Jo'nun ağzından:
Eve geldiğimde o kadar çok yorgundum ki bir duş alıp hemen kendimi yatağa attım. Tam huzur içinde yorganımın altına girip gözlerimi kapattığım sırada telefonumdan "Black in back" sesleri yükseldi. Bir kerede doğru dürüst uyamayacak mıydım? Söylenerek yatağımdan doğrulmaya tenezzür bile etmeden telefonuma uzandım. Arayan Katie idi. Katie benim çok eski ve en iyi arkadaşım.
"Efendim Katie"
"Hey Jo. Nasılsın?"
"Uyuyabilirsem daha iyi olacağım Katie."
"Aslında sana çok iyi gelecek bir şey biliyorum."
"Bana iyi gelebilecek tek şey uyku. İzin verirsen uyumak istiyorum. Hoşçakal"
"Hey hey! Kapatma. Benimle kampa gelir misin diyecektim. Bak ikimiz için iyi olur. Hemen hayır deme biraz düşün."
"Hmm. Düşünüyorum düşünüyorum düşünüyorum. Hayır Katie. Tek istediğim uyumak"
"Jo lütfen. Tüm avcılar orada olacak. Hadi ama. Eğlenceli olacak. Sen, ben yakışıklı genç avcılar."
"Eminim oradaki avcıların çoğu dedem yaşımda olacak"
"Jo! Çok negatifsin."
"Çünkü uykum var. Beni yalnız bırak Katie."
"Hayır. Depresyon moduna girmene izin veremem."
"Ben depresyonda falan değilim!"
"Şu an yoldayım. Size geliyorum. Geldiğimde seni yatakta görürsem kötü olacak"
"Hayır sakın. Katie beni yalnız bırak. Uyumak istiyorum. Anlıyor musun?"
"Ben de seni seviyorum canım. Görüşürüz."
"Of Katie o- alo? Katie?"
Lanet olsun yüzüme kapatmıştı. Bir kere de uyuyamayacak mıydım? Neden herkes uyumamı depresyonla ilişkilendiriyordu? Ben iyiyim. O Dean piçini unuttum. Hayatımdan memnunum ve tek istediğim uyumak. Gelde bunları Katie'ye anlat.
Söylene söylene yataktan kalktım. Elimi yüzümü yıkayıp dar siyah kotumu giydim üstüne de rock tişörtümü geçirdim. Saçlarımı her zaman ki gibi açık bırakıp siyah vanslarımı giydim. Aynanın karşısında kendimi süzerken kapı çaldı. Hızlı adımlarla merdivenden aşağı doğru koşup kapıyı açtım. Gelen tahmin ettiğiniz gibi Katie idi.
"Jo, mükkemmel görünüyorsun."
"Her zamanki tarzım Katie. Abartma."
"Abartmıyorum. Erkekler sana bayılacak."
"Ya evet."
"Bak Jo. Dean'dan sonra kendini çok yıprattın. Geçsin güzelsin. O piçten daha iyilerini bulursun bulacaksın da."
Cevap vermedim. Vermek istemedim. Aslına bakarsanız kendimi kandırıyordum Dean gitmişti. O artık yoktu. Gitmez sanmıştım. Ah, aptal ben. Lanet olsun ki ona aşığım. Ne yapsam onu unutamıyorum. Derinlerde bir yerde boşluğunu hissediyorum. Tam burada, sol tarafımda...
"Hiç içinden gelmese de senin için geliyorum. Hadi geç olmadan yola çıkalım"
Katie çocuksu bir neşeyle ellerini çırpıp yere koyduğu çantasını alıp dışarı çıktı. Ben de onun arkasından siyah deri ceketimi ve sırt çantamı alıp kapıyı kilitleyip çıkarı çıktım.
* * *
Kamp alanına vardığımızda hava kararmıştı. Çoğunluk genç avcılardan oluşuyordu. Sadece birkaç tane orta yaşlı avcı vardı. İçlerinde Bobby Singer da vardı. Onu görür görmez ona doğru ilerledim.
"Hey Bobby!"
"Jo! Seni görmek ne kadar hoş." diyip boynuma sarıldı ve devam etti:
"Ee görüşmeyi nasıl gidiyor, iyi misin?"
Gülümsedim tam "iyiyim" diyecekken beni göt gibi bırakıp giden o piç kırusunu yani Dean Winchester'ı gördüm. Onu gördüğüm an kelimeler boğazıma takıldı. Boğuluyor gibiydim. Gözlerim dolmuştu. Elim ayağım titriyordu. Gülümsememin yerini belli belirsiz bir ifade almıştı. O da bana bakıyordu. Bobby ise aramızda kalmıştı. Bir bana bir ona bakıyordu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Her an yere düşecek gibiydim. O adi piç kurusunun önünde ağlayıp rezil olmamak için acı bir gülümsemeyle Bobby'e dönüp "İyiyim" dedim ve oradan hızlı adımlarla uzaklaştım.
Dean'ın ağzından;
Jo'nun bu kampa geleceğini tahmin etmiştim. Sebebi de şu eski arkadaşı Katie'nin istemesinden olmalıydı ki bu kolay anlaşılabiliyordu. Yanımdaki kişilere cevap vermeden öylece olduğum yerde durdum. Her zamanki tarzıyla giyinmişti. Gizlice bana kısa bir süre bakmış olmalı, bu yüzden sustu. Onu önceden bırakmak zorunda kalmıştım çünkü buna mecburdum. Tamamen aile meselesiydi. Asıl nedenini o bilmiyor. Bilmeyip bana kızması ise çok acıtıyor. Seçimi yapmakla birlikte gelen zorunluluğum söylememek için de geçerli hissediyordum. Çok sürmeden Bobby'e iyiyim dedi ve kamp odalarına doğru gitti. İçimden arkasından koşmak geldi ama yapamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demons Above.
FanfictionYirmi dört yaşındaki Joanna Harvelle ailesi tarafından küçüklüğünden beri avcı kızı olarak yetiştirilmiş bir kızdır. Şeytanlara ve yaratıklarla yaşayacağı bu korkunç dünyada avcı olarak zorlu bir görevi üzerine alır. Jo defalarca ölümle yüzleşmesine...