PART 13

92 11 0
                                    

Salak sanki bir yere gidebilecekti bu soğukta. Ama sonra motor sesi duydum ve dışarı çıktım. Harry kar kızağıma binmiş bir yere gidiyordu. Benim kızağımı alamazdı. Arkasından dışarı çıktım ve annemin kızağına atlayıp peşinden gittim.

Nereye gidiyordu bu çocuk ? kendine bir şey yapacaktı. Gölün üzerine doğru sürüyordu. Ama orası çok tehlikeliydi. Yılın bu zamanı gölün üzerindeki buz tabakası çok ince olurdu. Kızağı ve onu taşımazdı ki.

 ‘‘ Hey ! oraya gitme yoksa gölü boylarsın! Sana diyorum. … Harry!’’ sonra gölün ucunda durdu. arkasına (bana) baktı ve motoru yeniden çalıştırdı. Bu çocuk kafayı yemişti her halde. Sanki burayı biliyordu. ‘‘tamam özür dilerim eve dönebilirsin!’’ hiç takmadan devam etti yoluna. Ben de arkasından yürümeye başladım. Neyse ki fazla hızlı sürmüyordu.

İ: ya senin derdin ne !? o sırada buzun çatırdama sesleri gelmeye başladı. ‘‘Harry duymuyor musun! Çabuk geri sür! Buz kırılıyor!’’ en sonunda motoru durdurdu. Ama geri dönmedi. Koşarak yanına gittim. Hala çatırdama sesleri geliyordu. Ona baktığımda omzunun kanadığını gördüm. ‘‘ayağa kalk ve arka tarafa geç.’’ Kıpırdamadı bile. kesin donmuştu. Üzerine bir şey de almamıştı. Onu kaldırdım ve arka tarafa oturtup üstüne bir battaniye örttüm.

Sonra öne geçtim ve motoru artık ne kadar hıza çıkabiliyorsam o kadar hızlı bir şekilde kıyıya sürmeye başladım. Arkamdan buzların yerinden oymadığını hissedebiliyordum ama umursamıyordum. Tam altımdaki buzun oynadığını hissettiğimde kızağı karaya çıkarmayı başardım. Sonra yerimden kalkıp arka tarafa Harry’nin yanına gittim.

Omuzu hala kanıyordu. Sonra üstüne bir kat daha battaniye örttüm ve  eve sürdüm. Geldiğimde aklıma annemin kızağının orada kaldığı geldi. Harry’i eve getirdikten sonra gerisi geriye koşarak gittim ve annemin kızağını da eve getirdim. Bu süre içinde baya bir efor sarf etmiştim. Sonra eve girdim.

·         İ: Harry iyi misin? Hareket etmiyordu , cevap vermiyordu. Sonra koltuğa uzanmasını sağladım. ‘‘ üzerini kendin çıkara bilir misin? Sana pansuman yapmalıyım… hadi ama bir cevap ver artık. Kırdıysam özür dilerim.’’

Sonra onu bıraktım ve arka odalardan birinde olan ilk yardım çantasını alıp geldim. Hala uzanmış yatıyordu ve titriyordu. O da bir harekettir. Sonra onu doğrulttum ve tişörtünü çıkarttım. Ne kadar çok dövmesi vardı. Sonra kanayan omzuna pansuman yapıp tekrar sardım. Garip ki annem uyanmamıştı.

Sonra Harry’e başka bir tişört giydirdim ve onu koltuğa geri yatırdım. Üzerine kat kat battaniye örttüm ve bir fincan çay getirdim. Sonra odama gittim. Üzerimi değiştirdim ve yatağıma uzandım. Ama uyuyamıyordum ki.

Kalktım ve camı açtım. O anda içeri bir rüzgar esti ve bunun üzerine pencereyi geri kapattım. Dışarıda feci bir rüzgar çıkmıştı. Sonra kapattığım odamın kapısı çalmaya başladı. açtığımda annem karşımdaydı.

·         İ: efendim anne?

·         A: ben uyurken neler oldu? Kate arayıp bizim evdeki iki kızağın da gölün yakınlarına doğru gittiğini söyledi.

·         İ: Kate mi? O nereden görmüş ki? O şehir merkezinde oturmuyor muydu?

·         A: Marthalara gelmiş. Dönüşte de onları görmüş. Ne oldu dökül bakalım.

·         İ: hiçbir şey olmadı.

·         A: gel bizim odaya gidelim burası biraz soğumuş orada anlat. Sonra annemin odasına girdik ve yatağa oturduk. ‘‘anlat şimdi. Her şeyi.’’

·         İ: eve geldikten sonra Harry’e ne zaman gideceğini sordum. Sonra bir hışımla evden çıktı ve benim kızağımı alıp gölün oraya gitti. Ben de senin kızağınla arkasından gittim… bütün olanları anlattıktan sonra odama dönecektim ki Harry’nin yine benim yatağımda uyuduğunu gördüm. Ne ara gelmişti yine?

Karanlıkta dolaptan yastık ve battaniye alıp salona gittim. Koltuğun üzerine kıvrılıp uyudum. Size bahsetmedim ama bende çok berbat bir hastalık var . ben uyurgezerim. Önceki zamanlarda bu olayı atlatmıştım. Ama farklı bir yerde kalınca yeniden başlayıveriyor. Gece de olmuş anlaşılan.

Sabah kalktığımda bir baktım odamdayım. Kalktığım anda bir şey fark ettim. Harry yanımdaydı…  o sırada o da uyandı.

·         H: günaydın.

·         İ: günaydın?

·         H: dün gece neden buraya geldin sen? Bu arada neden benimle konuşmadın sen?

·         İ: bak Harry isteyimle değil ben uyurgezerim. Normalde yatağım burası olduğu için herhalde evde dolaşıp buya gelmişim. Özür dilerim. Sonra kalktım o sırada kolumu tuttu.

·         H: ben özür dilerim benim burada olmamam gerekirdi. Buranın senin odan olduğunu biliyordum ama uyandırırsın sanmıştım. Kolumu ondan çektim ve ayağa kalkıp mutfağa gittim.

·         İ: günaydın anne.

·         A: ne günaydını öğlen oldu .

·         İ: dün yorulduğum için olmuştur. Ee bir şey lazım mı?

·         A: hayır ama Matthewlar bize gelecekler sen de istersen odanı falan topla.

·         İ: neden davet ettin anne? Harry burada biliyorsun.

·         A: onu unutmuşum. Ama olsun bir şey olmaz tanımıyorlardır bile. birazdan gelirler ama zaten çok geç. Sonra koşarak odama gittim. Harry odada değildi. Odaya gelmesini bekledim. Sonra geldi.

·         İ: bak şimdi sen hiç konuşma tamam mı? Git yatağa yat. Şu bereyi kafana geçir gözüne de şunları tak. Bek şimdi sen Türksün adın emre. İngilizce bilmiyosun tamam mı?

·         H: iyi de neden böyle bir şey yapıyorsun?

·         İ: boş ver uzun mesele sen sadece dediklerimi yap. Sakın yerinden kalkma tamam mı? Hatta odayı da kilitleyebilirsin. Evet evet odayı kilitle.

·         H: iyi de neden?

İ: boş ver nedenini Harry hadi lütfen kırma beni. O sırada kapı çaldı. eğer dediklerimi yapmazsan annem sana yemek yapmaz dediklerimi yap Harry. Sonra anahtarı ona uzattım ve dışarı çıktım. Kapıyı da kapattım. Mathewler içeri girmişti bile. ‘‘ hoş geldiniz..’’

Dream or Not? (Harry Styles Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin