5. Cinayet Sebebi

40 9 0
                                    

5.Bölüm: Cinayet Sebebi

Eylül Saral;

Uzun bir yol önümde duran bembeyaz bir kapı. Üzerindeki mavi puantiyeleri ve karşımdaki boy aynası, uzun bir süre boy aynasında kendimi süzdüm, beyaz gelinliğin detaylarında gezindi ellerim. Çok değişik hissettiriyordu, fazla garip. Damatlığıyla kapının tam dibinde bekleyen bir adam ömrüme dahil olacaktı. Yalandan olsa bile...
Bahçe o kadar kalabalıktı ki, kimsesiz olan yanım kendini gün yüzüne çıkarmıştı. Onun tanıdıkları, onun akrabaları, onun arkadaşları kısaca bahçenin her bir köşesi ona ait insanlarla doluydu. Nikah basit bir şekilde olmayacaktı. Ben her ne kadar kabul etmesem de düğüne dahildi. Saçımı ördürmüş ve aralarına papatyalar koydurtmuştum. Ne kadar da saf ve hiçbir şeyden habersiz görünüyordum. 20. Yaşım dolmadan başka bir adamın avuçlarındaydı hayatım.

Ne kadar küçük adımlar ile gitsem de ayaklarım kapının önünde durdu. Titreyen bacaklarımın sesleri kulaklarımı uğuldatıyordu. Ilık havaya rağmen ellerim terliyordu, sanırım heyecanlıydım fazlasıyla. Kapıyı yavaşça açtığımda papyonunu düzeltiyordu, şöyle bir süzdü beni önce sonra elini uzattı. Benim terli ellerim onun soğuk elleriyle buluştu.

İki hafta içerisinde yavaş yavaş eriyen karlara nazaran üstü kapalı bir bahçede yapılacaktı. Elim refleks olarak boynumdaki pırlantaya gitti. Sakinleşmek adına şu an yapabileceğim herhangi bir şey yoktu. Adım adım salona ilerlerken heyecanım öyle bastırıyordu ki korkumu bir kez tökezlesem yapamayıp kaçacaktım. Ne zordu böyle bir yükün altına girip, kaldıramamak.

Bedenimin dahi kaldıramayacağı yüklere ruhum dahil olmuştu, yetmemiş Yankı da bir elden tutuyordu yine de olmuyordu. Sanırım hayat fazla ağırdı.

Büyük beyaz kapıdan geçtiğimizde Yankı'ya biraz daha sokuldum, o an sanki aslanların arasına atılmış yavru bir ceylan idim. Kalabalığın ortasındaki mumdan yolda yürürken hayran hayran bakan lüks insanlara bakmıyor direk o masaya bakıyordum. Gaye Hanım ve Melih Bey'in olduğu masaya. Her şeyden habersizdi onlarda. Yankı'nın söylediğine göre çay bahçesindeki adam onun avukat arkadaşlarından biriymiş, zaten Yankı'nın babası o gördüğüm avukat ile aynı kişi değildi ya her neyse.

Melih Bey sanki hiç olmamış kızına bakar gibi bakıyordu. Öyle duygu yüklü öyle anlamlı. Ailemin durumunu yüzeysel olarak biliyordu. Yoksa Yankı ile evlenmem onlar tarafından izne tabi tutulamazdı bile. Ayaklarımın altındaki güllerin yaprakları ayakkabılarımın altında ezilirken sanki içlerinden kan çıkıyordu ve yürüdüğüm yolu kana boyuyordu. Arka fonda çalan müzik o kadar anlamlıydı ki bazı kısımlarda kemanın acı sesi inlerken bazı kısımlarda piyanonun sesi dolduruyordu kulaklarımı.

Bizim masamızda durduğumuzda gözlerimi kırpmadan sabit bir noktaya bakıyordum. Başka bir yere bakarsam ya da kırpar isem ağlayabilirdim. Klasik rutinler ilerlerken yanımıza bir kaç çift geldi tebrik etmek için. Elimden geldiğince normal davranmaya çalıştım, olabildiğince. Gaye Hanım bize doğru gelmeye başladığında Yankı bir elini belime atıp hafifçe beni kendine çekti. O an ki dokunuşları daha farklıydı sanki. Kırmaktan korkuyordu beni veyahut bir tür göz boyama ürünüydü. Dokunuşları tenimde tüy kadar hafifken eskisi gibi davranıyordu yalnız iken. Sert, suskun ve çok kibar olmayan bir dile hala eskisi kadar sahipti. Sadece kedimiz Olivia ile oynarken yumuşuyor onu korkarak tutuyordu avuçlarında. Bana davranışları bir kargaşadan ibaretti. Bazen gelip hal hatır sorardı, bazen ise görmezden gelir beni bile gerçekliğimden şüphe ettirirdi.

Gaye Hanım yanımıza gelince önce bana sarıldı sonra oğluna. Giydiği saks mavisi payetli elbiseyi barda çalışan bir kadın giyseydi absürt dururdu fakat onda öyle durmuyor sanki elbiseyi mükemmelliğe tamamlıyordu. Fazla durmayıp misafirlerin yanına doğru gidince Melih Bey geldi yanımıza. Çok konuşmazdı ama konuşunca öyle keskin şeyler söylerdi ki suskunluğundan beter ederdi sizi.

Dilimdeki Zehir #Wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin