların..." dedi önce sonra bir kez daha çekti zehri içine. "Kadınların bedenleriyle yatar, ruhlarını sever ve onlarla sevişirim." dedi. Kelimelerinin her bir harfi, her bir hecesi derime iğne batma etkisi uyandırırken sanki ayak parmak uçlarımdan başlayıp saç diplerime kadar titrediğimi hissettim.
"Sen.." diyebildim sadece, "Sen yani benimle-" sertçe yutkunup gözlerine baktım, yandan profilindeki gözleri usulca kısılırken dudakları alayla kıvrıldı ve bedenini döndürme gereksinimi duymadan kafasını çevirdi bana ağzındaki sigara dalını usulca çıkartarak dudaklarını araladı.
"Çocuklar ilgi alanıma girmiyor." dedi alayla ve kaşları havaya kalktı. Cümlesindeki iğneleyici ilk kelimesi güvenimi tam 12'den vurmuştu. Cümlesi beynimde yankılanmaya devam ederken dudaklarımı düz bir ifade ile sabit tuttum. Gözlerimi ise sanki bir makineymiş gibi boş gözler ayarına getirttim. Ona bakan mavi gözler yerine sanki buz kütleleri varmış gibi hissetsin istiyorum.
"Sigara içen erkekler ilgi alanıma girmiyor." deyişimle gözlerimi yavaşça dudaklarının arasındaki sigaraya kaydırdım. "Sözüm meclisten dışarı." diyerek kalktım yerimden. Çıplak ayaklarım zemine değdiğinde titreme ile irkildim. Kazağımın açıkta bıraktığı ince bileğimden tutarak hızla beni hemen önündeki orta sehpaya oturttu. Hızla oturmanın etkisiyle vücudumun en hassas yeri ağrıyınca hafifçe inledim. Hala bileğimdeki elini parmaklarını tek tek çözerek serbest bıraktım. Onun sıkışıyla parmak boğumları beyazlamışken benim bileğim kızarmıştı. Gözlerimi bileğimden çekerek bir demir kadar sertlikte bana bakan gözlere çevirdim.
"Ne var?" sesim öfkeden yoksun nefretten bir tık az idi. İçi kırgınlık ve birazda acıma şeklide çıkmıştı. Kirpikleri hızla bir kaç kez kırpıştırdıktan sonra elindeki yarım sigarayı orta sehpada yanıma koydu hemen ezmeden dikkatli bir şekilde. Koyuşuyla külleri hafif hafif sehpaya döküldü.
"Senin zehrin bana karışacak küçük kız çocuğu." dedi kulağıma doğru fısıldayarak. İçindeki gizli anlamı bulup gün yüzüne çıkartmak için dudaklarımın hemen kenarındaki kulağına fısıldadım aynı şekilde .
"Senin zehrin de bana akarken bu kadar beyaz kalacak mıyım?" bedeni bedenime çok yakın bir şekildeyken gerildi, gerilişi dalga dalga yayılıp bedenime çarpmaya başladı. Yavaşça geriye çekildiğinde daha da yayıldı koltuğunda, dizlerimiz birbirine sürtmeye milim kala hareketsiz durdu bacakları. Kaçamıyorum...
"Beni zehirim seni öldürür küçük kız." dedi. Yapamıyorum, sakin kalamıyorum, tüm hürelerim şaha kalkıyor. Küçük kız, aklı da kalbi de küçük olan, minik bir kız çocuğu. Babasının küçük kızı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilimdeki Zehir #Wattys2018
Teen FictionKarşımdaki katran karası gözlerini sanki manüpüle etmiş gibi gözlerime sabitledi. Keskin yüz hatları, bir ressamın elinden çıkmışcasına duran bir erkeğe nazaran ince, zarif çizgi gibi dudakları ensemle buluştu. Eli elime kenetlendiği zaman, ılık o...