İçimde birikimleri bir şekilde dönmenin vaktinin gelmesiydi beni yazmaya iten. İlk adım önemlidir her zaman ve bu gece bütün cesaretimi toplayıp ilk adımı atıyorum. Yine her zaman olduğu gibi dolunayın aydınlattığı o küçük balkondayım. Onlarca cevapsız soruları düşünmek yerine içimde biriken sessiz çığlıkları haykırmak istiyorum.
Aklımı kurcalayan bir cümle var sürekli karşıma çıkan "seni kaybetmek istemiyorum ama seninle de olmak istemiyorum" ben ne yapıyorum da insanlar bu cümleyi her zaman bana hatırlatıyor? Hayatımda olmasını istediğim kişiler neden bu cümleyi kurup benden uzaklaşıyor? Bütün hayatım bunun nedenini düşünmekle geçiyor. Sorun bende demek ki ama nerede yapıyorum hatayı bir türlü bulamadım. Hayat kısa ve sevgisiz geçen her gün, kısa olan hayatımı anlamsızlaştırmaya devam ediyor.
Önce kendini sev! sorunum burada saklı aslında ben önce karışımdakini sevmekle başlıyorum her şeye ve temelinde benim olmadığı bir sevgi inşa etmeye çalışmak beni bu noktaya getiriyor. Kendimi sevebilsem bu denli yıpranmazdım belki de.