13. Bölüm

724 94 26
                                    

-Düzenlendi-

10.bölüm 70, 11.bölüm 80-90 okunmuş... Nasıl o,O

Wonho,Minhyuk bilmese de derslerine çalışmaya başlamıştı. Attığı mesajdan sonra Minhyuk adresi vererek ders çalışmasını bahane etse de,Hoseok gününü hasta beyaz şekere ayırmaya kararlıydı.

Hızlı adımlarla yakın olan eve yaklaşırken,kendinin de Minhyuk ile değiştiğini hissetti. Normalde sittin sene ders çalışmayı reddeden Hoseok gitmiş,yerine kalan zamanının tamamını fizik ve kimya derslerine ayırmış bir çocuk gelmişti.

Bunu yapmasının sebebi elbet akıllanması veya kendisi için birşey yapma çabasına girmesi değildi.Wonho çok rahat biriydi ve geleceği değil anı yaşamayı severdi...

Minhyuk içindi. Sorumluluğunu ciddiye alan zayıf oğlanın üzülmesine,Wonho'nun yüreği dayanmıyordu. Derslerini ne kadar önemsediğinin farkındaydı,ve Wonho genç olan bilmese de ona yardım ederken aynı zamanda onun zamanından yediğinin de bilincindeydi.

Elbet Minhyuk için herşeyi göze alabilirdi.

Tarife uyan mütevazi eve vardığında hevesle kapıyı çaldı. Minhyuk evde yanlız olmalıydı?

Kapı kısa bir süre içinde açıldığında, beti benzi atmış ve oldukça yorgun görünen bir Minhyuk ile karşı karşıya kalmıştı. Gözleri büyürken hemen çocuğun alnına doğru yaklaşarak dudaklarını bastırdı. Minhyuk gözlerini kapatırken şuan Wonho'nun kucağına kıvrılıp yatma isteği ile başa çıkmak zorundaydı...

"Ateşin yok Min,neyin var böyle?" Minhyuk yana çekilerek büyük olanın eve geçmesine izin verdiğinde,Wonho çocuğu zarifçe tutarak en yakın koltuğa ilerletmişti.

"Halsizim,biraz da kusmuş olabilirim." Minhyuk boğazındaki acıyla sözlerini kısa tuttuğunda,Wonho çocuğa sımsıkı sarılıp tüm ağrılarını kendi üzerine almak istemişti.

"Keşke dün o havada dönmeseydin,ya da şemsiye almanı akıl edebilseydik. Annenler ne zaman burada olur?" Wonho,Minhyuk'un ellerini tutarken tedirgindi. Ailesi ile kötü olmak istemezdi...

"En az saat dörde kadar yoklar,rahat olabilirsin." Minhyuk başını kepçenin koluna yaslarken Wonho'da başını Minhyuk'un saçlarına gömdü. Güzel koktuğunu inkar edemezdi...

"Hastaneye gitmek ister misin... Ya da dur,birşeyler yedin mi? Kustuğunu söyledin." Wonho telaşla ayağa kalktığında,Minhyuk büyük olanın kolundan çekerek tekrar oturmasını sağladı.

"Şuan iyiyim Wonho. Sadece boğazım acıyor ve halsiz hissediyorum. Sabah kötüydüm sadece,lütfen endişelenme." Wonho zayıf olanı kendisine çekerek sırtının göğsüne yaslanmasını sağladı.Minhyuk kafasını arkaya,diğerinin omzuna yatırırken dudaklarındaki baskı ile gözleri hızlıca açıldı.

Dudaklarının arasında kepçenin dilini hissedince telaşlandığını belli etmedi ve bu yabancı duruma alışmaya çabaladı.

"Seni sevdiğimi biliyorsun,değil mi?" Wonho çocuğun ensesini okşarken bir elinide beline koyup kendinden uzaklaşmamasını sağlıyordu. Minhyuk'un hafifçe onaylayan başını gördüğünde dudaklarını ayırarak burnunu çocuğun teninde gezdirdi ve cennet gibi gelen kokusunun sefasını sürdü.

Minhyuk yerinden kalkarak Wonho'nun dizlerine oturdu. İkisininde bedeni işte şimdi arzu ile kavruluyordu. Wonho,genç olanın boynuna minik ısırıklar bırakırken kendini bu sefer tutamayacağını biliyordu...

"İzin ver ve benim ol beyaz şeker,sonsuza kadar kollarımda özgür olabilirsin..."

Şuan gece 03.30 ve arka arkaya bölüm yazıyorum sabahlayacağım ve bugün içinde bu hikayenin finaline kadar bitirmiş olacağım. Şuan gecenin bir vakti ama siz bunu güzelce uykunuzu alıp okuyacaksınız. Umarım bir gün boyunca hiç uyumamış olmama değer...

Amen-WonMin #Wattys 2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin