16. Bölüm (pt:2)

603 68 7
                                    

-Düzenlendi-

"Şuna binmeye ne dersin?" Hoseok elindeki jetonları sayarken,Minhyuk eliyle çarpışan arabaları gösteriyordu. Küçük bir çocuk gibi olmaktan kendini alamayan zayıf oğlan, hevesle bir oraya bir buraya gitmek istiyordu...

Wonho, ona  gerçek adının Hoseok olduğunu söylemişti. Minhyuk bu ismi sevmişti ve kullanacaktıda.

"Zarar görmeyeceğine emin misin Min? Kanaman olursa burada durdurma şansımız oldukça az,sana zarar gelsin istemiyorum." Wonho dudaklarını büzdüğünde,Minhyuk gözlerini devirdi. Hoseok annemden daha dikkatli...

"Hadi ama! O zaman binecek hiçbirşey kalmıyor. Atlı karıncaya mı binmeliyim,çocuk muyum ben?" Minhyuk'un çatılmış kaşlarını eliyle düzelten Hoseok düşünmeden edemedi:

'Evet sen bir çocuksun. Minik ruhu ertelenmiş,bedeni büyük tatlı bir tanesinden hemde...'

"Çocuk olduğunu ima etmiyorum Min,sadece canının yanmasına dayanamam..." Wonho genç olanın saçlarından öperken,Minhyuk hafifçe gülümsedi ve kendini düşünen iyi kalpli oğlana içinden tüm sevgisini iletti.

Jetonları görevliye verdikten sonra çarpışan arabalara bindiler. İkisi aynı arabadayken,birkaç arabayla kısa süre içinde çarpışmaya başlamışlardı bile.

"Ya sola gitsene! Araba sürmeyi bilmiyor musun sen?" Minhyuk olabildiğince arabalardan kaçan Hoseok'a söylenirken,Hoseok Minhyuk'un kanayan dudağı yüzünden seansın hemen bitmesini istiyordu. Tam anlayamasada,Minhyuk'un henüz farketmediği dudağı hızlıca kanıyordu.

"Min bak ben sana dedim,dudağın kanıyor!" Hoseok endişelenirken,Minhyuk dudağının kanamasını yeni farkederek cebindeki peçetelerden çıkararak hızla dudağına bastırdı.

"Ciddi değil Hoseok,lütfen endişelenme." hayatımın tamamı zaten birilerinin sağlığımla ilgili endişelenmesi ve birşeyleri kısıtlamasıyla geçti. Lütfen,sen yapma...

"Pekala,sana güveniyorum Min. Ama umarım ciddi değildir."

Yaklaşık on beş dakika sonra biten çarpışan araba olayından Minhyuk hiçbirdey anlamamıştı. Hoseok sürekli arabalardan kaçmış,olabildiğinde sarsılmamaya çalışmıştı.

"Özür dilerim." Minhyuk sessizce mırıldanırken,oturdukları bankta kepçe tarafından kendine çekilmesi uzun sürmedi.

"Neden özür diliyorsun? Anlamadım." Wonho zayıf bedeni kendine hapsederken aslında neyden bahsettiğini çok iyi anlamıştı. Sadece Minhyuk'un kendini nasıl ifade edeceğini merak ediyordu.

"Yani,dudağım kanadığı için endişelendin ve benim yüzümden eğlenemedin. Hep böyle oluyor zaten,herşeyi bir şekilde mahvediyorum." Minhyuk mutsuzca söylenirken diğeri gencin bu masum düşüncesine gülümsedi.

"Lee Minhyuk, nam-ı diğer Beyaz Şeker. Hiçbir şeyi mahvettiğin yok,senin elinde olan birşey değilken pişman olmamalısın. Ayrıca ben çok eğlendim ve hatta yoruldum. Bence seni eve bırakmalıyım,yoksa ikimizde yarın okulda zor anlar yaşayacağız."

Geldikleri yolu dönerken,Hoseok gerçekten yorgundu. Minhyuk'un yanındayken elbet kendisini önemsemezdi,fakat çocukta en az kendisi kadar uykulu ve yorgundu.

Wonho onu düşünürken hiçbir zaman yorulmuyordu...

Partlara bölüp arka arkaya yayınlamak akıl karı ?

Amen-WonMin #Wattys 2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin