PART 8

139 12 0
                                    

daha sonra da bizim kullanmak için izin alamadığımız ve Harry’nin olduğu klip ile diğer klip ankete sunuldu.

Yani bunu kim yapmıştı ki? Hangi klip daha iyi? Bu sorulardan ve dedikodulardan sonra tabii bu iş diğer yapımcının kulağına gitmiş olacak ki hiç hoşuna gitmedi. Acilen Londra’ya gittik. Bir şekilde bu videolar internete sızdırılmıştı.  Kim neden sızdırmıştı bu videoları?

Offf. Sonra ankette oylamalara bakılarak harry’nin olduğu bölüm daha önde gidiyordu. Tabii bu olay onun hayranlarından büyük tepki toplamama yol açmıştı. Sonra da bana şu sorular yöneltildi. ‘‘Harry Styles’la çıkıyor musunuz? Gerçekten ilk klip bu muydu? Neden değiştirdiniz?’’

Tabii hiçbirine cevap veremedim. İnternet ortamı tamamen karışmıştı diyebilirim yani. Bir de şu olay oldu. Klipin geçek yayınlanma tarihinde yani bizim Londra’ya gittiğimiz günün sabahı iki video ‘da kaldırıldı. Anketler bitti ve her şey birden ortadan kayboluverdi.

Tabii iş işten geçmişti onlar kaldırılsa da hala o dedikodular vardı. Bir de Londra’ya geri gidince iyice kızıştı ortalık. ‘‘sevgilinizi görmek için mi gittiniz? Yoksa klip yüzünden kavga mı ettiniz?’’ en sonunda oteli de buldular. Hiçbir yerde rahat değildim. Sanırım artık bu ünlülük işi canıma tak etmişti. Gerçekten ciddiydim. Şşu anda bu işi bırakıp başka bir ülkeye  taşınmak için can atıyordum.

Basit bir klip işi nasıl da dedikodu malzemesi yapılmıştı ama. Gerçekten berbat bir şeydi bu. Tamam belki birkaç defalığına olsa sorun etmezdim ama başka malzeme olmayınca bu konuyu uzatmalarından bıkmıştım. Bu akşam eve kapatmıştım kendimi. Başka ülkelere baktım. Yani yaşamlara. Bana eni bir şey gerekti. Sonunda bir yerde karar kıldım. Bundan anneme bahsetmek için odamdan çıkıp onun yanına gittim.

·         İstanbul: anne ben bir karar verdim.

·         Annem: neymiş o?

·         İstanbul: ben başka bir ülkeye aşınacağım. Tamam kolay olmayacak ama burada kalmayacağım artık.

·         Annem: ama beni yalnız bırakacaksın yani?

·         İstanbul: onu da düşündüm. Eğer ben gidersem seni yalnız bırakmazlar. Bu yüzden sen de benimle geliyorsun.

·         Annem: ama ben fazla dil bilmiyorum ki.

·         İstanbul: boş ver dili biz anlaşalım yeter.

·         Annem: hem seni artık dünya tanıyor bu olaydan sonra nereye gideceğiz mars’a mı?

·         İstanbul: Alaska’ya.

·         Annem: ne? Saçmalama donarız biz orada alışık değiliz ki.

·         İstanbul: oradakiler alışmışsa biz de alışırız. Ama gelme istemiyorsan gelme.

·         Annem: peki plak şirketi ne olacak?

·         İstanbul: umurumda değil. Burada benim huzurum söz konusu.

·         Annem: sen bilirsin. Ama bana da haber ver eşyalarımı toplayayım.

·         İstanbul : yazlıkları falan alma sakın boşuna taşımış olursun. Sonra odama geri döndüm…

––––––––– bir ay sonra ––––––––––

Söylediğim gibi Alaska’ya taşındım. Gerçekten öyle yaptım. Ama burası biraz soğuk. Birde yemek olayı var. Herkes kendi avlanıyor. Ben de buradaki birinden bana öğretmesini istedim. Yaklaşık üç haftadır beraber bir şeyler vurmaya gidiyoruz. Babam sayesinde silaha alışmışlığım vardı ama sadece şişe falan vuruyordum.

İyi arkadaşlıklarım da oldu. İşin iyi yanı hiç telefon ve bilgisayar tarzı şey yok. Yani benim gittiğim bölgede. Bu yüzden telsizlerle falan görüşüyoruz. Ve buradaki insanlar çok güvenilirler. İyi arkadaşlıklarım bile oldu. Şimdilik iki kişi (Bethanne ve Mathew.) ama olsun. Annem bile buraya alıştı. dil sorun değil. Buradakiler de İngilizce konuşuyor bu yüzden problem yok. Sadece dediğim gibi soğuk en sıcak hava -27 derece oldu. O da dündü.

·         Bet (bethanne): hadi İstanbul Gitmiyor muyuz?

·         İ: geldim. Bu gün onunla beraber ava gideceğiz. Tamam marketler var ama vurulanlar kadar taze değil. Matthew nerede?

·         Mat: selam hadi gitmiyor muyuz? Yani buradaki günler böyle geçiyordu. Bazen ava gitmiyorsun. Yemeğin bitmeye yaklaşınca ava gidiyorsun. İşte kalın giysiler daha güvenilir insanlar…

Dream or Not? (Harry Styles Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin